Derbilerde yaşanan hafta çok önemli.
F.Bahçe psikolojik savaşı iyi yönetti.
Aziz Yıldırım'ın, "Biz bunları en kötü zamanımızda bile 6-0 yendik, eksikler de olsa yine yeneceğiz" sözleri, 17 yıldır Saraçoğlu'ndan boynu bükük dönen G.Saraylı futbolculara biraz daha stres yükledi. İlk 10 dakikada bastıran Fener, Volkan Şen seri davranıp topa vurabilse gol yapacak rahatlayacaktı, iyi vuruş yapamadı, Hakan da araya girip pozisyonu bozdu. Ama F.Bahçe, G.Saray defansındaki madeni keşfetmişti: Lionel Carole. Sürekli orayı işledi, atakların büyük bölümünü sağdan yaptı. F.Bahçe'de Gökhan Gönül'ü aratmayan Şener Özbayraklı, futbol cevherini gözler önüne serdi, bindirmeleriyle Carole'u dağıttı, devrenin golsüz kapanacağı sırada Van Persie'ye yaptığı harika asistle başarının doruğuna çıktı. Şener ayrıca G.Saray'ın atleti Bruma'nın hızını da çoğu kez kesmesini bildi, bu yönüyle de maçın iki kahramanından biriydi. Van Persie futboldaki ününe boşuna kavuşmamış, Manchester United gibi bir dev onu boşuna transfer etmemiş. Böyle bir golü ancak bir büyük usta atabilirdi, kalenin tavanına topu yapıştırırken, Muslera'nın yapacağı birşey yoktu. Penaltıyı da atarak F.Bahçe'yi derbide sırtladı. Tam Jeremiah Lens'in maçıydı. Oynayabilseydi çok işler yapardı. Mehmet Topal ve Ozan Tufan'ın yoklukları giderildi ama Lens'in yeteneği ve kapasitesinde bir başka adam yoktu F.Bahçe'de. Alper'le beraber, gider, gider G.Saray defansını dağıtırlardı. G.Saray'ın Riekerink'le nereye kadar gidebileceği meçhul.
Selçuk gibi böyle bir atmosfere alışkın adamı kesti, ne yaptığı belli olmayan De Jong'a güvendi. Podolski'yi oyuna 70.dakikada alırken birlikte iş yapabileceği Sneijder'ı çıkarma gafını işledi. Türkiye Kupası'nda bile oynatmadığı Serdar Aziz'i böyle bir derbide sahaya sürmek cinayetti. Penaltı yapınca maçın kaderi de belli oldu. Türkiye'nin (1) numaralı hakemi Cüneyt Çakır, 2.yarıda ceza alanında topla voleybol oynayan Sabri'nin hareketine penaltıyı veremedi. Tolga ve Hasan Ali'nin ikinci sarı kartlardan atılması gerekti, es geçti. Ama yine de Çakır'dan başkası bu maçı yönetemezdi, çünkü futbolcular iyi niyetli değildi, ona boruları ötmedi.