50 yıl olmuş Erol Büyükburç'u yakından tanıyalı. Yeni Asır'da müzik yazarlığına başladığım yıl İzmir'de ilk röportajlarımdan birini Sibel Gazinosu'nun kulisinde onunla yapmıştım. Hayranıydım. Bir de fotoğraf imzalamıştı bana hala sakladığım.
50 yıl öncesinde bugünün en popüler yıldızının sevildiğinden daha çok sevilirdi. Ayıla bayıla dinlerdi herkes o yakışıklı şarkıcıyı. Sahnelerin en modern, en yenilikçi, batıyı ve Anadolu'yu en iyi sentezleyen sanatçısı, popun tek starıydı...
Bir kere 50'lilerin sonunda pop müziğin ilk bestesini yapmıştı. Sözleri ingilizce olan "Little Lucy"yi.
Ortalık Elvis Presley, Paul Anka diye yıkılırken bir Türk şarkıcının adı ülkemizde onlarla birlikte anılır olmuştu. O günlerde İstanbul, Ankara ve İzmir dışında konser verilecek şehirlerimiz pek yoktu. Anadolu türküden başka bir şey dinlemez, bağlamadan başka sazı pek kabul etmezdi.
Erol Büyükburç orkestrasıyla birlikte Anadolu'da pop ihtilali yapan sanatçı oldu. Halkın kulaklarındaki türküleri armonize edip batı sounduyla söyledi. Birilerinin peşinden gitmek kolaydır ama öncü olmak çok önemlidir. 70'lerdeki Anadolu pop akımının önünü açan kişidir Erol Büyükburç.
İzmir'e her gelişinde yanında olurdum... Her programını izlerdim... Çapkınlıklarına tanık olurdum... Erol abimi yalnız bırakmazdım... Kaç kez bizim eve gelip babamın pişirdiği pilavı yemiştir bayıla bayıla...
1967 yılıydı. Bir beste yapmıştım. İlerde bir fırsat çıkarsa ben de plak yapmak, sınırlarımı genişletmek istiyordum. Önce Erol abimin fikrini aldım.
Pasaport kahvesine oturduk. Çaylarımızı yudumlarken konuyu açtım ve yazdığım şarkının sözlerini onunla paylaştım.
Şarkımın adı "Böyle Yazmış Yaradan"dı. Beni dikkatle dinledi. Yüreklendirdi, tavsiyelerde bulundu ve sabırlı olmamı öğütledi.
1968 Mayıs'ında Grünberg grubuna bağlı Philips Plak Şirketi'nden ilk 45'lik plağım yayınlandı. Plağın ön yüzündeki şarkım "Böyle Yazmış Yaradan"dı. Erol abime dinletip fikrini aldığım şarkım...
Erol Büyükburç'la dostluğumuz hiç bitmedi.
2000 yılında Yapı Kredi Bankası için "Türk Pop Müzik Tarihi- Kaç Yıl Geçti Aradan" adlı prodüksiyonu yaparken Türk popunun başlangıcı olarak "Little Lucy" şarkısını kullanmaya karar verdim. Şarkıyı ilk haline sadık kalarak aranje ettirip, orijinal yapısını bozmamaya çalıştım. Erol Büyükburç stüdyoya girip başarılı bir şekilde yeniden okudu.
Resim çalışmaları da yapıyordu. O günlerde yaptığı bir resmi bana armağan etti. Evimin duvarında ressam Erol Büyükburç'un bir tablosu da asılıdır.
Şaşaalı, başarılı ve mutlu günleri yanında çok sıkıntılı dönemler de yaşadı. Kendisi gibi şarkıcı olan kızını (Ajlan Büyükburç) bir trafik kazasında kaybetti. Çok sevdiği eşi Emel kanserden vefat etti. Emel'den olan kızı Evren'in çok iyi bir piyanist olması için çabaladı. Evren, babası için bir gurur kaynağı oldu.
Erol Büyükburç pop müzik dünyamızın ilk imparatoruydu.
Müzik çalışmalarına daha lise öğrencisiyken İstanbul Caddebostan Gazinosunda İsmet Sıral orkestrasıyla şarkı söyleyerek başlamış, 1955'lerde halk müziğimizi ilk aranje eden sanatçı olmuş, ardından Little Lucy adlı bestesiyle Türk popüler müziğinin önünü açmıştı. 1964- 66 yıllarında Milli Orkestramızın solisti olarak Balkan festivallerinde ülkemizi temsil etmiş ödüller kazanmıştı. Maksim Gazinoları'na assolist çıkan ilk ilk hafif müzik sanatçısıydı.
28 film, 20 fotoroman, 6 taş plak, 5 long play, 75 45'lik plak, 9 kaset, 1000 kadar beste ile müzik tarihimize damgasını vuran en önemli kilometre taşlarından biriydi.
2000'li yılların müzik kuşağı onu anlayamadı. O, özellikle 60 ve 70'li yılların efsane şarkıcısı popüleritesini kaybetmenin moral bozukluğuyla kendini gençlere ifade edemedi. Bu yüzden zaman zaman hırçınlaşıp sert çıkışlar yapıyordu.
Film olabilecek bir hayat yaşadı. Kendisiyle ilgili bir belgesel ve hayat hikayesi hazırlattığını söylemişti bir sohbetimizde. Umarım yayınlanır...
Erol Büyükburç yaşatılmalı ve unutturulmamalı...