ABD'li düşünce kuruluşu Brooking Enstitü, her yıl tekrarladığı araştırmasında İzmir'i "Dünya'nın En Hızlı Büyüyen 2'nci kenti" ilan etti...
Biz ki yıllarca Eurovision gibi Avrupa'da kimsenin takmadığı televizyon yarışmasını milli mesele haline getirmiş bir milletin fertleriyiz...
ABD'nin en saygın düşünce kuruluşlarından birinin İzmir'e verdiği bu payeyi görmezden mi geleceğiz!
Birkaç gündür İzmir genelinde coşkuyla kutlanıyor bu anlamlı gelişme...
Kolay mı dünyanın en hızlı büyüyen ikinci kenti olmak?
Ama insan kendi kendine sormadan da duramıyor...
İzmir bu yarışmada kimlerle yarışmış, hangi şehirleri, nasıl geride bırakmış?
Değerlendirme hangi kriterler baz alınarak yapılmış?
Bir kere araştırma dünyanın 300 metropolü ele alınarak gerçekleştirilmiş...
İlginçtir, hızlı büyüyen ilk 10 kentten 4'ü Türkiye'den, 5'i Çin'den...
Diğeri de Dubai...
Gelişmiş Avrupa ya da Kuzey Amerika'dan hiçbir kent ilk 10'da kendine yer bulamamış...
Bu aslında şu anlama geliyor...
Hızlı büyümek az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin kentlerine özgü bir durum...
ABD ve Batı Avrupa ile aradaki makas hala çok açık...
Onlar zaten gelişmiş durumdalar ve bizimkilerle aynı ligde mücadele etmiyorlar...
Zaten Enstitü'nün kendisi de "Biz bu araştırmada kentlerin gelişmişliğini, rekabetçiliğini, zenginleşmesini ya da yaşanabilirliğini ölçmedik" diyor...
Eğer değerlendirme yukarıda saydığımız kriterlere göre yapılsa İzmir'in sıralamadaki yerinin ne olacağını tahmin etmek zor değil...
Bütün bu yazdıklarımızdan İzmir'in elde ettiği başarıyı küçümsediğimiz sonucu çıkmasın...
Sadece araştırmanın abartıldığı kadar büyük bir anlam ifade etmediğini söylemeye çalışıyorum...
300 metropol ekonomisi içinde ekonomik anlamda iyi performans gösteren ikinci kent olmak elbette ki önemli...
Ama bu performansla övünürken İzmir'in geçtiğimiz yıl Türkiye genelinde 81 il içinde en çok kamu yatırımı yapılan üçüncü il olduğunu da unutmamak lazım...
Yıllardır "Kamu yatırımlarından hak ettiğimiz payı alamıyoruz, Ankara bizi cezalandırıyor" nakaratını tekrarlayan Aziz Kocaoğlu, Brooking Enstitü'nün araştırmasını gündemde fazla tutmamalı...
Yoksa uzunca bir süredir kullandığı önemli bir siyasi argümanı terk etmek zorunda kalacak...
İzmir ekonomisindeki gelişmede merkezi hükümetin kente yaptığı yatırımların etkisinden bahsetmek hiç işine gelmeyecektir...
Bu arada Brooking Enstitü'nün ikinci adamının Kemal Derviş, finansörünün George Soros olduğunu da meraklı okuyucularımız için bir dip not olarak hatırlatalım...
Büyükşehir'e bir soru
2014 yılının Eylül ayında Büyükşehir Basın Merkezi'nden yapılan bir duyuru vardı...
Aziz Kocaoğlu, "Dünya'nın En İyi Belediye Başkanı Yarışması"nda finale kalmıştı...
2 bin belediye başkanı arasında ilk 25'e girmişti hani.
Ne oldu o yarışma?
Hazır İzmir, dünyanın en hızlı büyüyen ikinci kenti olmuş...
Kocaoğlu da dünyanın en başarılı belediye başkanı seçilse fena mı olur!
Kentin önünde giden bir belediye başkanımız var diye yeri göğü inletiriz...
Heyecanla bekliyoruz büyükşehirden bu konuda gelecek açıklamayı...