• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Ben ölünce evlenir misin?

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 27.10.2014, 00:00
Ne kadar severse sevsin veya kaç yıllık evli olurlarsa olsun, karısı ölen erkek hemen evlenir. Eşini ne kadar çok severse sevsin, bir aya kalmaz başkasıyla hayatına devam eder. Toplum da evlenmesini ister. Erkeğin evlenmesini onaylar. Erkeğin tek başına yaşamayacağını düşünür. Eşini yeni kaybetmiş bir erkekle sohbet ederken o da aynı gerekçeyi öne sürdü: Gündüz yardımcılar var, işleri onlar yapıyor ama gece kim çay yapacak veya su verecek bana. "Siz yapıverin" dedim. "Bu saatten sonra ağrıma gider" dedi. Erkeklerin çoğu böyle düşünüyor. Çay yapmayı veya yatağını toplamayı "kadın işi" olarak gördüklerinden yapmak istemiyorlar. Yapamayacaklarından mı? Yaparlar elbette. Ama "kadın işi" olarak gördükleri için yapmak istemiyorlar.

KADIN İŞİ

"Benim Adım Gültepe" dizisinin geçen haftaki bölümünde can alıcı bir sahne vardı. Anneleri evi terk etmiş ya da ölmüş ve yıllardır kendi başlarının çaresine bakan iki erkek kardeşten büyük olanı bahçede çamaşır çitilerken gördük. Şarkı söylüyordu bir yandan da. Yüksünmeden yapıyordu işini. Yapmak zorundaydı zira. Başka yapacak biri yoktu. Sırf bu işleri yaptırmak için bir kadınla evlenmek gibi kolaya kaçmamıştı. Karısı ölmesine rağmen evlenmeyip çocuklarına kol kanat geren pek çok erkek var. Eşlerini genç yaşta kanserden kaybeden iki okul arkadaşım gibi. Çocuklar çok küçük yaşta değillerdi ama yine de bir ev ve 16-17 yaşında erkek çocukların sorumluluğunu üstlendiler. İkisi de hem anne oldular çocuklarına hem baba. Sıkıştıklarında kız kardeşlerinden veya eşlerinin kardeşlerinden yardım aldılar. Evlenmeye karşı olduklarından değil ama eşlerinin yerine koyacak birini bulamadıklarından evlenmediler. Sırf evlenmiş olmak için evlenmediler. Ya da "kadın işi" olarak gördükleri ev işleri için bir kadına ihtiyaç duymadılar. Gerçekten hayatlarını paylaşmak isteyecekleri biriyle yuva kurmak istediler. Tıpkı ilk evliliklerini yaptıkları gibi.

MECBURİYETTEN

Yanlış anlaşılmasın. Eşinden ayrılan veya boşanan kişilerin evlenmemesi gerektiğini düşünenlerden değilim. Erkek de evlenebilir, kadın da. Yeniden aşık olabilirler. Eskisinden daha da mutlu olabilirler. Bu ölen eşlerinin hatırasına saygı göstermedikleri anlamına gelmez. Herkesin hayatında bir yol arkadaşına ihtiyacı vardır. Benim vurgulamak istediğim kendini mecbur hissetmek. Erkekler nasıl ev işlerini yaptırmak için evleniyorlarsa, kadınlar da kendilerine ve çocuklarına baktırmak için evleniyorlar. Eve ekmek getirecek bir erkek olsun diye veya başlarında bir erkek bulunsun diye olmadık kişilerle evlenmeyi göze alabiliyorlar. Seviyorlarsa evet ama sırf mecburiyetten evlenmek hem kendilerine hem de çocuklarına yarardan çok zarar veriyor. "Bir erkeğe sırtını dayamayı istikbal olarak görmekten vazgeçtiğimizde bitecek Türk kadınının sorunları" diye bir tweet gördüm geçenlerde. Tersini de söyleyebiliriz. "Bir kadına sırtını dayamayı istikbal olarak görmekten vazgeçtiğimizde bitecek Türk erkeğinin sorunları."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA