"Cumhuriyeti koruma" adına bu milletin tahrip edilmedik bir kulağının arkası kaldı" derdi Merhum Aydın Menderes. O nedenle birisi cumhuriyeti koruma iddiasıyla ortalarda dolaşmaya başladığında herkesin dikkatli olmasını öneririm. Nitekim son günlerde oluşturulan yeni ittifaklar ilginç beraberlikler sergiliyor. Daha doğrusu beşi birbirine benzemez adamlar hükümet aleyhtarlığı konusunda omuz omuza mücadele ediyorlar. O malum meşum cumhuriyet mitingleri yeniden hortlatılmaya çalışılıyor.
İşte tam bu günlerde, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinde, bir adam, ki bir tarihte Anıtkabir'de elinde Kuran'la bağıran meczuptan hiçbir farkı yoktu, ortaya fırlıyor ve orada tören için bekleyen generallere işaret parmağını sallayarak şöyle bağırıyor: "Sizin korumadığınız cumhuriyeti biz koruyoruz".
Kim bu adam? Bir meczup mu? Hayır, bir meczup değil, bir manyak değil; bu adam CHP'nin İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı. Bu hareketin üzerinde durmak gerekir. Oysa Türkiye yeterince durmadı bu olayın üzerinde. Nedir bu? O adama bu eylemi yaptıran arka plan zihniyet neden yeniden harekete geçti?
***
Bir kere CHP il başkanının yaptığı demokrasi adına tam bir kahpelik. O adam çocuklarının, komşularının, sokaktaki insanların yüzüne nasıl bakacak? Darbeler yüzünden bunca acılar çeken bir ülkede yeniden darbe çağrısı yapıyor bu adam. Askerlere "işinizi yapmıyorsunuz" diyor. İşten anladığı darbe. Sadece kalitesiz bir adam, ülkesine en ufak bir sorumluluk duymayan kötü bir insan olsa üzerinde durmaya değmez ama bu adam iktidar alternatifi bir partinin İstanbul il başkanı. Ve üstelik onun genel başkanı daha geçen ay Merhum Menderes'in mezarına gitti ve geçmiş için özür diledi. Bakıyorum CHP bu darbeci il başkanı için kılını kıpırdatmıyor. Bu bir tarafa savunanlar çoğunlukta. Haa, öyleyse durum şudur: Bu CHP bin kere değişim metaforlarının içine girse de değişmez. O darbeci, o faşist, o halk düşmanı genler gün geliyor yeniden canlanıyor. Öyleyse başta Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP'liler niçin sahte görüntülerle bizi kandırmaya çalışıyorlar? CHP budur işte, darbecilik varlığının bir parçasıdır.
Eğer öyle olmasaydı, CHP gerçekten demokrasiyi özümsemiş bir parti olsaydı bu il başkanının boynuna utanç halkasını takar ve aynı gün "defol" derdi.
***
Kendince Türk fikir hareketleri üzerine çalışmış birisiyim. Kısırlık, tutarsızlık, fikri derinlik ve üretim bakımından başta İslamcılar ve milliyetçiler olmak üzere fikri geleneklere dönük eleştirilerim vardır.
Karşımızda Mehmet Akif'i aşamamış bir İslamcılık, bünyesinden Nihal Atsız çıkaramamış bir milliyetçilik var.
Peki ya adına ulusalcılık denen fikir? Bu akımın bir fikri var mı, o da tartışılır ama daha çok bir darbe zemini yaratma şirketi gibi çalıştığı kesin.
Nitekim bu kesimin kullandığı sloganlara bakın, kan ve irin kokuyor neredeyse. Bir siyasi savunma konuşması olan Nutuk'u istismar ederler ve üstelik de içlerinde Nutuk okumayan çoğunluktadır.
Cumhuriyet düşüncesini, ulusalcılık fikrini çağın ihtiyaç duyduğu kavramlarla ele alan bir tek hatırı sayılır eseri yoktur bunların. Dillerinden düşürmedikleri marşların, şarkıların, türkülerin neredeyse tamamı sağdan soldan aşırmadır.
Kanıt mı istersiniz? Alın size kanıt:
31 Ekim 2012 tarihli Sabah Gazetesi'nde bu ülkenin en dürüst ve entelektüel kapasitesi en yüksek yazarlarından Haşmet Babaoğlu yazdı.
"Bir başkadır benim memleketim" şarkısının bir Yahudi halk şarkısından, "Dağ başını duman almış" marşının 1904'de bestelenmiş bir İsveç şarkısından, "10. Yıl Marşı'nın da Rausseau Operası'ndan "aşırma" olduğunu söyledi.
Bekledim ki o hükümet yıkmak için sokaklarda anarşistlik yapan ulusalcılardan bir kişi çıksın da "bunlar gerçek değil" desin. Ne gezer, tık yok.
İşte askerlere "Niye darbe yapmadınız" anlamına gelen fırçalar atan adamı böyle bir çarpık zihniyet var ediyor.
Her zaman söylediğimi bir daha söyleyeyim: Ulusalcılık denen şey darbe ideolojisinin adıdır, onun için de herhangi bir eseri, fikri bir üretimi olamaz.
CHP İstanbul il başkanı bu tezgahın en somut ürünü işte.