1848 tarihli Komünist Manifesto'nun ilk cümlesi şöyle başlar:
"Avrupa'nın üzerinde bir hayalet dolaşıyor: Komünizm hayaleti..."
Birebir örtüşmüyor ama CHP'nin üzerinde de uzun yıllardır bir hayalet dolaşıyor: Dersim hayaleti...
CHP'yi Dersim kadar zorlayan ikinci bir fay hattı yok.
2009 yılında dönemin MYK Üyesi Onur Öymen "Dersim'de analar ağlamadı mı?" diye sormuş ve deyim yerindeyse kıyamet kopmuştu...
Öymen'e tepki gösteren Tunceli il başkanı ve yönetimi görevden alındı.
O dönemin CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun 22 Kasım 2009'da Öymen'in bu sözleri üzerine yaptığı açıklamayı hatırlayalım:
"Yara kanamıştır. Bu süreçte yapılması gereken tepkilerin dikkate alınmasıdır. Onur Öymen gereğini yapmalıdır."
Kılıçdaroğlu, bu açıklamadan 6 ay sonra CHP Genel Başkanı oldu.
Beklendiği üzere istifaya davet ettiği Onur Öymen'i liste dışında bıraktı.
Onun yerine "Dersim katliamının sorumlusu CHP'dir. Atatürk'ün bu katliamdan haberdar olmaması mümkün değildir" diyen Hüseyin Aygün'ü milletvekili yaptı.
ROLLER DEĞİŞTİ
Aradan 5 yıl geçti...
Genel seçime 6 ay kala yine bir CHP genel başkan yardımcısı Dersim'i gündeme getirdi...
Sezgin Tanrıkulu'nun "Dersim'de acı duyan herkesten bin kere özür diliyorum" sözleri CHP'yi karıştırmaya yetti.
Tanrıkulu, kendi ifadesiyle bu açıklamayı Kılıçdaroğlu'nun bilgisi ve izniyle yaptı... İlk ve en sert tepki Manisa eski Milletvekili Şahin Mengü'den geldi:
"Sezgin Tanrıkulu sen hangi hakla CHP adına özür dilersin. Sen kimsin şerefsiz? Hakkı ve haddi olmayanlar CHP adına özür dileyemezler."
Tanrıkulu'nun cevabı da ayrı sertlikte oldu:
"Bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye..."
Tanrıkulu, uyuyan cini 5 yıl sonra şişeden çıkarınca eski defterler de yeniden açıldı.
2011 yılında "Dersim olayları nedeniyle Dersim halkından özür diliyorum" dediği için görevden alınan CHP Diyarbakır eski İl Başkanı Muzaffer Demir, genel merkeze ilginç bir çağrıda bulundu.
"Bugün gelinen süreçte Dersim'de yaşanan olaylar nedeniyle özür dilemeyi Genel Başkan'ın bilgisi, izni dahilinde ve genel başkan yardımcısının açıklaması önemlidir. Bizi Dersim açıklamamız nedeniyle görevden alan Genel Başkanımızdan iade-i itibarımızı talep ediyoruz."
Eski il başkanı Değer, Tanrıkulu'nun bu açıklamayı Kılıçdaroğlu'nun bilgisi dahilinde yaptığını vurguluyor ve "Madem öyle bizi neden görevden aldınız" demeye getiriyor...
Dün CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler'le telefonda görüştüm...
Tanrıkulu'nun açıklamalarına Güler'in vereceği cevabı merak ediyordum...
"Feodal aşiret ayaklanmasını Cumhuriyet için özür dilemeye dönüştürdüler. Tanrıkulu, parti suçu işledi, gereğini yapması lazım" dedi.
Güler'e göre Tanrıkulu istifa etmeli...
Çünkü bu açıklaması mevcut parti politikasının reddi anlamına geliyor. CHP eğer, Dersim konusunda bugüne kadar izlediği politikanın dışına çıkacaksa bu ancak kurultay kararı ile olur.
TEKİN'E CEVAP
Güler'e kendisini ve arkadaşlarını üstü kapalı şekilde eleştiren Gürsel Tekin'in açıklamalarını da sordum.
Hatırlayacaksınız Tekin "Ben 30 yıllık CHP'liyim. Bu arkadaşların CHP'liliği milletvekili olmalarıyla başlar" demişti.
Güler'in cevabı kısa ve net oldu:
"Gerçek partililik süreyle ölçülmez. İlkelere ve parti içi demokrasiye bağlılıkla ölçülür."
BAYKAL'IN RAHATSIZLIĞI
Ve Deniz Baykal...
O da CHP'yi karıştıran Dersim tartışmalarına kayıtsız kalamadı...
Dersim'in sadece bir partinin değil devletin ortak sorumluluğu olduğunu söyledi.
Baykal'ın partiden kopan ve kopması beklenen milletvekilleriyle ilgili açıklamaları ise adeta Kılıçdaroğlu'na bir uyarı gibiydi...
"İlkelerinden kuşku duymadığım insanların, CHP'de siyaset yapma imkanı kalmadığı yönündeki kararlarından ciddi rahatsızlık duyuyorum."
Bütün bu açıklamalar ve gelişmelerden de anlaşılacağı üzere CHP adeta kaynayan bir kazan...
Kılıçdaroğlu, 2015 seçimlerine 6 ay kala büyük bir kumar oynuyor...
"Herhalde bir bildiği vardır" demek geliyor içimden ama gidişat da pek iç açıcı görünmüyor...