GELİN ARABASI... Gelin ve damat değil... Düğün, evlilik değil...
Sadece gelin... Çok mu masum bir sıfat... Değil... Bir çiftin yuva kurması yerine, sadece bir kadının "hedefi" yapar evliliği... O arabaya binen erkeği daha en baştan uzaklaştırır evlilikten. Adam, "içinde kendisinin olmadığı" bir arabayla, evlilik yoluna çıkar. Ve çoğu kez daha o gün "müsait bir yerde" inmek ister... Oysa kendisi de istemiştir evliliği. Ama gelenek, toplum derken, "istediği" şey, bir kadın için yerine getirilen "göreve" dönüşür...
DAMAT OLAMADAN ÖLDÜ... Genç bir kadın ölür. Yakınlarından biri feryat eder: "Gelin olamadan gitti." Bir delikanlı için "Damat olamadan öldü" diye ağıt yakıldığını duydunuz mu? Hiç sordunuz mu, o kız evlenmek istiyor muydu?
KAVUN TATLI... Kadın, pazara gider. Alışveriş yaparken, "yılışık", "tacizkar", "kendisini hedef aldığı belli" bir ses duyar. "Kavun tatlı ben naaapayımmmm"... Dönüp bakar. Bir pazarcı elinde kavunlar, yüzünde pişkinlik, sırıtarak ona bakmaktadır. Ne desin? Adam kavun satıyor! Polise gitse ne olacak? Pazarcı, "Amirim malımı satıyorum. Abla niye kızdı anlamadım" diyecek.
SADECE YÜRÜYORUM... Hani "mini etek", "dekolte" falan giyince "davetkar"sın ya... Üzerinde eşofman, spor ayakkabı olsun fark etmez. Bir adam, yolda seni gözüne kestirdiyse, tam da yanından geçerken, yüksek perdeden şarkı söylemeye başlar... Peki bunda şikayet edebilir misin? "Yanımdan geçerken şarkı söyledi şikayetçiyim"... Sinir olur yoluna devam edersin...
TACİZ... İş çıkışı evine gitmek istersin... Metroya, otobüse binersin işte... Adamın biri gelip, sana dokunmak için her yolu dener. Sana bakmıyordur bile. Ama ya eli ya kolu ya bacağı sen ne kadar çekilirsen çekil, sana dokunuyordur. O gitmez, sen otobüste ilerler ya da ürktüğün için kalabalık bir yerde inersin... Gözün otobüstedir... Ya o da inerse...
SOSYAL MEDYA SAPIĞI... Sosyal medya hesabı olan her kadın "aranıyordur" ya... Sanki oradaki arkadaşlık isteğini kabul etmek, "gel beraber olalım" demektir. Arkadaşlığı kabul edersin adam hemen "merhaba" yazar. Bir yerlere davet eder. Cevap vermezsin devam eder. En sonunda tersler, engeller ama kendine kızarsın. Bilirsin, eşin dostun, "Niye kabul ettin arkadaşlık isteğini" diyecektir. Düzgün bir mesleği olan, abuk sabuk fotoğraf paylaşmayan, ortak arkadaşlarınızın olduğu biridir kabul ettiğin... Profiline "Merhaba ben sapık" yazmadığı için kabul edersin ama anlamayacaklardır...
TECAVÜZ... Bir genç kız... Bir kadın... Canı sıkılmıştır... Eğlenmiştir... Gülmüştür... Ağlamıştır... Ne yaptıysa yapmıştır... Gece geç bir saatte evine döner... Bir erkek müsveddesi, onu kolundan tutup sürükler. Bıçak kullanıp tecavüz eder... Bağıramaz kadın... Hayatında hiç görmediği bir adam en mahrem dünyasındadır... Hiç tanımadığınız birinin, evinizin içine girmesi bile tahammül edilemez bir "tecavüzken", kadının ne hissettiğini anlamayı deneyin!
Şimdi yazının başına dönün...
Ve bir daha okuyun...
Tecavüz sadece "cinsel" zorbalık mıdır?
Yoksa, kadın, hayatının hemen her alanında "bir şekilde" tecavüze mi uğrar?
Hayır! "Taciz", "gelenek", "aman canım laf atmış" diye geçiştirmek işi basitleştiriyor işte...
Küçük suçları için ne toplum ne yasalar karşısında ceza verilmeyen herkes, bir gün daha büyük bir suç işler...
Her tecavüzcü geçmişinde mutlaka tacizcidir!