İzmir Barosu genel kurulu yapılıyor.
Kürsüde bir kadın avukat konuşuyor. Çağdaş avukatlardanmış.
Militanca bir öfkeyle haykırıyor Cumhuriyetçi avukatlara.
Şunları söylüyor: "sizin gibi faşist zihniyetleri kınıyoruz. İnsanlığın umudu rojova devrimidir".
Sonra bütün fizik yapısına sinmiş aynı öfke ve nefret haliyle kürsüden inip "Biji Apo, Biji Kürdistan" sloganları atan topluluğun arasına yürüyor.
İnsan düşünmeden edemiyor, muhtemelen İzmir üniversitelerinden birinde okumuş olan bu genç hanım nasıl oluyorsa kendi yaşadığı toplumun değerlerine hakaret etmede bu kadar pervasız davranıyor ve mevhum başka vatanların özlemini çekiyor?
Üstelik Yüksekova'da PKK'lı katillerce şehit edilen mehmetçiğin acısı taptazeyken.
Atatürkçülerin, millici CHP'lilerin, demokratların, milliyetçilerin Pazar günü İzmir Baro seçimlerinde elde ettikleri sonuç bu bakımdan çok önemlidir ve bütün kalbimle, bütün ruhumla alkışlıyorum bu başarıyı elde edenleri.
Tüm İzmir'in hissiyatına tercüman oldukları gibi 9 Eylül ruhunun incinmesine de engel oldular.
Dün Genel Yayın Yönetmenimiz Şebnem Bursalı'nın manifesto gibi yazısında dediği gibi bu kahpeliklere bundan sonra da hep beraber karşı koyacağız.
Bu mücadelenin sağı-solu yok.
BEN BİR MECZUP MUYUM?
Baro seçiminde Cumhuriyetçilere yenilen sözde hukukçu vermiş veriştirmiş Yeni Asır'a ve bana.
Bana "meczup" diyor ve benim "Aziz Kocaoğlu'nu yıkmak için" geldiğimi söyleyerek sahibinin sesi olduğunu da ele veriyor!
Bu sözde hukukçunun dediği doğru mu, ben bir meczup muyum?
Evet doğrudur, ben bir meczubum. Vatan söz konusu olunca, Türklük söz konusu olunca, inançlarım söz konusu olunca Bayrak söz konusu olunca, demokrasi söz konusu olunca meczubun tekiyim ben.
Değerlerime saldıran her mütecavizi gördüğüm zaman ne yapacağım hiç belli olmaz benim, diğer bir değişle herşey beklenir benden.
Allah'a bin şükür ki mukaddes değerlerin meczubuyum ve mecnunuyum.
Ya "hain, bölücü" olsaydım daha mı iyi olurdu?
Bana ve gazeteme hakaret eden şaklabanı mahkemeye verip vermeyeceğimi sordu arkadaşlar.
Hayır vermeyeceğim, versem ceza alır, çünkü hakaret ediyor. Bölücü sloganlar atanlara sesini çıkaramayan bir kerestenin koca Yeni Asır'a hakaret etmesi onun adına bir karakter göstergesidir.
Ayrıca ben, mahkemeye vereceğim adamda asgariden haysiyet ararım, haysiyeti olmayan birini de mahkemede kendime muhatap filan etmem.
Ancak, bu adam ve onun arkasındaki ağalarına bir çift lafım var:
Ey bölücü, Atatürk'e, vatana, bayrağımıza el uzatırsan kaybedersin.
Ey etnik kafalı, Türk vatanı yerine bize başka vatanların propagandasını yaparsan kaybedersin.
Ey Aziz Kocaoğlu, ey Sema Pekdaş, Atatürk ve bayrak düşmanlarına CHP'yi kullandırmaya, kişisel hesaplarınıza alet etmeye kalkarsanız kaybederseniz.
Kaybettiniz..
Ve hep kaybedeceksiniz!
DÜN YENİ ASIR GÜNÜYDÜ...
Dün Yeni Asır en gururlu günlerinden birini yaşadı. 120. yaş gününü kutladığının hemen haftasında bir Türkiye rekoruna imza attı: Türk medya tarihinde ilk kez tam 256 sayfalık bir gazete çıkardı Yeni Asır.
Öyle bir gazete ki her santimetresi özenle hazırlandı. Arşivlere değerli bir evrak, bir belge olarak konacak muhtevada bir gazete.
Bunu Türkiye'de sadece Yeni Asır başarabilirdi.
Bu müthiş işi başaran Yeni Asır gazetecilerini ve onların lideri Şebnem Bursalı'yı, sadece Egeliler adına değil, tüm Türkiye adına kutluyorum.
Değer yaratmak, marka olmak, kimlik olmak işte budur!