Dün bu kez Haliç Kongre Merkezi'nde izliyoruz Başbakan Erdoğan'ı. Salona bakıyorum, misafirlerin yarısı Ak Partili değildi. Buna karşın Başbakanın ağzından çıkan her sözü dikkatle ve kafalarıyla onaylayarak dinlediler.
Niye onaylıyorlardı muhalefetin durmadan eleştirdiği bir siyasetçinin sözlerini?
Şundan: bu ülkenin kaderine 12 senedir hükmeden siyasetçinin söylediklerinin doğruluğu konusunda bizi şüpheye düşürecek tek bir kanıt yok elimizde.
Aksine, kürsüde "ben bunları yaptım" dediği her şey hepimizin gündelik hayatımızı kolaylaştıran ve bir parçamız olmuş icraatlar.
"Cumhuriyet tarihi boyunca 6 bin km yol yapılmış, ben 12 yılda 17 bin km yol yaptım" diyen adama ne diyeceksiniz?
Velhasıl, dün icraat bilançosunu gözlerimizin önüne her zamankinden daha derli toplu bir şekilde serdi Başbakan ve o salonda bulunan herkes de bundan etkilendi.
CUMHURİYET VURGUSU
Tarihi konuşmasına Mustafa Kemal Paşa ve onun önderlik ettiği Kurtuluş Savaşı'nı anlatarak başladı Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan.
Atatürk ve Menderes dönemini özenle ayrı tutarak tek parti ve sonraki dönemleri açıkça eleştirdi.
Darbelerin verdiği zararları vurguladı.
Kendi iktidar döneminin geçmişin yapamadıklarını yapmaya ve milleti ayağa kaldırmaya çalışmakla geçtiğini söyledi.
Bu konudaki ifadelerin en dikkat çekici yanı eleştirilerinin yanı sıra Cumhuriyete bir bütün olarak sahip çıktığını gösteren sözleriydi.
SÜREKLİLİK...
Başbakanın konuşması ve ortaya koyduğu vizyon belgesi esasen bir yenilik içermiyordu fakat bir sürekliliği ifade ediyordu. Benim açımdan dünkü konuşmayı değerli kılan da bu süreklilikti zaten.
Dün konuşmada ortaya konan mantık ve vizyon aslında Ak Parti'nin dördüncü büyük kongresinde ana hatlarıyla belirlenmişti.
Dün Başbakan bu belirlenmiş vizyon ve hedefleri daha anlaşılır bir şekilde sundu ve bu vizyonla yeni pozisyonunu ilişkilendirdi.
Yani "bu güne kadar yapılanların arkası gelecek ve ben bunları takip edeceğim" demiş oldu.
DÖRT ANA BAŞLIK
Başbakan dün cumhurbaşkanı olması halinde gündemine alacağı temel çalışma başlıklarını dört maddede özetledi:
Bir, Türkiye'nin ileri demokrasi ülkesi olması.
İki, sosyal barış ve farklılıkların kucaklanması.
Üç, refahın artması.
Dört, itibarlı ve öncü bir ülke olmak.
Dün 12 yıldır olgunlaştırılan bir vizyonun en güncel, en yenilenmiş halini dinledik Başbakan Erdoğan'dan.