Woody Allen'ı yönetmen olarak sevmek ayrı, 'adam' olarak sevmek ayrı, biliyorum. Geçen hafta sineması üzerine bir yazı yazmış ve övmüştüm usta yönetmeni. Okuyucum, daha doğrusu sadık okuyucum, çokça e-mail attı. Aslında seviniyorum da, eleştirseler de iletişim kurup, yazan okuyucum var diye. Şunu söylemişler özetle, "Woody Allen bir çocuk tacizcisi"... Cannes film festivalinde açılış filmi Allen imzalı ve evet filmlerini seviyorum.
Karısı Mia Farrow'dan ayrılıp üvey kızıyla evlendiği haberlerini okuduğumda ben de pek sinirlenmiştim. Annem şöyle demişti, "Üvey kızını o kadar çok sevmiş ki, bir daha yaşasam ve aynı acıları çekeceğimi bilsem yine aynı kadını severdim"...
1992'de kendisi 56, Soon Yi 21 yaşındayken evlendiler. Soon Yi, aslında Mia Farrow'un yani Woody'nin eski karısının evlat edindiği bir çocuktu. ABD magazin basını, bizden dehşet olmasın, çok sever sansasyonu. Sanki Soon Yi, Woody Allen'ın biyolojik çocuğuymuş gibi haberler yapıp, yönetmeni o dönem iyice rezil etmişlerdi. Woody Allen savunuyor değilim ama kader diye de bir şey var, aşık oldular birbirlerine. Evlendiler ve hala evliler, "Onun gençliği ve enerjisine aşık oldum, gelip geçici bir heves olmadığını anladım zaman içinde. O da bana her zaman romantik bir gözle bakmış" demişti Woody genç karısı için...
GERÇEĞİ BİLEMEYECEĞİZ BANA KALIRSA
Mia Farrow'un yerinde olmayı kimse istemez tabii, olan oldu neticede ancak sansasyonel haberler Allen'ın peşini bırakmadı.
Woody Allen ve Mia Farrow'un kızları Dylan, 2013'te New York Times'a bir mektup yazarak, 7 yaşındayken babasının tacizine uğradığını belirtmişti mesela. Tavan arasında yaşadıklarını anlatan Dylan için, annesinin dolduruşuna geliyor, diyenler oldu. Allen suçlamayı reddetti. Cannes'da bu olay yeniden gündeme geldi, filminin gösterildiği gün yeniden köpürtüldü olay, bu defa Woody'nin oğlu Roani festivale bir mektup yollayarak, tacizci babasının kınanması gerektiğini söyledi... Pazar günü ise, Susan Sarandon bir panelde konuşmacıydı; "Bir çocuğa cinsel istismarda bulunduğunu düşünüyorum ve bu yaptığının doğru olmadığını düşünüyorum. Onun hakkında söyleyecek iyi bir şeyim yok. Yanına girmek bile istemiyorum" dedi.
Okuyucum haklı olarak çocuk tacizcisi olabilecek bu adamı övmemi ve yazmamı istemiyor. Şunu biliyorum, mesela birçok yazarı okumazdık gerçek yüzlerini bilsek ve yakından tanısaydık. Sevdiğimiz insanları sevmekten vazgeçip, hiç sevmediklerimizi sevmeye başlamıyor muyuz bir an geliyor da... Woody Allen kendi evladına tacizde bulunan bir baba mı, yoksa eski karısı tarafından devamlı iftiraya mı uğruyor, kesinlikle bilemeyeceğiz. Şunu biliyorum ama adam çok başarılı bir yönetmen ve anlattığı hikayelere bayılıyorum.
Oya Aydoğan gitti
Oyacığımızla vedalaştık, dualarla. Çok üzgünüm gerçekten de, ancak geçen gün yazdım ya, bir gün hepimiz o yolculuğa çıkacağız. Kimse sevdiğine doyamıyor, doyamaz da. Ancak bazı ölümler erken, çok gençti Oya ama yazısı bu kadarmış demek en doğrusu. Herkesin sevdiği ve dua ettiği bir insan olarak, cennet kapıları açılsın diye eller açılarak yolcu edilmekten güzel ne olabilir? Gurur'u çok güzel yetiştirmiş Oya, gerçekten de son derece efendi, kibar, aslan gibi bir delikanlı. Allah yolunu açık etsin, cenazede herkes aynı şeyi söylüyordu, "Gurur artık bize emanet, bizim oğlumuz"... Bu dünyadan bir Oya Aydoğan geçti ve çok iyi insandı. Ne güzel...