Yeni bir algı operasyonu: Seçim güvenliği

Büyük vaatlerle seçim yarışına giren Paralel, yatay, dikey ve güdümlü muhalefet cephesi, umduğunu bulamadı. Zira yalan, iftira ve korkuya dayalı vaat siyaseti, halkımızda karşılık bulmadı. Demokrasilerde, özellikle de başarısız siyasetçiler için çare tükenmez. Bir strateji başarısız olursa, o zaman şapkadan başka bir şey çıkarılmalı. Öyle de oldu. Bu sefer, yeni bir algı operasyonuyla, seçimlerin güvenilirliğini tartışmaya açma kararı verildi. Kamuoyunu seçim sonuçlarının gerçeği yansıtmayacağına veya sonuçların değiştirileceğine ikna etmeye yöneldiler.

Paralel örgüt mensupları, sandıklarda kendilerini görevli olarak kaydettirip oy kullanma ve sayım işlemleri sırasında her türlü yola başvuracak. Burada hedef belli: insanların zihinlerinde seçim sonuçları hakkında "şaibe" yaratıp soru işaretleri bırakmak. Bu işlerde çok mahir olduklarını yaşadığımız olaylarda gördük. Sahte belge düzenleyip masum insanları kodese tıkmaktan, sınavlarda usulsüzlük yaparak yandaşlarını devlet kadrolarına yerleştirmeye kadar bu ayak oyunlarını onlar yapmadılar mı?

Ancak devletimiz, 7 Haziran günü gerekli tedbirleri alarak oy verme ve sayım işlemlerinin güvenli ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesini temin edecektir. Paralel medya güdümlü muhalefetin bu algı operasyonunun da milletimizin sağduyusuyla sonuçsuz kalacağına dair kanaatimiz tamdır.

MİLLET KİRLİ İTTİFAKLARI UNUTMAZ

Seçim yaklaştıkça, tuhaf ve bir o kadar da mantık dışı siyasal ittifaklar oluşmaya başladı. Saadet ve BBP'nin oluşturdukları "Milli İttifak", şayet AK Parti iktidarını örselemek üzere Üst Aklın telkiniyle kurulmuşsa, bu durum, bu partilerin manevi liderlerine karşı yapılmış bir ihanettir. Zira hem rahmetli Necmettin Erbakan hem de Muhsin Yazıcıoğlu, her zaman milli iradenin yanında yer almış, yerli düşünceye önem vermiş ve hiçbir zaman dış projelere hizmet etmemişlerdir. Türk siyasi tarihinde milli iradenin hakim kılınması için mücadele vermiş bu siyasal partiler, bugün Paralel örgütün emelleri doğrultusunda tutum sergiliyorsa, tefessüh başlamış, tuz kokmuştur!

PARALEL ÖRGÜT HDP'YLE KOL KOLA

Artık herkesin bildiği gibi Paralel Örgüt, ülkemizdeki istikrarı bozmak ve iktidarı zayıflatabilmek için elinden gelen çabayı gösteriyor. Dün, baş düşmanları olarak gördükleri ve bölgede çatıştıkları BDP'lilerle işbirliğine girişmiş durumdalar. Paralel medyanın şişirdiği ve ekranlarda "şirin yüz" olarak göstermeye çalıştığı Demirtaş, muhafazakar Kürt seçmenin partisini terk etmeye başladığını gördü. HDP'liler, Paralel medyanın tezviratlarıyla barajı geçmelerine yetecek kadar seçmen desteği temin etmediğinin farkına vardı. Belki de bu yüzden HDP, giderek CHP'nin bile terk etmeye çalıştığı İslamofobik ve din karşıtı söyleme doğru savrulmaya başladı. Yoksa din derslerinin ve Diyanet'in kaldırılmasına yönelik söylemleri nasıl izah edilebilir?

MİLLETİMİZ KOALİSYONA OY VERMEZ

Seçimlerde milletimizin iradesini etkilemeye yönelik diğer bir algı operasyonu da, "koalisyon" tartışması etrafında yürütülmektedir. CHP'nin tek başına iktidar ihtimaline Kılıçdaroğlu bile inanmadığına göre, seçmen hiçbir şekilde ikna edilemez. Öyleyse bir koalisyon kurulmalı. Kimin kimle ittifak yapıp hükümet kuracağının ve istatiksel hesaplamaların da bir önemi yok. Önemli olan böyle bir algının yaratılıp seçmen iradesinin AK Parti dışındaki siyasal oluşumlara kanalize edilmesi.

Ama bu yöntem de bir işe yaramadı. Zira milletimiz, koalisyon hükümetleriyle yönetildiği 90'lı yılları henüz unutmadı. Başka bir ifadeyle Türkiye'nin siyasal ve toplumsal hafızası, başarısız koalisyon hükümetlerin sebep olduğu ekonomik ve politik krizlerle dolu. Bu sebeple koalisyon tartışması ve bunun ortaya çıkaracağı siyasal ve ekonomik fatura insanları korkuttu. Seçmen, AK Parti'nin on üç yıldır sürdürdüğü siyasal istikrardan yana tavır almaya başlayınca, koalisyon tartışmasını da frenleme cihetine gidiyorlar. Üst aklın seçimlere kadar hangi manipülasyonlara başvuracağını ve şapkadan daha neler çıkaracağını merakla bekliyoruz.