• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Zeytinyağı çalıştayı

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 19.03.2012, 00:00
Geçtiğimiz hafta İstanbul, Balıkesir ve İzmir'i kapsayan 3 günlük bir "Zeytinyağı Çalıştayı" gerçekleştirildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen çalıştayın ilk ayağı 14 Mart Çarşamba günü, İstanbul'da Nuruosmaniye caddesindeki Armaggan Mağazası'nda gerçekleşti. Hemen hatırlatayım, burası eski Milliyet binası. Nar Doğal Ürünler Grubu tarafından restore edilip, düzenlenen binanın alt katında hediyelik eşyalar satılıyor, üst katında bir konferans salonu, yemek atölyesi ve restoran bulunuyor.
Bakan Ertuğrul Günay'ın da katıldığı ve bütün gün süren çalıştayda 5 panel düzenlendi. Panele katılan konuşmacıların ve moderatörlerin hepsi de kendi alanlarında son derece uzman isimlerdi. Naçizane ben de "Türk Mutfağı'nda Zeytinyağının Yeri" panelin konuşmacıları arasındaydım. Hem Sofra Dergisi deneyimini anlattım hem de zeytinyağının hayatımızdaki yerine değindim.

SOĞUK YEMEKLER
Türk mutfağında hiçbir mutfakta olmayan bir zeytinyağlı yemek kültürü var. Her ne kadar bu yemekler zeytinyağının dışındaki yağlarla yapılsa da adı zeytinyağlı. Gurme ve Türk Mutfağı denilince akla gelen ilk isimlerden biri olan Vedat Başaran, Osmanlı'da "Soğuk Yemekler" kültürü olduğunu ve bu yemeklerin bırakın zeytinyağı, hiçbir yağ kullanılmadan et suyu ile yapıldığını söyledi. Et haşlanır, suyu bir yerde bekletilir, üzerindeki yağ süzgeçle alınır, kalan suyla soğuk yemek yapılırmış.

TÜKETİMİN ARTMASI
Çok önemli konuşmalar yapıldı. Çünkü zeytinyağıyla ilgili çalışan, üreten, konuşan hemen herkes oradaydı. Kimilerinin deyimiyle, sokakta birbirlerinin yüzüne bile bakmayan herkes bir araya geldi ve konuşup, tartıştılar. Herkes katkıda bulundu ve sadece zeytinyağı üreticilerinin problemleri değil, zeytinyağının problemleri de tartışıldı.
Sorun, zeytini ve zeytinyağını yeterli miktarda da tüketmemekte. Avrupalı, İtalyan, İspanyol ve Yunanlı yani zeytin üretenler kişi başına yılda 8-10 litre zeytinyağı tüketirken bizdeki oran daha yeni 1.5 litreye çıktı. Zeytinyağı genellikle Batı'da tüketiliyor. Önemli olan Erzurum ve Trabzon'da zeytinyağı satmak. Zeytin ağaçlarını kesmemek, üreticiyi teşvik etmek, yabancı rakipleriyle eşit koşullarda rekabet etmelerini sağlamak vs...
Ama sonuç bildirgesinde de belirtildiği gibi, zeytin ağacı sayımız artarken, kaliteye bağlı olarak markalı üretim ve ihracatımız da artıyor. Ama öncelikle yerel çeşitlerimiz ve lezzetlerimizi ön plana çıkaracak şekilde üretime geçmemiz şart. Sadece zeytinyağını değil, zeytini de ön plana çıkartmamız lazım. Örneğin, "Naturel sofralık zeytin"imizi ön plana çıkaracak ve bunun doğallığını vurgulayacak bir pazarlamayı hedeflemeliyiz. Ve tek çeşide bağımlı kalmamak ve mevcut zeytin çeşitlerimizi kullanarak çeşitlendirmemiz şart.

SOFRALIK ZEYTİN

Ayrıca ambalaj ve markalaşmaya önem vermemiz, otel ve restoranlarda da bunun marka ile sunulmasını sağlamamız lazım. Bu önemli bir konu. Çünkü biz kendi ülkemizde, otellerimiz ve restoranlarımızda kendi ürünlerimize ve markalarımıza yer vermiyoruz. Örneğin, sabah kahvaltısında tükettiğimiz naturel siyah sofralık zeytinimizi ve naturel sızma zeytinyağımızı "Turkish Breakfast" tarzında otellerde sunmamız tüketim açısından büyük bir önem taşıyor. Öyle sunmalıyız ki turist giderken yanında bu ürünü hediye olarak alıp götürmeli.
Türk zeytini ve Türk zeytinyağı adı altına bir imajın oluşabilmesi için kaliteli üretim, bunun otel ve restoranlar dahil her ortamda kullanılması ile mümkün. Buraya kadar zeytinle ilgili olan tespitler. Yarın da zeytinyağı konusuna değinelim..


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA