• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Suriye meselesi nereye gidiyor?

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 17.10.2012, 00:00
Türkiye'nin Suriye politikasını eleştiren "bizimkiler"in en fazla kullandığı argüman şuydu: Türkiye, Suriye konusunda dostları tarafından yalnız bırakıldı!
Doğru mu bu argüman?
Evet, kısmen doğru; ABD, Suriye'de yaşanan korkunç trajediye dönüp bakmıyor bile.
Çünkü Kasım ayında başkanlık seçimleri yapılacak bu ülkede.
Başkan Obama'nın Irak cehenneminden yeni kurtulmuşken Amerikan halkına yeniden bir savaş randevusu vermesi imkansız.
Avrupa Birliği'ne gelince: AB'nin ilgisizliği içinde çok ciddi ahlaki sorunlar taşıyan tipik bir sömürgeci karakteri yansıtıyor.
Zira Suriye'de yağmalanacak bir petrol rezervi yok.
Uzun vadeli çıkarlar üzerine hesap yapılabilecek bir doğal zenginliğe sahip değil.
Bu ülkede herhangi bir Avrupalı topluluk da yaşamıyor.
O zaman AB niçin ilgilensin Suriye'yle?
***
Ama herkesin unuttuğu bir gerçek var: küresellik dediğimiz şey sadece ekonomik değerlerin sınır tanımaması anlamına gelmiyor; dünyanın herhangi bir yerinde cereyan eden bir savaş da kısa bir süre içinde küreselleşiyor.
Savaşın küresel ilişkilerin dengesini bozması bir yana, savaş bölgesinde yaşanan trajedilerin ortaya çıkardığı ahlaki sonuçlar orada yaşanan acılara kayıtsız kalanları, o savaşın tarafı olmasalar dahi, tarih önünde sorumlu kılıyor.
Bunun içindir ki daha geçen haftaya kadar Suriye'nin arkasında duran Rusya iki gündür ağız değiştirmeye, kendi pozisyonuna ayar vermeye çalışmaktadır.
Rusya Hariciye Bakanı Lavrov indirilen Suriye uçağına ilişkin dünden farklı olarak "Türkiye'nin hakkı" deme ihtiyacını hissediyor.
Aynı şekilde "Suriye ve Türkiye arasında doğrudan temas olmalıdır" açıklaması anlamlıdır.
Buradan çıkarılacak sonuç şudur: Suriye diktatörünün sergilediği vahşet artık Rusya gibi büyük bir devletin dahi kaldıramayacağı ağırlıkta bir yüke dönüşmüştür.
Rusya, Beşar Esat gibi birini desteklemenin gelecekte kendisine ödeteceği bedeli görmüştür.
Diğer yandan AB'nin en son kararı üzerinde de önemle durmak gerekir:
AB bütün hava alanlarını Suriye uçaklarına kapattığını açıkladı.
Aslında Türkiye'nin kararlı ve ilkeli duruşu benim görebildiğim kadarıyla bütün dünyayı ahlaki bir krize sokuyor.
Türkiye 100 bini çoktan aşmış olan mülteciler için canla başla uğraşırken batı dünyasının ve BM'nin bu tabloya kayıtsız kalması aslında halen geçerli olan dünya nizamını tartışmalı hale getiriyor.
Nitekim Başbakan Erdoğan hafta sonu yapılan Dünya Forumu'nda yaptığı konuşmada resmen ve açıkça BM sistemini eleştirmiş ve bu sistemin dünyanın ihtiyacını karşılayamadığını belirtmiştir.
***
Türkiye'nin Suriye politikasını eleştirmekte kararlı olan "bizimkiler"in açığa düşecekleri bir düzleme girmiş bulunuyoruz şimdi.
Muhtemeldir ki mülteci meselesi üzerinden uluslararası sistem Suriye sorununa müdahale edecektir.
Mültecilerin kendi ülkelerinde güvenli bir şekilde yaşaması için bir küresel irade oluşacak gibi görünüyor.
Bu tampon bölge seçeneğini gündeme getirebilir.
Böyle bir şey olursa ne olur?
Olacak olan bellidir, mülteciler kendi ülke sınırlarına çekilirler. Bunun bir başka anlamı da şudur: Özgür Suriye Ordusu Esat rejimiyle savaşırken çok işine yarayacak bir stratejik derinlik elde edecektir.
Türkiye'nin haklı çıktığı günlere doğru yaklaşıyoruz.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA