• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Giriş Tarihi: 12.04.2015, 00:00
Çok yakından tanımadığım ama hayranı olduğum bir müzik adamını kendi penceremden bakarak anlatacağım sizlere.
O da erken kaybettiğimiz Barış Manço, Cem Karaca, Fikret Kızılok gibi sözünü yazdığı, bestelerini yaptığı şarkılarını bir şarkıcı olarak mükemmel yorumlayan komple bir müzik sanatçısıydı.
Şarkılarını dantela gibi örerek; ister kendi yorumlasın, ister başkası, o şarkıların deneye deneye en güzel halini bulabilmek için bıkmadan usanmadan çabalayan, belki de en hassas şarkı yazarıydı...
Aslında 1949'un 29 Mart'ında Albay Süleyman Açar ile Firuzan Hanım'ın oğlu olarak İzmir'de dünyaya gelmişti ama o hiç bir zaman İzmirli bir sanatçı olarak anılmadı. Ankara'da okumuş, orada yetişmiş, hayat mücadelesine Ankara'dan başlamıştı...
Ben Kayahan'ın farkına onun ilk 45'liğini doldurduğu 1971'den 10 yıl sonra varmıştım. Arada 1978 ve 1980'de iki 45'lik plak daha yapmış olmasına rağmen... Elime geçen ilk long-playinde "Canım Sıkılıyor Canım" deyip yüreğimi titrettiğinde yıl 1981, mevsimlerden yazdı. O kadar içten haykırıyordu ki canının sıkkınlığını...
1984'te şarkılarını kendisi kadar samimi ve güzel anlatan yorumcuyu buldu. "Kar Taneleri" Nilüfer'e tam uyum sağlamıştı...
Nilüfer, 1986'da Antalya'da düzenlenen Akdeniz Müzik Yarışması'nda 141 ülke arasında birinci oldu. Kayahan'ın iki senede yazdığı, "Onu Nilüfer'den daha iyi kimse söyleyemez. Nilüfer'in ses bedeninin ölçüleri alınmıştır. Üzerine tastamam oturan, dikişlerinin gözükmediği bir şarkıdır" dediği "Geceler"i söylemişti yarışmada...
Kayahan-Nilüfer ortaklığı ve çalışmaları müzik dünyasına "Esmer Günler", "Mor Menekşe" gibi muhteşem şarkılar da kazandırdı...
Kayahan, Türkiye'de o dönemlerde doğru dürüst bilinmeyen ve bilinse de işlemeyen telif hakları konusunda çok hassastı. Yalnız plak, kaset, Cd satışlarından değil, sahne performanslarında seslendirilen şarkıları için de telif haklarını istiyordu. 2008'de Nilüfer'le araları bozuldu ve iki sanatçının iş ortaklığı son buldu...
Kayahan bildiğim kadarıyla ülkemizin en pahalı şarkı veren bestecisi ve söz yazarıydı. Bu konuda hiç taviz vermedi. Anlaşılamadığı için kahrolduğu, genç yaşta kurduğu yuvasını geçindirebilmek için gece pavyonlarda çalışıp, gündüz dondurma ve tost sattığı günlerden sonra; ürettiği bestelerden piyasanın en yüksek ücretlerini o alacaktı.
Yokluk günlerinden geçmişti, tutumlu olacaktı. "Çok para istiyor" dediler, dinlemedi, "Cimri" dediler, umursamadı. Şarkılarına rekor fiyatlar biçti ve istediğini almayı başardı...
Kayahan'a ilk kanser teşhisi 1990 yılında kondu. Doktorlar 6 ay ömrünün kaldığını söylediğinde "Yemin Ettim"i yazdı... Doktorlara inat, iki kez nükseden yumuşak doku kanserini yene yene 25 yıl daha yaşadı...
Onlarca Kayahan şarkısı dinledim ve sevdim. En sevdiklerim hangileridir diye düşündüğümde şöyle bir sıra yapmak geldi içimden:
Yemin Ettim / Geceler / Esmer Günler / Kar Taneleri / Canım Sıkılıyor Canım / Gönül Sayfam / Gözlerinin Hapsindeyim / Odalarda Işıksızım / Atın Beni Denizlere / Sarı Saçlarından Sen Suçlusun
Geçtiğimiz yıl Milliyet Sanat'ta yayımlanan bir röportajda Yavuz Hakan Tok'a "Hiçbir şarkım bir diğerine benzemez" diyordu: "Çünkü ben bir şarkı için günlerce, aylarca, bazen yıllarca uğraşırım. Oya gibi işlerim şarkılarımı. Söz ve müzik bir bütün olur. Biri diğerinden ayrılmaz. O kadar sağlam örerim. O yüzden de şarkılarımın bedeli bellidir."
Sevgililer Günü'nde soğuk havada bir açıkhava konseri vereceğini duyduğumda çok sinirlenmiştim. Hastaydı ve o soğukta sahneye çıkma gibi hata yapamazdı. Sonra yakın çevresinden aldığım bilgilerle aslında bu konsere çıkmasının doğru olduğuna inandım.
Yıllardır dargın olduğu Nilüfer'le sevdiklerinin karşısına çıkacaktı. Seyircisine veda edecekti. Son kez sahnede şarkı söyleyecekti. Ve "Usta" sıfatını gerçekten hak eden büyük Kayahan, sevdiklerinden helallik isteyecekti... İyi ki o gece sahneye çıktı... İyi ki şarkılara eşlik etti...
29 Mart doğum gününde yoğun bakımda yalnızdı. Ama milyonlarca seveni onun için dua ediyordu...
3 Nisan'da aramızdan ayrıldı...
Onu Teşvikiye Camisi'nden yolcu ederken onunla birlikte bir başka değeri de göz yaşlarıyla uğurladık. Bu ülkeye müzikten başlayarak, dergicilikte ve moda gösterilerinde çok şeyler kazandıran, öncülük yapan, İstanbul'un markalaşmasında büyük katkıları olan Kamil Şükun'u...
İkisiyle de çok samimi değildim ama ikisiyle de gönülden arkadaştım. Ve ikisine de yaptıkları işlerden dolayı hayrandım...
Yokluklarını her zaman hissedeceğiz...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA