• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ÖZKAN BİNOL

"Yer demir, gök bakır"

ozkan.binol@sabah.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 05.07.2014, 00:00
21. İstanbul Caz Festivali, açılış haftasında bir prömiyere ev sahipliği yaptı. Ünlü sanatçı Zülfü Livaneli'nin "Rumi Suite-The Eternal Day" projesi ilk defa festivalde seslendirildi. Livaneli'nin caz formları ve geleneksel Türk müziğini harmanladığı eser Sepetçiler Kasrı'ndaki geceyi daha da büyüleyici bir hale dönüştürdü. Livaneli "Rumi Suite-The Eternal Day" ile kariyerinde de bir ilke daha imza atmış oldu.
Sanatçı, 1976'da Tunç Okan'ın unutulmayan filmi "Otobüs" için yaptığı film müziği ile adını ilk kez duyurur. Ardından Nazım Hikmet'in şiirlerinden bestelediği şarkılarını, 1978 yılında yaptığı "Nazım Türküsü" albümünde bir araya getirir. Müziği geniş kitlelere ulaşmaya başladığında, dünyaca ünlü pek çok müzisyenin de ilgisini çekmeye başlar. Maria Faranduri ve Mikis Theodorakis'le çeşitli ülkelerde konserler verir, plaklar doldurur. "Leylim Ley" şarkısı Livaneli için bir milat olur.

ÖDÜLLERLE DÖNDÜ
Müzik hayatı dolu dizgin konserler ve albümlerle devam ederken Zülfü Livaneli sinemayı da hiçbir zaman ihmal etmez. Aralarında Yavuz Özkan'ın "Maden", Zeki Ökten'in "Sürü", Şerif Gören'in "Yol" ve Türkan Şoray'ın "Yılanı Öldürseler" filmlerinin de bulunduğu tam 30 filmin müziklerini yapar. 1987 yılında kariyerinde önemli bir ilke imza atar. Yaşar Kemal'in ünlü romanı "Yer Demir Gök Bakır"dan uyarladığı filmi yönetmek için kamera arkasına geçer. Başrollerini Rutkay Aziz ve Macide Tanır'ın paylaştığı film görsel başarısıyla adından söz ettirir. Borçlu olan köylüler bir gün Adil Ağa'nın kapılarına dayanmasından korkarak, ermiş gözüyle baktıkları Taşbaş'a sığınırlar. Tüm hastalıkları ve her şeyi bir dokunuşuyla iyileştireceğine inandıkları Taşbaş, onlar için peşlerine takıldıkları bir "umut"tur. Oysa Taşbaş, köylüleri bu düş dünyasından kurtarmak için çaba sarf eder ama onları inandıramaz. Ve bir süre sonra Taşbaş da köylülerin tuzağına düşüp kendini gerçek bir ermiş gibi görmeye başlar. Büyülü bir gerçekçiliği olan film German Camera Award ve San Sebastian International Film Festivali tarafından ödüllendirilir.
Livaneli bu başarının ardından sinemaya ara vermez ve 1988'de ikinci uzun metrajlı filmi "Sis"i çeker. Ülkenin çalkantılı bir dönem yaşadığı, kardeşin kardeşi vurduğu günlerde hükümlü eskisi avukat Ali Fırat, beklenmedik bir olayın içine sürüklenir. Oğlu Murat öldürülmüştür. Bu siyasal kargaşa ortamında onu öldüren karşıt görüşe sahip kardeşi midir? Livaneli bu kez kendisine 12 Eylül öncesini mesele edinmiştir. Görsel zenginliğiyle öne çıkan filmde ünlü yönetmen Elia Kazan da küçük bir rol alır. Sis, Montpellier Mediterranean Film Festivali ve Valencia Festival of Mediterranean Cinema gibi iki önemli festivalden ödülle döner.

ÖLÜMSÜZ SANATÇILARDAN

Sinemaya bir süre ara veren Zülfü Livaneli suskunluğunu "Şahmaran" filmiyle bozar. Başrolünü Türkan Şoray'ın oynadığı film Livaneli'nin bir önceki sinema filmleri kadar ilgi görmez. Zülfü Livaneli tam 17 yıl ara verdikten sonra "Veda" filmiyle sinemaya geri döner. Film birçok açıdan eleştiri alır. Tıpkı bu filmden bir süre önce sinemalara gelmiş olan Can Dündar'ın "Mustafa"sı gibi.
Geçen akşam Sepetçiler Kasrı'nda Zülfü Livaneli'nin "Rumi Suite-The Eternal Day'ini dinlerken bir film şeridi gibi bunlar geçti gözümün önünden. Çok yönlü sanatçı kişiliğiyle pek çok sanat alanında başarılara imza atan Zülfü Livaneli, bana göre ölümsüz sanatçılar arasında çoktan yerini almış durumda.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA