• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ELİF AKTUĞ

Ahmet Altan'ı artık sevmiyorum

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 17.03.2015, 00:00
Edebiyatçıları tanımamak lazım, tanışmamak lazım. Bir kitabı okuyup sevdikten sonra özellikle, o kitabın yazarıyla mümkünse hiç bağ kurmamak lazım... Bugün için mümkün değil, yazarlar pop-star muamelesi görmek ve para kazanmak istiyor. Sistem, artık "Bir tozlu odaya kapanıp yazma serüvenini" dangalakça buluyor.
Keşke satmak için allı pullu cümleler kurmak zorunda kalmasalar. Sadece yazsalar, hikayeleriyle tanınsalar. Nasıl biri olduğunu bilmesek, sesini duymasak yazarın. Bir dönem yaşayan ve edebiyat tarihini başta sona yazanların birçoğunun psikolojik sorunları olduğu bilinir, kimi yıllarca odasından çıkmayan paranoyağın tekidir, kimi karısından nefret eder ve önüne gelen kadınla düşüp kalkar, kimi ayyaştır. Yazarını tanısak hiçbir klasiği sevmezdik belki de...
Bugün yaşayan edebiyatçıların/sanatçıların derdi büyük aslında, var olmak için varlıklarına aykırı türlü numara çekiyorlar. Kadın yazar, gündemde kalmak için çıplaklığa başvuruyor, kendi vücudu üzerinden satmaya çalışıyor, kadın heykeltıraş bacaklarını aralayarak erkeklere mesaj veren cümleler kuruyor, ressam siyasi mesajlara sığınıyor. Sanatın bu yüzyılda yapılması zor... Sanatçının işi gerçekten çok zor...
Ahmet Altan'ın kitaplarını hep çok sevdim, her romanının ilk baskısını satın aldım. Gazeteciliğine kalkışana kadar kalbimde/beynimde öyle yukarlarda bir yerde konumlandırdım ki... Son verdiği röportajda dediği doğru Altan'ın "keşke edebiyatçılar gazetecilik yapmak zorunda kalmasa". Tek cümle de bu sevdiğim Ahmet Altan'dan kalan... Altan röportajını Hürriyet Gazetesi'ne verdi. Hani şu, 'Atakürt' yazısından sonra ayrılmak zorunda kaldığı Doğan grubunun gazetesine... "Sizlerin özgürlük aradığınız tek yer patronlarınızın kesesi" diyerek gitmişti o gruptan. O grubun gazetesine röportaj verdi... Ne demişti giderken, "Gün gelecek alçaklığın mağarasına sığınmak zorunda kalacaksınız"...
Röportajcı bunları sormadı tabii, siyasi olarak almak istediği cümleleri aldı, birkaç satır da yeni kitapla alakalı konuşuldu. Keşke sadece kitapla alakalı konuşsalardı, keşke dediği gibi hiçbir zaman gazeteciliğe, daha doğrusu yapmaya kalkıştıkları türden gazeteciliğe bulaşmasaydı...
Ahmet Altan kitaplarını çok sevmiştim, keşke tanımamış olsaydım... Daha önce ona daha doğrusu romanlarına aşık olduğumu yazmıştım; keşke yazmasaydım...

Şota'dan insanlık dersi


Uzun uzun yazmayacağım, bir futbol maçında yaşananlar, okullarda ders olarak işlenmeli. Bugün ülke olarak, insanlık olarak gelinen nokta korkutucu; birbirinden selam-sabahı esirgeyen, elini taşın altına sokmayan, muhtaç olanı görmezden gelen, bencil insanların dönemindeyiz. Egonun böylesine tavan yaptığı başka bir dönem yaşadı mı insanoğlu acaba? Şota, haksız bir gol atan futbolcularına "gol yemeyi" emretti; hikaye bu. "Ben size savaşmayı değil, yenilmeyi emrediyorum" dedi, hiçbir antrenör demezdi bunu. Sporda yaşanan bu centilmenlik umarım birilerine ders olur. Olmalı... Çok sıkı hareketti hocam; var ol.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA