Tire sohbetlerine devam... Fatih Sultan Mehmet'in 1453'te İstanbul'un fethi için dağlardan Haliç'e indirdiği o koca koca gemileri Tire'mizde yapılan urganlarla çektiğini biliyor muydnuz?
Tire'nin kuyu kebabı da meşhurdur.
Servis sabaha karşı üçte başlar, dokuzda biter. Sabahın o erken saatlerinde bile, çevre il ve ilçelerinden gelenler kebap yemek için sıraya girer.
Tire'nin yerlisi kuyu kebabına "tak tak kebabı" der. Nedeni de, kütüğün üzerinde satırla doğranırken "tak tak" diye ses çıkarmasındandır.
Bu kebap çok lezzetlidir. Bir kere yediniz mi, tiryakisi olursunuz.
Hele bir de, sucuklu ve delikli köftesi vardır ki, "yeme de yat" cinsinden.
Salı günleri Türkiye'nin en büyük pazarı Tire'de kurulur.
O gün koparılmış tazecik sebzeleri, inciri, ince kabuklu cevizi, kolay soyulan kestaneyi, güneşin sıcaklığı ile pişirilmiş gün balını ve pekmezini, zeytinyağını, sabunu, körüklü çizme ve sırma ile işlenmiş takunyaları pazarda bulabilirsiniz.
Sevgili okurlar. şu birkaç satırla Tire'yi tanıtmak ve tanımak mümkün değil.
Hanlarını, hamamlarını, Osmanlı dönemindeki askeri arşivini, darphanesini, taş yapılarını, özel kapı tokmaklarını, camilerini, yatırlarını, oluklu çeşmelerini, tarihi ve turistik yerlerini önümüzdeki günler içinde uzun uzun yazacağım.
Tire'ye gitmek çok kolay... Tire-İzmir arası 80 kilometredir.
İzmir otobüs garajından ve Gaziemir'den her yarım saatte bir otobüs kalkmaktadır. Torbalı, Ödemiş, Selçuk, Kuşadası çok yakın komşusudur.
SESSİZ SINIF
Dördüncü sınıf öğretmeni, ders sırasında azgınlığı ile ünlü sınıftan beş dakikalığına ayrılmış. Dönünce bütün sınıfı uslu, sakin ve sessiz bir şekilde bekler vaziyette bulunca, sormadan edememiş:
"Nasıl oldu da, böyle uslu durabildiniz?"
En arka sıradan küçük Alihan ayağa kalkıp cevap vermiş:
"Geçen gün (Bir gün sınıfa geldiğimde sizi sessiz, sakin bulursam vallahi kellemi keseceğim) demiştiniz ya öğretmenim."