Şenol Güneş'in durumu, gerçekten başa bela!
Bir çok teknik adam, 'fubolcu fakirliği!' çekerken, Hoca'mın yediği önünde, yemediği arkasında! Buzdolabını açtığında malzeme o kadar çok ki, ' ne kullanayım da, hangi yemeği yapayım!' gel-gitlerini yaşıyor, her an... Demem o ki; kadro zenginliğinden, takım kurmak bağlamında, şaşırmış bir vaziyette... Takım tertipleri açıklanır açıklanmaz, 'Bu niye oynamıyor?' gibisinden soruları, niye bana sorarlar, anlamıyorum.
Yani her takım tertibinde, nedense bir türlü mutlu olamıyor Beşiktaşlı'lar... Malzeme bol ya, herkes kendi istediği menüye göre, zerzevatı kullanmasını istiyorlar Hoca'nın! Benim hesabıma göre önümdeki Beşiktaş kadrosu, mükemmel...
Hele hele ilk çeyrekte, her iki takımın hızını yakalayamıyor, ne gözlerim, ne futbol aklım... Gökhan İnler'in asisti ve Talisca'nın golüne kadar Akigolar'ın, ne ismi ve ne cismini yazmak ile ilgili tek not dahi düşmemişim, emi? Gol yemenin rahatlığıyla Akhisarlı futbolcular, kafalarını çıkardılar, gömüldükleri kumdan... Tam 'beraberliğe' tutanacakları dakikalarda. Rodregella'nın istemiyerek kendi kalesine attığıyla, rahatlattılar Beşiktaş'ı...
İkinci periyod ilerlerken, birbirinden farkı olmayan iki denk takımın mücadelesine tanık olurken, Akhisarlı'lara sormam gerekiyor; 'şu saate kadar nerdeydiniz abi?' Geçelim.... Yaratılan pozisyonlar... Oyun şansı... Kaleci Fabri'nin, inanılmaz kurtarışları ve Allah'ın Siyah-Beyazlılar'ın saçlarını okşamasıyla, kazandılar karşılaşmayı...
Her iki ekip için söylüyorum. Hiç sahtekarlığa kaçmadan... Futbolun gerektiği koşuları mükemmel yerine getiren... İnanılmaz yaratıcıkları ortaya koyan... Yeri geldiğinde, yere düşürdüğü rakibini elinden tutarak, ayağa kaldıran...
Sakatladığı rakibini gördüğünde, topu taça atan, oyun alanında tüm görev yapanlara olan sevgilerimi dile getirmem, boynunum borcu...
Ancak; sevindiğim diğer önemli konuysa Bülent Yıldırım'ın, bi taraflarını yırtmasına rağmen, edemedi maçın içine(!) Tüh olsun(!)