Yerel seçimler yaklaşırken belediye başkanları önemli bir sınavdan geçiyor. Atılan her adım bir nevi seçim yatırımı olarak değerlendiriliyor. Cihangir'de gökkuşağı renklerine boyanan merdivenin alelacele griye boyatılmasına tepki çığ gibi büyüyünce Beyoğlu Belediye Başkanı çözümü merdivenleri yeniden boyatmakta buldu mesela.
Önümüzdeki yerel seçimler halkın beklentilerine göre şekillenecek ve sanırım belediye başkanlarının vaatleri de daha insan ve çevre odaklı olacak. İnsanlar belediyeden nasıl bir hizmet almak istiyor, belediyelerin görevi ne olmalı? Kentin meydanlarını çiçeklendirmek, park yapmak veya habire kaldırımları yenilemek yeterli mi? Kaldırım taşlarının cinsine veya rengine kim karar veriyor? Bunun için bir çalışma yapılıyor mu? Bölgenin yapısı, mekanı göz önüne alınıyor mu? Bir kimlik oluşturmaya veya var olan kimliği korumaya yönelik bir çaba gözetiliyor mu?
USTALIĞIN ÖNEMİ
Kimlik konusu, bizim kentlerimizin en önemli sorunların biri. Kimliği olan şehir sayımız o kadar az ki. Hangi kasabaya veya şehre girdiğimizde tabela olmazsa binalardan veya meydanlardan "Evet, işte şuraya geldik!" diyebiliyoruz?
Mimar ve şehir plancısı Hakan Dalokay, Türkiye'de şehircilik planları yapılmadığını, yapılmadığı için de şehirlerin plansız büyüdüğünü söylüyor.
Az gelişmiş ülkelerde betonarme keşfedildikten sonra çirkin yapıların yaygınlaştığına da dikkat çeken Dalokay, "Çünkü betonarme yapı sistemi ustalık gerektirmiyor. İşi hiç bilmeyen biri de kalıp kurarak ve kalıbın içine macun dökerek istediği şekli ortaya çıkarıp bina yapabiliyor. Oysa ahşap veya taş yapı ustalık ister. Her işin ustası vardır. Onun dışında kimse yapamaz" diyerek bir başka önemli konuya değiniyor. Yani projeye verilen değere...
PROJEYE VERİLEN DEĞER
"Gelişmiş toplumlarda projeciliğin önemi çok yüksek. Mimarlar olarak yurt dışındakinin onda biri fiyatlarla çalışıyoruz. Ayrıca bir proje çizmek için en ay 6-7 ay gerekir. Bizde ise hemen isteniyor, en fazla 10-15 gün süre veriliyor. Çoğu kişi de daha önce çizdiklerine bir-iki şey ekleyip gönderiyor."
30 yıldır yaşadığı Çeşme'nin de plansız yapılaşmadan nasibini aldığını, böyle giderse 4-5 yıl içinde Alanya gibi olarak kitle turizminin olumsuz örnekleriyle baş başa kalacağını düşündüğü için de CHP'den belediye başkanlığına aday.
"İnsanlığın en büyük mirası kentlerdir. Kentleri doğru inşa edemezseniz her şey boş. Mimari kimlik ile insanların yaşantısını kültür seviyelerini değiştirebilirsiniz" diyen Dalokay'ın aday ve başkan olursa yapacağı ilk iş Türkiye'nin ve dünyanın ünlü mimarlarını Çeşme'ye davet ederek proje yaptırmak ve Çeşme'yi 12 ay canlı tutacak bir merkez haline getirmek. Tarım, golf ve yelkene yatırım, termal enerjiyle ısınma gibi alternatif turizm projeleri geliştirmek.