• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ZAFER ŞAHİN

Anlamlı bir Kruşçev fıkrası

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 26.08.2014, 00:00
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun "Anlamlı bir oy kaybı yaşarsak bırakırım" sözü üzerine çok şey söylenebilir.
Mesela "Partiyi Deniz Baykal'dan teslim aldığın Mayıs 2010'da CHP'nin oyu yüzde 30'du. Madem anlamlı bir kayıpta bırakacaktın, oyları yüzde 25'e düşürdüğünde neden gitmedin?" diye sorulabilir...
Ya da "30 Mart 2014'te yüzde 44 olan CHP-MHP'nin toplam oyu Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 38'e düştü. 5 milyon oy kaybı anlamlı bir kayıp değil mi? denilebilir...
Hatta "Muharrem İnce genel başkan adayı olmasaydı yine bu açıklamayı yapar mıydın?" diye sıkıştırılabilir...
Fakat an itibariyle bu soruları sormanın bir anlamı yok...
En iyisi bir Kruşçev fıkrası ile yazıyı bağlamak...
Yıl 1953...
Stalin ölmek üzereyken Kruşçev'i yanına çağırır...
"Bak" der "Benim ölümümden sonra yönetime sen geleceksin, sana iki zarf vereceğim, karşına aşılması zor güçlükler çıktığında birinci zarfı aç, göreceksin sorunların çözülecek. İleriki yıllarda yine büyük sorunlarla karşılaşınca ikinci zarfı açarsın."
Bir süre sonra Stalin ölür ve Kruşçev, Sovyetler Birliği'nin başına geçer...
Bir kaç yıl sonra sorunlar birbiri ardına gelince Stalin'in zarfları gelir aklına.
Hemen birinci zarfı açar...
Tek bir satır yazmaktadır mektupta: "Bütün suçu bana at."
Tam olarak bunu yapar Kruşçev...
1956'da yaptığı ünlü konuşmasında SSCB'nin yaşadığı tüm sorunların sebebi olarak Stalin'i gösterir.
Bu sayede karşılaştığı büyük siyasi krizi atlatır...
Aradan yıllar geçer...
Yine sıkıntılı bir dönem başlar...
Ama içi rahattır Kruşçev'in...
"Nasılsa ikinci zarf var" diye düşünmektedir.
Sonunda başı iyice dara düşünce ikinci zarfı açar...
İlkinde olduğu gibi tek satır vardır bu mektupta da:
"Hemen sen de iki mektup yaz..."
Niyeyse bu fıkra bana Kılıçdaroğlu'nu anımsattı...
4 yılda girdiği her seçimi kaybetti ama hiç kabahati kendinde bulmadı...
Acaba şu sıralar ikinci mektubu yazıyor da biz mi anlamıyoruz?

Göztepe emin ellerde

Trabzonspor'un efsane kalecilerinden Şenol Güneş bir röportajında ne güzel özetlemişti Türk futbolunun halini:
"Bizim zamanımızda futbolu fakirler oynar, zenginler izlerdi. Şimdi zenginler oynuyor, fakirler seyrediyor."
Dün Göztepe Başkanı Mehmet Sepil'in davetlisi olarak yeni açılan Adnan Süvari Tesisleri'ndeydik.
İzmir'in güzide kulübü Göztepe'nin kurumsallaşma yolunda nasıl sağlam adımlarla yürüdüğüne bizzat şahit olduk.
Göztepe 2. Lig'de mücadele ediyor ama futbolcular tıpkı Şenol Güneş'in tarifinde olduğu gibi iyi kazanıyor.
Çünkü futbolun dinamikleri daha doğrusu futbol ekonomisi bunu gerektiriyor.
Göztepe'nin bu yılki bütçesi tam 23 milyon lira...
Bir 2.Lig takımı için hayli iddialı bir bütçe.
Zaten Başkan Sepil de "Planlamalarımızı şampiyon olmak üzere yaptık" diyor.
Gördüğüm kadarıyla Sepil, işini şansa bırakmayan ve ekip çalışmasına önem veren bir başkan.
Göztepe için İngilizlerin son yıllarda çıkış yapan kulübü Tottenham modelini düşünüyor.
Arsenal'in 8/1'i kadar bütçeye sahip Tottenham, mütevazi ama profesyonel bir anlayışla futbolda başarının nasıl yakalanacağının canlı örneği adeta.
Tesisleşmeye ve amatör sporlara büyük önem veren Sepil'in en büyük hayali Göztepe'yi bir stadyum sahibi yapmak.
Stadyum demek; kulübün kendi ayakları üzerinde durması ve doğru düzgün bir gelire kavuşması demek...
Göztepe'nin kurtuluşu ancak o zaman mümkün olabilir...
Bu gerçeğin farkında olan ve kulübü profesyonel bir anlayışla yeniden yapılandıran Sepil'in en büyük yardımcıları 2. Başkan Fatih Dalan ve Teknik Direktör Suat Kaya.
Bu üçlü başarılı olursa, sadece Göztepe değil yıllardır bir çıkış arayan İzmir futbolu da kazanacak.
Tabi ki Türk futbolu da...




Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA