En hızlı geçen, gündemin en çok değiştiği, genellikle yüzümüzü astığımız, içimizin burkulduğu, kendimizi çaresiz hissettiğimiz yıllardan biri oldu 2016. Ajandama bir göz attım ve bu haftaki yazımı notlarımdan derledim...
Kuşkusuz yılın en büyük felaketi 15 Temmuz darbe teşebbüsüydü. Yılın ikinci yarısını aldı götürdü. Ardı ardına gelen terör olayları hayatımızı alt üst etti. 2016'nın muhasebesi insanlığın büyük çoğunluğu için yürekler acısı sonuçlar verirken hepimiz özelimizi de kendi gerçeklerimizle yüz yüze yaşadık.
İşimizle, aile hayatımızla, dostlarımızlaÜzüntülerimiz de oldu, her şeyi unutup hayattan keyif almaya çabaladığımız anlarımız da...
Dünyamızı terk edip giden sevdiklerimizden, sempati duyduklarımızdan başlayalım.
Mustafa Koç, Kamer Genç, Yaşar Nuri Öztürk, Hakkı Devrim, İsmet Sezgin... Yakın dost Attila Özdemiroğlu... Tarık Akan, Oya Aydoğan, Gönül Ülkü Özcan, Tanju Gürsu, Naşide Göktürk, Romalı Perihan, Asım Can Gündüz, Erdal TosunMüzikleriyle tanıyıp sevdiğimiz Natalie Cole, Prince, David Bowie ve unutulmaz Muhammed Ali, Fidel Castro aklıma ilk gelenler...
Ben ve Aysun müzik yapıyoruz. İşimiz bu.
Üretmek ve icra etmek. Büyük emek verdiğimiz Aysun'un "Aşka 22 Durak" albümü Doğan Müzik'ten çıktı. Bir de klip yaptık "Küçük Bir Aşk Masalı"na. Konserler tasarladık, programladık, şartlar zorladı, iptaller oldu, planlar uygulanamadı. Eylül'den itibaren Cumhuriyet Konserlerimiz ilgi gördü.
Ege'yi şöyle bir turladık. Hiç olmazsa seyirciyle, sevenlerimizle kucaklaştık. Tesellimiz bu oldu... Bana göre koca yıldan bir tane hit şarkı çıktı herkesin dilinde dolaşan. O da Bağdat'tı.
Albümler yapıldı, raflarda kaldı. Bana göre en kayda değer olanı Tarkan'ın Türk Sanat Müziği seslendirdiği "Ahde Vefa"sıydı
Saydım da yıl boyunca 51 kez sinemaya, 10 kez tiyatroya gitmişiz. Beğendiklerimin yanına yıldızlar koyup notlar düşmüşüm. Onları bir hatırlayalım. Leonardo Di Caprio'nun "Diriliş"i, Tom Kooper'in yönettiği Danimarkalı Kız "Danish Girl", Helen Mirren'in oynadığı Ölüm Emri "Eye In The Sky", Tom McCarthy'in yönettiği "Spotlight", Yeniden Başla "Demolition", Senden Önce Ben "Me Before You", Fatih Akın'ın "Elveda Berlin"i, "Sihirbazlar Çetesi", "Pastoral Amerika", "Tarzan", Tom Cruise'ın "Jack Reacher"ı, Brad Pitt, Marion Cotillard ikilisini bir araya getiren "Müttefik" ve daha iki gün önce izlediğim "Frantz"... Bir de dün izlediğim "Florence" filminin muhteşem oyuncusu Meryl Streep'i şimdiden Oscar adayı gösterdiğimi ekleyeyim... Yerli filmler içinde "Annemin Yarası", "İkimizin Yerine" ve "Ekşi Elmalar" en iyilerde ilk üçümdü.
Bu hafta izlediğim Yeşim Ustaoğlu'nun yönettiği "Tereddüt" de onların arasına katıldı...
Koşa koşa gittiğim, hayranı olduğum iki yönetmenin filmlerinden umduğumu bulamadım.
Biri Woody Allen'ın "Cafe Society" si, diğeri Almadovar'ın "Julieta"sı
Tiyatroya gidince eğlenceli oyunları, komedileri tercih ediyorum. İçimiz o kadar sıkılıyor ki belki de kahkaha atabilmek için bir fırsat olarak görüyorum. Bu yıl "Yetersiz Bakiye" ve "Hangisi Karısı" beni en çok güldürenler oldu. Sinemada da "Görümce" ilaç gibi geldi...