• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Eski yerleşiklerin yeni hamleleri

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 16.01.2013, 00:00
İlginç bir ülkedir Türkiye. Özellikle belirli periyotlarda alevlenen güç savaşlarını izlemek bir gözlemci için hem heyecan verici hem de çok öğreticidir. Söz gelişi, Başbakan Erdoğan'ın son on yılda yerleşik güç merkezleri ile girdiği mücadele, bir bakıma, yakın dönem Türkiye tarihinin omurgasını oluşturuyor. Hem Marksist teoriye göre böyledir, hem de Weberyan teorilere göre böyledir bu. Zaten bu yönüyle özgün bir ülkedir Türkiye. Bir taraftan, bilinenin aksine sınıflı bir toplum olduğunu öğrendik Türkiye'nin; diğer tarafta belirli manevi müşevvikler üzerinden ve girişimcilik ruhuyla yerleşik oligarşinin ustaca gizlenmiş sınıflı düzenini ürküten, korkutan bir dip dalganın ortaya çıkardığı yeni sosyolojiyle tanış olduk. Bu kitap çapında bir mevzudur; ben hemen konuya şuradan gireyim: Başbakan Erdoğan ve iktidarı on yıldır yerleşik burjuvanın yerine, yükselen yeni sosyoloji üzerinden kendi burjuvazisini kurmaya çalışıyor.
Bu çaba nasıl bir sonuç verdi?
Bu çabanın olağanüstü ekonomik-siyasal-toplumsal sonuçları oldu şüphesiz; ancak bu çaba, Türkiye'nin burjuva yapısını değiştirmeye, yeni sosyolojinin yeni seçkinlerini ortaya çıkarmaya yetmedi.
Ak Parti döneminde oluşan zengin sınıfın kültürel ve toplumsal bir yerleşiklik kazanması daha uzun yıllar alacak gibi görünüyor.
Başbakan Erdoğan'ın yüzde ellilik seçim zaferinden sonra, beklenenin aksine büyük sermaye ile arasındaki engelleri belirli ölçülerde kaldırmasının altında bu gelişmeye rasyonel bakması yatar.
***
Başbakan Erdoğan son on sene içinde vesayet düzenine büyük darbeler vurdu ve Türkiye'yi normalleşme istikametinde hiç küçümsenmeyecek bir yere taşıdı. Aynı şekilde, gerilettiği vesayet düzeninin yapışık unsurları olan İstanbul burjuvazisine de, tabir caizse, diz çöktürdü. Ama burjuvazi, tabiatı gereği olsa gerek, aldığı darbelere rağmen asla teslim olmadı. Taktik bir kabullenişle hep "bizantik bir sinsilik" içinde hareket etti ve Tayyip Erdoğan'ın ayağının tökezlemesini bekledi.
Gün oldu Erdoğan'ın güç duvarında Suriye meselesi üzerinden bir gedik açmak istediler; gün oldu Kürt meselesi üzerinden, gün oldu "tek adamlık ve otoriterlik" kavramları dolayımından Tayyip Erdoğan ve siyasi hareketi için "çan eğrisi" kurallarının işlemesini murat ettiler.
Darbe dahil, kurgulanan her hamle başarısız oldu ve dolayısıyla eski yerleşiklerin biraz geri adım atmaları gerekirdi değil mi? Hayır, hem Başbakan Erdoğan'la "takiyyeci bir ilişkiyi" sürdürüyorlar, hem de "bedevilerden" kurtulmak için fırsat kolluyorlar.
***
Bunu anlamak için medyayı izlemek yeterli.
Yerleşik elitlerin belirli bir medya grubunu hala operasyonel bir müttefik olarak gördüklerini reklam pastasının en büyük dilimini bu gruba vermelerinden anlayabiliyoruz. Bu gizlenemez irtibatlar söz konusu girişimlerin kesintisiz sürdürüleceği anlamına da gelmez mi?
İşte bu çevrelerin müellifi olduğu besbelli son senaryo: CHP ve MHP, sağın ve solun ortak adayı olarak Meral Akşener'i cumhurbaşkanı adayı olarak çıkartacaklarmış. Bir süredir CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun orada burada "Bizim adayımız bir kadın olacak" sözlerini fısıldamasının arkasındaki senaryo bu anlaşılan.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun malum çevreler ile olan bağlantısını bilen birisi olarak buna hiç şaşırmadım.
İyi de, Meral Akşener, Tayyip Erdoğan'ı tasfiye etmek amacıyla kendisini araçsallaştıracak böyle bir tezgaha girer mi?
Benim bildiğim Meral Akşener böyle bir tezgahın içine girmez; girmeyeceği gibi, bu tür senaryoları tertip edenlerin kendisine de hiç iyi bir gözle bakmadıklarını bilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA