Kemal Kılıçdaroğlu'nun Y-CHP'si giderek Cem Uzan'ın İstanbulspor'una benzemeye başladı.
Yaşı müsait olanlar hatırlar, olmayanlara da biz hatırlatalım...
Uzan, 90'lı yıllarda Türkiye'de futbol hayatının son demlerini yaşayan ne kadar şöhretli topçu varsa hepsini İstanbulspor'a transfer etti.
Oğuz, Aykut, Sergen, Tanju, Gökhan hatta Rus Salenko vs...
Başlarına da dünyaca ünlü teknik direktör Leo Beanhacker'i getirdi...
Sonuç: Kocaman bir sıfır...
Takım üç yıl içinde küme düşüp, kapıya kilit vurdu...
Aslında başarısız olan topçular değil futbolun gerçeklerini dikkate almadan tribünlere oynayan bir takım kuran Uzan'dı...
Kılıçdaroğlu'nun sonu gelmeyen transfer atakları da Uzan'ı aratmıyor...
Bugüne kadar hiçbir yerde dikiş tutturamayan Müslüman solcu Bekaroğlu, partiye kimin tarafından ve ne amaçla monte edildiği hala anlaşılamayan Murat Özçelik ve Selin Sayek Böke...
Taban tam bunları hazmetmeye çalışırken dün de emekli paşalardan Tuncer Kılınç, CHP rozeti taktı...
Kılınç'ın yukarıdaki üç isimden daha fazla CHP'ye yakın olduğu kesin...
Ama Bekaroğlu ve Özçelik'in Kılıçdaroğlu'na danışmanlık yaptığı bir CHP'de Tuncer Kılınç, pimi çekilmiş bir bombadır...
MGK Genel Sekreteriyken "AB'yi boş verip Rusya ve İran'la ittifak kuralım" diyen paşadır...
Bu parlak öneri Türk dış politikasında gürültüsü ta okyanus ötesinden duyulan bir fırtına yaratmıştır.
Devletin dış borçlarını darphaneyi 24 saat çalıştırarak ödeme önerisiyle ekonomi dünyasının da altını üstüne getirmeyi başarmıştır.
Bu arada Mehmet Bekaroğlu duymasın ama Tuncer Paşa sıkı bir başörtüsü karşıtıdır..
"Dinde başörtüsü yoktur, Anadolu kadını yağmurdan korunmak için başına eşarp örtmüştür. Zamanla bu başörtüsüne dönüşmüştür" açıklamasının hala arkasında mı bilmem...
Ama öyleyse Y-CHP'de Paşa'nın işi zor...
Esasında sadece onun değil Y-CHP'nin işi de zor...
Bir siyasi parti bu kadar derin çelişkiyi kaldırmaz...
Birbirleriyle uyuşma ve ortak hareket etme şansı hiç olmayan siyaset ve bürokrat eskilerinden CHP'ye hayır gelmez...
Uzan, nasıl futbolun gerçeklerini inkar ettiyse Kılıçdaroğlu da siyasetin ve CHP'nin gerçeklerini inkar ediyor...
Benzetmek gibi olmasın ama bu gidişle CHP'yi bekleyen son da İstanbulspor'dan farklı olmayacak...
Pamukoğlu -Perinçek neyi paylaşamıyor?
Türkiye'de kendisini ulusalcı diye tanımlayan seçmene hitap eden üç parti var.
En büyüğü CHP...
Gerçi CHP şu sıralar konjonktür ve Pensilvanya'nın etkisiyle ulusalcılardan kurtulmaya çalışıyor.
CHP'nin bilerek ve isteyerek kendisinden uzaklaştırdığı bu seçmen grubunun önünde iki seçenek var...
İşçi Partisi ve HEPAR...
Ama onların kendilerine bile hayırları yok...
Şimdilerde birbirlerini yemekle meşguller...
HEPAR'ın başındaki Osman Pamukoğlu, İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek'i geçmişte PKK'ya silah ve para yardımı yapmakla suçluyor.
İP'lilere göre ise Pamukoğlu, Cemaatin yeni kurulacak partisiyle ittifak yapacak.
Cemaat de Pamukoğlu'na "Perinçek'e saldırırsan seninle işbirliği yaparız" demiş!
Şaka gibi ama koca koca adamlar bu trajikomik iddialarla birbirine yükleniyor.
Bir kere Cemaat umudunu HEPAR'a bağlamışsa şimdiden geçmiş olsun.
Bu parti 2014 yerel seçimlerinde Türkiye genelinde 46 bin 204 oy toplayabilmiş.
İşçi Partisi ise 65 bin 762...
Her ikisinin toplam seçmen içindeki ağırlığı yüzde 1 bile etmiyor.
Birbirleriyle kavga etmek yerine birleşmeyi deneseler belki siyasette önleri açılacak...
Ama yok böyle bir niyetleri...