• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Yanlış adamlar ülkesi

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 27.08.2013, 00:00
İçinde yaşadığımız toplumun kimi gerçeklerini yanlış olduğunu bilmemize rağmen kanıksayarak veya kabullenerek yaşamayı sürdürüyoruz. Bizi seven ve bizim de kendisini sevdiğimiz bir yabancının bu gerçeklere parmak basmasıyla kendimize gelir gibi oluyoruz ama kısa sürüyor ne yazık ki yine aynı girdapta kaybolup gidiyoruz.
Meryem Uzerli yarı Türk. Almanya'da doğup büyümüş. Almanya'da yaşayan ama Almanlara karışmayan Türkler gibi Türk kültürünün hakimiyetinde değil de Alman kültürünün baskın olduğu bir ortamda yetişmiş. O yüzden bize uyum sağlaması mümkün olmadı. Nitekim, o Türkiye'de yaşadığı sürede başına gelen olayları anlamakta zorlanırken biz de verdiği tepkileri anlamakta zorlandık.
Herkesin sevgilisiyken, iyi para kazanırken, el üstünde tutulurken niye çekip gittiğini anlayamadık mesela. Şımardığını, daha çok para istediğini falan düşündük.

KAST SİSTEMİ
Oysa bize uyum sağlamakta zorlanmış Meryem. Bu kadar basit. O kadar güzel tespitleri var ki. Mesela diyor ki Ayşe Arman imzalı röportajında: "Almanya'da benim her kesimden arkadaşım var. Fakat Türkiye'de öyle olmuyor. Ya sosyetiklerle arkadaş oluyorsun ya Cihangir kafelerinde oturanlarla, bir tür kast sistemi söz konusu. Tüm bunlar beni yıprattı. Zorlandım, bocaladım, kültürü bir türlü çözemedim."
Biz de zorlanıyoruz ama böyle gelmiş böyle diyerek kabulleniyoruz hatta bundan memnun yaşayıp gidiyoruz. "Ya onlardansın ya bizden" anlayışı hakim. İki tarafta birden olamıyoruz. Olmamıza izin verilmiyor. Yaşadığımız her siyasi ve sosyal olay bunun kanıtı değil mi? O yüzden her cümlemizi "ama"yla açıklamaya çalışmıyor muyuz? Banker Bilo filminde Şener Şen'in oynadığı "Tamam yaptım ama sor bakalım niye yaptım?" diyen Maho karakteri gibiyiz. "Tamam öyle düşünüyorum ama sor bakalım niye öyle düşünüyorum?" diye kendimizi aklama çabası içindeyiz habire.

YA DOMESTİK YA SEKSİ

Meryem'in anlamakta zorlandığı bir konu da kadın-erkek ilişkileri. Daha doğrusu toplumun kadına bakış açısı. Hangi kesimden olursa olsun Türk erkeklerinin kafasında iki tür kadın var: "evlenilecek ve eğlenilecek".
Hem evlenecekleri kadının eline erkek eli değmesin istiyorlar hem de evleninceye kadar pek çok kadın eline değmekte bir sakınca görmüyorlar. O kadınların da bir gün evlenmek isteyeceğini hiç akıllarına getirmeyerek onunla her tür deneyimi yaşamak istiyorlar. Bunu reddeden kadını domestik veya geri kafalı olarak değerlendirip küçümsüyorlar. Kadınların önünde ev kızı veya sokak kızı olmaktan başka seçenek yok. Ev kızı olacaksan kafelere takılmayacak, gecelere akmayacaksın. Akıyorsan da o erkeklerin her istediğini yerine getireceksin.
Meryem de buna değiniyor işte, "Kadın-erkek ilişkisi açısından dengesiz bir enerji var. Rahat olamıyorsun, güvenemiyorsun, insanların aklından ne geçiyor anlayamıyorsun. Hep kendini koruyup kollaman gerekiyor" diyerek. Çünkü güzel ve hoş bir kadın gören erkeklerimizin aklına ya onu evlenip eve kapatmak ya da yararlanmak seçeneğinden başka bir şey gelmiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA