Belediye başkanları kentin yedieminidir. Yani 4 milyon İzmirliye ait kentin parası ve malları onlara emanet edilmiştir. Meclis üyeleri ise başkanın bu para ve mallar ile ilgili doğru işler yapmasını sağlamak ve onu denetlemekten sorumludur. Başkan ve meclis üyeleri buraya kendi istekleri ile aday olmuşlardır, kimsenin zoru ile gelmemişlerdir. Ancak 5 yıllık süre bittiğinde mecliste bir kez bile söz almamış, meclis toplantılarına katılmamış yada kerhen katılmış pek çok meclis üyesi görürsünüz. Meclis toplantıları bittiğinde meclis sıraları meclis üyelerine verilmiş bütçe kitapçıkları ya da diğer belgelerle terk edilmiş halde duruyor ise, meclis üyelerinin samimiyeti ve amacı konusunda şüpheye kapılırsınız.
Meclis toplantılarını formalite gören, bir an önce bitsin diye bakan, muhalefet üyelerini konuşturmayan başkan ve meclis üyelerinin de İzmir'e ve kendilerine ihanet ettiklerini anlarsınız. İktidar partisi meclis üyeleri sırf başkan istiyor diye hiçbir şeyi sorgulamadan kabul ediyorlarsa, kontrol işinin çoğu muhalefet partilerine kalıyor demektir. Başkan hoşgörülü ve gerçek bir demokrat ise Muhalefet partileri de İzmir'i önceleyen yapıcı bir tutum sergiliyorsa kent kazanır. Büyükşehir'de ilk 6 ayda alınan 595 kararın 540 adedi oy birliği ile alınmıştır. Sadece 55 karar oy çokluğu ile yani muhalefetin hayır oyu ile geçmiştir. Bu pek çok anlama gelir ama bu anlamlar içinde en önemlisi muhalefetin yapıcı davrandığı, kentin yararına olan şeylere destek olduğuna inandığı kararları desteklediğini gösterir.
SAYMAKLA BİTMEZ
İş bilmezlik, adam sendecilik, günlerce tamir edilmeyen yollar, açılıp da kapanmayan İZSU çukurları, kontrol teşkilatına kanunsuz baskı yapan yöneticiler, bitmeyen işi bitti gösteren kabul komisyonları, personele mobbing yapan yöneticiler, sık sık arıza yapan 10 yaşında belediye otobüsleri, artık sadece iş gidiş geliş saatlerinde değil gün içinde de tıkanan trafik, sık sık arızalanan İzban, yapım ihalelerinde verilen çok uzun imalat süreleri ve zamanında bitmeyen işlere verilen süre uzatımları, ihaleden sonra yapım aşamasında yapılan proje değişiklikleri, müteahhit firmayı kayırmak amaçlı ihale dosyasında yer almasına rağmen yaptırılmayan iş kalemleri ve bu iş kalemlerinin yerine piyasa fiyatları ile yaptırılan yüksek karlı işler, Karşıyaka ve Bayraklı gibi bir ana arterde gece yapılması gereken işlerin gündüz yapılarak insanlara işkence edilmesi, kendisini belediye şirketine müdür atayıp maaş alan belediye başkanları, belediyenin patronajındaki vakfa müdür olup maaş alan başkan danışmanları, belediyelere atanan eş dost ve partilileri, belediyelerin gırtlağına kadar borca batmış durumları, atık su boruları ve yağmur suyu borusunun aynı olduğu altyapısı ile her yağmurda devre dışı kalan arıtma sistemleri ve bu yüzden denize akan lağımlar, düzgün yapılmayan çöp toplama hizmeti ve ömrünü doldurmuş katı atık depolama sistemi, adamına göre alınan imar kararları ile saymakla bitiremeyeceğim kadar çok yozlaşma ipuçlarını kiminde az kiminde çok İzmir belediyelerinde görüyoruz.
BAŞKANIN 4 AYI VAR
Yeni seçilen bir belediye başkanı dürüst ve yüksek beceriye sahip ise 6 ayda, dürüst fakat vasat becerilere sahip ise 1 yılda belediyeye hakim olur. Bu nedenle 1 yılını doldurmadan yeni seçilen bir başkanı eleştirmek ya da suçlamak adil değildir. Ancak bu süre dolduktan sonra Belediye başkanı hala etkin bir yönetim kuramamışsa o belediyeyi artık başkan değil kendi imzası ile kendine yetki veren imza yönergesi yayınlayacak, hukuksuz uygulamaları alışkanlık haline getirecek, personele mobbing uygulayacak genel sekreterler yönetmeye başlar. Tunç Soyer başkan seçileli henüz 8 ay oldu, 4 ay sonra 1 yılını doldurmuş olacak ve bu tarihten itibaren kendisinin hiçbir mazaret ileri sürme hakkı kalmayacak.
Sayın başkana sadece 'iktidar olmak ile muktedir olmanın aynı şey olmadığını' hatırlatmak istiyorum...