Önceki gün akşam saatlerinde Güney Kıbrıs'tan gelen haber, uzun süredir "yok olduğu" sanılan düşmanlığın, böylesine çirkin bir ifadeyle yeniden hortlaması da oldu aynı zamanda. Pınar Karşıyakalı basketbolcularımıza yapılan hain saldırının, neredeyse linç sonucuna varacak duruma gelmesi, insanın kanını donduruyor. Bir grup holigan ve barbar taraftarın sahaya inmesi, taşlı-sopalı saldırısı ve gaz bombalı eyleminin, basketbolcularımız ve teknik adamlarımızın mahsur kalması ve can güvenliğinin uzunca bir süre sağlanamamasının faturasını, sadece taraftar değil, hem Güney Kıbrıs hem de bu alçaklığa alet olan, seyirci kalan ve tepki vermeyen tüm kişi, kurum ve ülkeler de ödeyecektir.
Barış ve kardeşliğin köprüsü konumunda olan, diplomasinin bile çözemediği kavgalarda çoğu zaman barış çubuğunun tüttürülmesine aracılık eden bir spor müsabakasının; "Toplu linç" haline dönüşmesinin hiçbir izahı olamaz.
Gerek manşetimizde ve gerekse haberimizin detaylarında, 36 saattir Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en yetkili kişi ve kurumları tarafından an be an neler yapıldığı, nasıl tepki verildiği ve ne yaptırımlar uygulayacağı var. Ben burada bunları tekrar etmek istemiyorum. Ama; şunu söylemek istiyorum ki;
gün; Karşıyakalı olma zamanıdır...
Şahıslarımız adına, ailemiz adına, işyerlerimiz adına, kurumlarımız adına,şehirlerimiz adına,mensubu bulunduğumuz ve aidiyetimizdeki her şey adına ve kanımızın son damlasına kadar; Karşıyakalı olduğumuzu haykırmamızın zamanıdır.
Bu yapılan; Karşıyakaya veya basketbolcularımıza değil; İzmir'e ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yapılmış sayılmalıdır. Ankara; bunun gereğini, dün bizzat Başbakan'ın talimatıyla iki bakanını İzmir'e göndererek, sporcularımızı havaalanlarında karşılayarak ve gün boyu diplomatik her tür girişimi yaparak vermiştir. Şimdi sıra bizde..
Haydi İzmir; haydi Ege.. Haydi Türkiye.. Haydi her nerede yaşıyor ise tüm dünyadaki Türklere ve... Bugün sana, yarın bana olabileceğini düşünen duyarlı herkes ve her ülkeye tekrar ve ısrarla sesleniyorum.. Hep bir ağızdan seslenelim;
Hepimiz Karşıyakalıyız...
Fettah Tamince
Dün, gün boyu bu tatsız olayla ilgili her ayrıntıyı takip ederken bir yandan çok güzel olaylara tanıklık ettik. İTO'nun Geleneksel Vergi Töreni'nde, şampiyonları alkışlarken, İTB'de de Tarımın Yıldızları ödüllendirildi. Öğlen saatlerinde de; turizm başta olmak üzere pek çok sektörde artık dünya devi olmuş bir gurubun yaratıcısı; işadamı Fettah Tamince İZSİAD'ın konuğu olarak; eşsiz deneyimlerini paylaştı. Haberlerimizde tüm ayrıntılar var, tekrarlamayacağım ama kendi yorumumu başka bir güne saklıyorum. Benim kişisel dünyamda; kendi tırnaklarıyla sıfırdan bir noktaya gelmiş işadamı veya sanatçı veya herhangibir iş kolundaki kişilerin hayat hikayelerinin her satırı; dünyaya bedeldir. Tamince de böyle birisi. Şimdilik bunu söylemek istiyorum, izlenimler başka bir güne.
Baydemir bombası
Yazımın sonunda beni çok şaşırtan ve çok cesur bulduğum bir noktayı daha hatırlatmadan geçemeyeceğim. İZSİAD Başkanı İlknur Denizli, Ocak ayındaki Çarşamba toplantılarının konuğunun Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir olduğunu söyledi dün. Demokratik açılım konusunda hala hayli hassas olan İzmir'de, Baydemir'i ağırlamak kolay iş değil. Ama; Denizli; "Sayın başbakanımız, herkes elini taşın altına koysun" çağrısında bulundu ve ben de elimi taşın altına koymaktan çekinmiyorum" sözleriyle bana göre tam da kadına özgü bir meydan okuma cesaretini gösterdi. Muhakkak ki belli kesimlerden tepki çekecek. Ama; konuşmanın ve fikirleri kavga etmeden tartışmanın bence hiçbir zararı yok. Diyarbakır Valisi ve Diyarbakırlı işadamları da davetli bu toplantıya. Bence; İzmir için 2011'in ilk bombası bu konu olacak.. Ve; kimbilir İzmir için de belki (...)
Noktalı (...) yerleri doldurup, görüşlerinizi bana yazarsanız çok memnun olurum...