"Uzak İhtimal" sessiz sedasız çekildi fakat yarıştığı festivallerde çok ses getirdi. Bir müezzin ve rahibe adayının aşkını anlatan "Uzak İhtimal" sade ve dingin sinema diliyle dikkat çekiyor.
İstanbul Galata'da bir müezzin, bir rahibe adayı kız ve bir yaşlı İstanbullu sahafın hayatlarının kesişmesiyle ortaya çıkan olayları anlatan "Uzak İhtimal" filmi söylenmemiş bir aşk hikayesi etrafında dönüyor. Bir müezzinle bir rahibe adayının aşkı filmin sıcak atmosferini oluşturuyor.
LOJMANA TAŞINIR
Müezzinlik yapan Musa, İstanbul Galata'da bir camiye atanır ve caminin lojman olarak kullandığı daireye yerleşir. Yanıbaşındaki dairede Rahibe Anna ve onun bakımıyla ilgilenen Clara yaşamaktadır. Kiliseyle evi arasında daracık bir hayata sıkışmış Clara'yla İstanbul'da yeni bir hayata başlayan Musa'nın karşılaşması ilginç ve sıcak bir duygunun ortaya çıkmasına neden olur.
"Uzak İhtimal" son derece mütevazi bir film. Şaşırtıcı derecede sessiz ve sakin ama bir o kadar da etkileyici. Yönetmen Mahmut Fazıl Coskun, Albert Camus'nün, "İnsan söyledikleriyle değil, sakladıklarıyla insandır" sözünden yola çıkıyor ve kaybolmaya yüz tutmuş bir İstanbul mozaği hikayesi ile yeni bir tartışmanın kapısını aralıyor: "Öteki"ne nasıl bakıyoruz? Genç bir müezzin ve platonik olarak aşık olduğu rahibe adayı genç bir kız. Film konusu itibariyle tam bir din propagandasına dönüşecekken asla bu tuzağa düşmüyor. Din bir süre sonra fonda kalıyor ve sonunda sadece bir cümle söylüyor: Bütün dinler kardeştir. Müezzin yanlışlıkla Clara'nın tespihini camide kullanıyor. Filmin kilit sahnesi işte bu. Hem espirli hem çok anlamlı. "Öteki" aslında nasıl da bize yakın.
Filmde iki kahramana bir de sahaf Yakup ekleniyor. Başlarda Clara'nın peşinde koşturan orta yaşlı bir çapkın gibi algılansa da Yakup Bey'in sırrı sonlara doğru ortaya çıkıyor. Bu karakter için, filmin ilk baştaki sahnesine lütfen dikkat. Çünkü ikisinin çok yakın bir ilişkisi var. Yakup karakterinin sahaf olması kuşkusuz bir tesadüf değil. Yönetmen Mahmut Fazıl, sahaf karakteriyle kaybetmeye yüz tutmuş olan belleğimizi tazeliyor tazeletiyor. Gayrimüslim vatandaşlarımızın yaşadığı 6-7 Eylül olayları daha dün gibi.
Bütün bu güzel taraflarının yanı sıra "Uzak İhtimal" kusursuz bir film mi? Tabii ki değil. Karakterlerin kendi iç hesaplaşmalarını ve içsel dönüşümlerini filmde hiç göremiyoruz. Zaten film boyunca yönetmen daima müezzin Musa'nın yanında. Yani, biz aslında Musa'nın gayrimüslim bir kıza olan aşkını izliyoruz. Clara'nın hislerini ise Musa'nın ki gibi derinlemesine öğrenemiyoruz. Durum böyle olunca Musa'daki dönüşümleri ayrıntılı bir şekilde göstermek çok daha iyi olurdu.
Tıpkı geçtiğimiz yıllarda çekilen "Takva" filmindeki "Muharrem" karakterindeki değişimin anlatılması gibi.
Böyle sıra dışı bir aşk aslında sanat dünyamızın pek de el attığı bir konu değil. "Uzak İhtimal"e en yakın duran Halide Edip'in "Sinekli Bakkalı"dır. Hafız Rabia ile Peder Peregni'nin aşkı bugün bile güncelliğini ve önemini korur. Orhan Oğuz'un "Her şeye Rağmen"i ve Tomris Giritlioğlu'nun "Güz Sancısı" filmi azınlıkların hayatını gündeme taşır. Mahmut Fazıl da "Uzak İhtimal" ile kapalı yaşayan bu topluluğu bir kez daha görünür kılıyor.
BÜYÜK KAZANÇ
Yönetmen ilk filminde kendi kişiliği gibi son derece mütevazi ama bir o kadar da iddialı. Anlattığından çok emin. Seyircisiyle hemen diyalog kuruyor ve her iki karakterin gerçekliğini başarıyla sinemaya aktarıyor. Mahmut Fazıl, sinemamız adına büyük kazanç. Filmin başrol oyucularından Görkem Yeltan hem senaryoda kalem oynatıyor hem de Rahibe Clara'ya duru oyunuyla hayat veriyor. Genç oyuncu rolünün hakkını fazlasıyla veriyor. "Uzak İhtimal"in en büyük sürprizi ise Müezzin Musa rolünde olağanüstü bir performans gösteren "Nadir Sarıbacak". Genç oyuncu, Musa'nın İstanbul'daki yalnızlığını, Clara'ya olan duygularını yorumlamada çok inandırıcı. Bu rolü Dustin Hoffman da oynasaydı ancak bu kadar başarılı olurdu.
İyi seyirler.
Haftanın Filmleri
"Zaman Yolcusunun Karısı"
Clare bütün hayatı boyunca Henry'i büyük bir aşkla sevmiştir. Clare, kaderlerinde birlikte olmalarının yazıldığına inanmaktadır, tabi ne zaman ayrılıvereceklerini de bilmez çünkü Henry bir zaman yolcusudur: Genetik bir anomali nedeniyle zaman içinde ileriye ve geriye doğru, kendi kontrolü dışında gidip gelmektedir. Henry'nin ansızın geliveren bu yolculuklarının onları ne zaman ayıracağını ve ne zaman tekrar biraraya getireceğini bilmese de, Clare, tek aşkı ile bir hayat kurabilmek için uğraşmaktan vazgeçmez. Çok satan aynı adlı kitaptan uyaralanan bu film haftanın en romantik filmi. Başrollerinde de Rachel Adams ve Eric Bana var.
"Aşkın (500) Günü"
Aşk filmlerini sevenlerin keyif alacağı eğlenceli ve romantik bir yapım "Aşkın (500) Günü", aşkın gerçek olduğuna inanmayan bir kadın ve ona aşık olan bir adamın hikayesini anlatıyor.
Tom Hansen, hayatından tamamen çıktığına emin olduğu zaman Summer Finn ile tanıştığı ilk günü hatırlar. Tom, Summer Finn'e ilk gördüğü anda aşık olur. Hayatının geri kalan kısmını onunla birlikte geçirmesi gerektiğini biliyordur. Ancak Summer aşka ve mutlu birlikteliklere inanmamaktadır. Tom pes etmez ve adını koyamasalar da aralarında arkadaşlıktan ötesinde, farklı bir ilişki başlar. Eğlenceli, komik ve sıra dışı günler geçirmeye başlarlar... Çok keyifli bir film. Hafta sonu için ideal.
"Akama"
İlk gösterimi Venedik Film Festivali'nde yapılan "Akama", Kıbrıs Rum örgütü EOKA'nın gerilla eylemlerini başlattığı 1950'lerden, adanın resmen bölündüğü 1975'e kadar olan süreçte yaşanan bir Türk-Rum aşk hiksiyasi kaderini anlatıyor. Kıbrıslı Türk Ömer, ülkesinin masum yıllarında Kıbrıslı Rumlarla birlikte büyür. İnsanların bir farkı olmadığı öğretilir kendisine. Kıbrıslı Rum bir kıza aşık olunca, etrafındaki dünyanın beklediği gibi olmadığını görür. Ama hkızın sevgisini kazanmak için bir yol bulmak zorundadır. Üstelik, özel yaşamını işgal eden fanatizm saçmalığıyla kavga edip, onu yok etmeye çalışmalıdır.