30 Eylül 2013'de açıklanan demokratikleşme paketini aslında 12 Eylül 2010'dan yapılan referandumun mütemmim cüzü saymak gerekir. 2010'da 27 Mayıs'ın her alanda tesis ettiği vesayet düzeninin taşıyıcı kolonları yıkılmıştı, şimdi bu paketle de vesayet düzeninden arta kalan molozlar temizleniyor, bana göre hadisenin bir veçhesi budur.
Demokratikleşme paketinin banisi Başbakan Erdoğan sözlerine "27 Mayıs'ın karanlık gölgesine" vurgu yaparak başlarken ve bugün yaşadığımızın bütün sorunların temelinde 27 Mayıs darbesinin varlığına işaret ederken aslında son on senede yaptığı bütün icraatları yüksek bir devlet-tarih ve demokrasi bilinciyle hayata geçirdiğini gösterdi bize.
***
Diğer yandan demokrasi paketi Başbakan Erdoğan'ın gerçekten ne kadar usta bir siyasetçi olduğunu gözler önüne serdi. Söz konusu demokratikleşme hamlesiyle aslında yaptığı şey tam bir siyasi mühendisliktir. Tek hamleyle siyasete dair pek çok sorunu manüple edebileceği bir iklim yaratmıştır.
Nasıl?
Demokrasi kartı: On yıldır cebinde taşıdığı demokrasi kartını Gezi isyanı ile cebinden çekip almak isteyenlere bu paket hamlesiyle "kaptırmam" demiştir. Demokratikleşmenin, değişimin taşıyıcı ve sürükleyici aktörünün Başbakan Erdoğan olduğu bir kere daha tescillenmiştir.
Siyasetin demokratikleştirilmesi: Muhalefetin kendisine "diktatör" yakıştırması yaptığı bir dönemde siyasetin dokunulamaz zannedilen kısmına, Siyasi Partiler Yasası ve o yasanın en kritik bölümüne müdahale etmiştir. Barajı yüzde 5'e indirmek, daraltılmış bölge veya dar bölge seçeneklerini tartışmaya açmak çok cesurca ve herkesi hayrete düşüren akıl dolu bir hamledir. Başbakan Erdoğan şimdi bu seçenekler üzerinden muhalefetle oynayacaktır.
PKK'ya rest: Paketin en önemli mesajı PKK'yadır. Günlerdir üst perdeden konuşan PKK'lı siyasetçilere ne kadar boş konuştukları hatırlatılmıştır. Pakette Kürtleri ilgilendiren beş madde vardır ve bunların her biri kolektif değil, bireysel tercih haklarıdır. Hükümet PKK'ya Kürt haklarının genel demokratikleşme üzerinden verileceği mesajını en açık bir biçimde vermiştir.
Avrupa'ya el: Hükümet "AK Parti AB'den koptu" diyenleri ciddiye almış olmalı ki bu paketle aslında Avrupa'ya da bir el uzatmıştır. Sonuçta bir başka veçheden bakınca paketle beraber Avrupa kamuoyuna "Biz Türkiye olarak AB çizgisinde yolumuza devam ediyoruz" mesajı verilmiş oluyor.
Hayat tarzı güvencesi: Mesaj çok açıktır. Camide ibadet eden korkusuzca ibadet edecek, başkaları dindarları itip kalkamayacak, onun yanı sıra Kordon'da rakı içene de kimse karışıp onun hayat tarzına müdahale edemeyecek. Ederse ne olur? Üç sene hapis yatar.
Başörtüsü sorununa son: Türkiye'nin otuz senedir uğraştığı başörtüsü meselesi tarihe gömülmüştür.
***
Paket mükemmel ve Türkiye'nin tüm ihtiyaçlarına cevap verecek ölçekte bir paket midir? Hayır değildir. Eksik bir pakettir ama çok önemli bir kilometre taşı olduğu çok açıktır. Paketin maddeleri tek tek ele alınıp incelendiği vakit görülecektir ki, 90 yıldır etrafında siyaset fırıldağı çevirdiğimiz, bölünüp parçalandığımız, bir birimizin kanına girdiğimiz pek çok sorunun bu paketle çözüme kavuşacağı anlaşılıyor.
Rüya gibi bir şey ama gerçek.
Bir çağ değişimini yaşıyoruz, kimse bu gelişmeleri hafife alamaz!