Paralel ihanet çetesi yine sahneye çıktı

Geçtiğimiz hafta adliye koridorlarında yaşananlar, MGK Kararlarında "Paralel Yapı" olarak adlandırılan devlet içinde kümelenmiş yasa dışı örgütlenmeyi açık bir şekilde gözler önüne serdi. Gördük ki, bu paralel ihanet çetesi, polis teşkilatının yanında yargı alanında da organize olmuş ve istediği gibi faaliyet gösterebilecek bir güce ulaşmış.

Farklı suçlamalardan tutuklu 75 isim, Pensilvanya'dan gelen bir emirle devletin htarafından serbest bırakılmaya çalışıldı. Tek başına bu operasyon bile paralel ihanet şebekesinin kendilerine isnat edilen suçlarla ilişkilerini ispata yeterli. Bu olay, Paralel çetenin gizlemeye çalıştığı ikiyüzlülüğünü tüm milletimizin görmesini sağladı. Ülkemizi kaos ortamına sürüklemek için planlanan her eylemin baş aktörü olmalarına rağmen "haksızlığa" uğradıkları algısını yaratarak ayakta kalmaya çalışan ihanet şebekesinin maskesi bir kez daha düştü.

Hatırlayalım; bu ihanet şebekesi, Gezi olaylarıyla Türkiye'yi kaosa sürüklemek isteyenlerle ortak hareket etmiş, 17-25 Aralık'ta "yolsuzluk" kavramı üzerinden hükümeti devirme girişiminde bulunmuş, Yerel Seçim öncesinde Türkmenlere yardım taşıyan TIR'ları durdurarak Türkiye'yi dünyaya "terör" ile işbirliği yapan ülke olarak lanse etmek istemişti.

Paralel çete, her olayda olduğu gibi tahliye operasyonunda da oynadığı rolü reddederek insanları yalan yanlış "hukuki açıklamalarla kandırmaya çalışsa da, yaşananların bir algı operasyonu olduğunu herkes gördü. Zira sosyal medyadaki temsilcileri, "psikolojik üstünlük el değiştirdi" gibi ifadelerle amaçlarının tahliye olmadığını, sadece kamuoyundaki algıyı yönetmeye çabaladıklarını gösteriyor. Aksi takdirde, görevden atılacaklarını bile bile, çete reisinin talimatlarını yerine getiren hbu intihar eylemleri nasıl izah edilebilir?

CHP'nin gülümseten ekonomi-politiği: Bol keseden sallamak!

CHP'nin Kamu kaynaklarını kullanarak emekliye, çiftçiye ve esnafa hesapsız kitapsız para yardımlarından oluşan popülist ekonomi politikası, başta ekonomistler olmak üzere milletimiz tarafından gülümsemeyle karşılandı. Zira bu vaatler, terkedildiğini düşündüğümüz siyasal söylemin yeniden hortlaması ve CHP'de herhangi bir değişimin olmadığının göstergesi olarak algılandı. CHP'nin vaatlerinin finansmanı için hiçbir kaynak göstermeyip noteri işaret etmesi ise ayrı bir alay konusu oldu.

Rahmetli Adnan Kahveci, "siyasetçiler bir vaatte bulunduğunda, bunun kaynağını sorun" derdi. CHP'nin sosyal yardım adı altında herhangi bir kaynak göstermeden para dağıtmaya dayanan vaat siyaseti, dünyada iflas etmiş arkaik bir ekonomi politiğin son türüdür. Türkçemizde buna 'bol keseden sallamak' denir.

Milletimiz, ekonomik başarının 'iktidarda istikrar' anlayışında gizli olduğunu keşfetti. Bunu dahi anlayamayan ve sürekli milletimizin gerisinde kalan CHP, bir sonraki seçimde ekonomi politikalarını reklamcılara değil, ekonomistlere hazırlatmalıdır.

Bakan Eroğlu "EGEGEP" müjdesini verdi

AK Parti İzmir milletvekili adayı Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun, İzmir'e yönelik hazırladığı 466 projenin ayrıntıları belli oldu. İzmir'in yanında bölgemiz için hazırlanan "Ege Gelişim Projesi, "GAP'tan, Konya Ovası Projesi'nden, Trakya Gelişim Projesi'nden daha büyük bir proje olacak. Tüm Ege'yi ekonomik açıdan geliştirip kalkındıracak olan bu proje dizisi, 2019 yılına kadar tamamlanacak. Eroğlu'nun ortaya koyduğu projeler, hayali değil aksine uygulanabilir projelerdir. Bunun teminatı da AK Parti Hükümetlerinin şimdiye kadar İzmir'de yürüttüğü 35 proje ve 28 milyar TL'lik yatırımdır.