İzmir'deki baro seçimleri enteresan bir şekilde CHP'nin parti içi hesaplaşmasına döndü.
Bir tarafta Aziz Kocaoğlu ve Sema Pekdaş'ın desteklediği Ercan Demir.
Diğer tarafta ise 2011 seçimlerinde CHP'den milletvekili adayı olan Aydın Özcan vardı.
Bir nevi 'Yeni CHP'ciler' ile eski CHP'liler yarıştı.
Sandıktan Atatürk'le, bayrakla, Türkiye'nin üniter devlet yapısıyla hiçbir sorunu olmayan Batı Trakya Türklerinden Aydın Özcan çıktı.
Seçim sonuçları İzmirli avukatların yeni CHP çizgisine bakış açılarını tüm çıplaklığıyla ortaya koydu:
"Yeni CHP projesine İzmir'den onay yok..."
Niye mi?
Baro seçimlerini İzmirlilerin siyasi tercihlerinin araştırıldığı bir anket çalışması olarak düşünün...
En sağlam ve objektif denilen anketler 1500-2000 kişiyle yapılmıyor mu?
Dünkü seçimlerde 6 bine yakın avukat oy kullandı.
Sadece baroyu yönetecek başkan ve ekibini seçmediler.
Dünya görüşlerine, ideolojilerine karşı oldukları yapıyı da barodan tasfiye ettiler.
İzmirli avukatların dün ortaya koyduğu irade bu kentte CHP'ye oy veren insanların büyük çoğunluyla örtüşen iradedir?
İzmir'deki Baro seçimleri işte tam da bu yüzden sadece bir Baro seçimi değildir.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bu sonuçları iyi irdelemeli...
Bir Kocaoğlu klasiği
Yeni Asır, hafta içinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun Baro seçimlerine Ercan Demir lehine müdahale ettiğini manşetten duyurdu.
Hemen ertesinde Kocaoğlu, bizi hiç şaşırtmayan bir açıklama yaptı:
Adalet arayan ve dağıtan insana 'şuraya oy ver' demek hem karşımdakine hem de kendime saygısızlık olur."
Türkçesi "Baro seçimlerine karışmadım" demek oluyor.
Acaba gerçekten öyle mi?
Kocoğlu, kendisinin de avukatlığını yapan Ercan Demir için kimseleri aramadı mı?
Baro'da CHP'li kimliğiyle öne çıkan avukatlara son ana kadar telefon açarak "Ercan'ı destekleyin" ricasında bulunmadı mı?
Yorumu size bırakıyorum...