Sonuç, her iki ekip için çok çok önemli olduğundan, saatler öncesi bir o kanal, bir bu kanal seyahat ederken kulaklarım dimdik, dinliyorum yorumları...
Alayı, Cenk'in Lyon maçına saklanması konusunda, ısrarla düşüncelerini dile getiriyorlar!
Sinirden dudaklarımı kemirirken, 'Yürüyün be (!)' diyorum, hepsine... Sonucu, orta alan oyuncularının belirleyeceği ve topa en fazla sahip olan tarafın maçı kazanacağı yorumlarda çok doğruydu, katıldım elbette...
Düşünceye bak! Aboubakar, Lyon maçında cezalıymış! Eğer Cenk sakatlanırsa, hedef santrafor kalmazmış filan(!) Son haftaların ivme kazanmış bir Trabzon'una karşı Cenk'i oynatmamak, Şenol Güneş'in kendi ayağına sıkmasıyla eşdeğerdi, bana göre... Yeğen, dakika dördü gösterirken, yapıştırdı geçti işte
Oynamamasını savunanlara, 'kapak' oldu böylece!
Günü kurtardılar
Her iki ekibin orta alan oyuncularının performansı, sonucun belirlenmesinin baş aktörleri olacaktı, kesin... Nitekim Beşiktaş'ta, ilk çeyrek geçilirken Atiba ile Oğuzhan'ın müthiş çabaları neticesinde, oynamaması savunulan Cenk'ten geldi, Kartalların golü... Ama, o şımarma! Ama, o güç zehirlenmesi var ya, çok çok tehlikeli oluyor zaman zaman...
Okay'ın beraberlik golü ve Rodallega'nın yüzde yüz vuruşunu Fabri'nin kurtarması, hep bu yüzden değil mi arkadaş? İkinci yarı ilerlerken Beşiktaşlı futbolcular, beraberlik havasındaydılar. Büyük bir kısmının kafası, Lyon'daydı büyük bir ihtimalle! Aboubakar, moralleri yükseltirken, orta alan kargaşasında Castillo ve Rodallega'nın golleri, dağıttı Beşiktaş'ın şanzımanını(!) derken, Talisca ve Atiba güne mana ve önem kazandıran golleri attılar, günü kurtardılar. Karşılaşma, müthişti... Kim iyiydi, kim kötüydü!' konusuna girmeyeyim. Çünkü; hangisini fazla seveceğim konusunda, çok kararsızım. Çok lezzet aldığım ayrı... Yalnız! Manyak derecesinde yorulduğum karşılıklı ataklar sürerken, ceza alanı içinde Uğur Demirok'un eline çarpan topu görmeyen Ali Palabıyık'a bir 'gözlük' göndereceğim, izin verirse(!)