Seçimlerden önce yapılan Basın Konseyi Üyeler Genel Kurulu toplantısında konuşan TBMM Başkanı Cemil Çiçek, önemli bir noktaya değinerek şunları söylemişti: "Türkiye'de eksik olan, öz eleştiridir. Özeleştiri yapmadığımız sürece, eleştiriler bir süre sonra suçlamaya ve hakarete dönüşüyor."
Hepimiz hemfikir değil miyiz bu konuda? Kutuplaşma had safhada. Kaybolan küçük bir çocuk üzerinden bile birbirimize öfke kusuyoruz. Neredeyse onun ölmesini istiyor ve onun cansız bedeni üzerinden siyasi rant peşinde koşuyoruz.
Yapmamız gereken durup düşünmek ve özeleştiri yapmak. Ama her kesimin ve herkesin bunu yapması gerekiyor. Cemil Çiçek de konuşmasında bu konuya değinerek demişti ki:
"Bugün şikayet ettiğimiz ortamın veya ortamların gelecekte daha sağlıklı bir zeminde sürdürülebilmesi bakımından, evvela yapmamız gereken şey, eleştiri kadar özeleştiriyi de yapmak gerekir."
İLKELİ OLMAK
O gün, ortamın buna müsait olmadığını söyleyen Cemil Çiçek, "En azından, 31 Mart günü yapmamız lazım. En başta, siyasetçiler olarak bizler, toplumun her kesimi ve birey olarak 31 Mart günü bir hasar tespitine Türkiye'de gerçekten ihtiyaç var" demişti.
Seçimler bitti. Şimdi özeleştiri zamanı. Meclis'in de Cemil Çiçek'in de bu özeleştiriyi yapması lazım. Basının da. Biz gazetecilerin de. Ama hükümetin de. Meclis'in de vekillerin de. Başta da söylediğim gibi her kurumun. Herkes kendi özeleştirisini yapabilmeli. Soğukkanlılıkla. Hatalarımızı görmeliyiz. Hatalarımızdan ders çıkarmalıyız. Futbol takımı tutar gibi parti tutamayız. Ayrıca tuttuğumuz takım da yanlış yapınca sesimizi çıkarmalıyız. Örneğin Galatasaraylılar Melo ile övünmemeli. Onu göklere çıkarmamalı. Melo'nun yaptıklarını karşı takımdan bir oyuncu yapmış olsa nasıl tepki vereceklerini göz önüne almalılar. Hoşlarına gider miydi rakip futbolcunun dilini çıkarmasını, parmak hareketi yapmasını, alay eder gibi hareketler yapmasını? O zaman kimden gelirse gelsin doğruya doğru, yanlışa yanlış demeyi ilke edinmeliyiz.
ÖNCE HUKUK
Adalet hepimiz için gerekli. Aslında bugün yaşadığımız sıkıntıların nedeni hukuktan uzaklaşmamız ve hukuk kurallarının uygulanamıyor olması veya hukuğu işimize geldiği gibi yorumlamamız.
Madem Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in konuşmasıyla başladık yazımıza yine onun sözleri ile bitirelim yazımızı. Ve sözlerinin ümit verici bir konuşma olarak kalmamasını umut ederek.
. Her konu siyaseten değerlendirilecektir, tartışılacaktır ama işlem yapmak söz konusu olduğunda, ona hukuki çözüm bulmanız lazım.
. Tartışırken siyasi tartışırız ama işlem yaparken hukuka uygun yapmak mecburiyetindeyiz.
. Bugün yaşadığımız sıkıntıların bir kısmında hukuku göz ardı etmemiz, hukuku yok saymamız veya hukuku yanlış uygulamamız ve yorumlamamızdan kaynaklanan sıkıntıları yaşıyoruz.
. Hukukun önemli bir kısmını yasalar oluşturur. Türkiye'de gördüğüm husus şu ki bugün kuralı koyan da kuralı uygulayan da yasalara yeteri kadar uymuyor, kurallara uymuyor. Böyle olunca da sabahlara kadar çalışıp kanun çıkarmanın da bir anlamı kalmıyor. Kuralı koyan kurala uygun davranacak, iş ve işlemlerini o kurala uygun yapacak; kuralı uygulayan da kuralın konuluş sebebi neyse onu dikkate alarak iş ve işlemlerini yapacak.