HDP Lideri Selahattin Demirtaş nasıl ki; Batı'da barış diliyle konuşurken doğuda teröre sessiz kalıyorsa; CHP de, basın özgürlüğü ve basına baskı konusunda aynı misal.
İzmir dışında basına baskı konusunda aslan kesilen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, her nedense İzmir'de kendi partisine mensup Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun uyguladığı sansür ve baskıları görmezden geliyor.
Kocaoğlu, en son Büyükşehir Basın Bürosu aracılığıyla Cuma (1 Mayıs) akşam üzeri Yeni Asır dışındaki gazete ve internet sitelerinin muhabirlerini arayarak Fuar'daki makama çağırıyor ve bir saati aşkın süre açıklamalarda bulunuyor. Aziz Kocaoğlu ve danışmanı Reşat Yörük'ün telefon ve taktikleriyle hareket eden İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen de yine her zamanki gibi kendisine iletilen bu duruma "sessiz" kalarak; İzmirli gazetecilerin haklarını aramış oluyor!!!
Bu konuya nereden geldin derseniz...
Cumartesi günü TOBB Genel Kurulu'nda Ankara'da Kemal Kılıçdaroğlu'nu bizzat dinlerken ettiği bir söz üzerine yazıyorum bu yazıyı...
Gerçi, Kılıçdaroğlu, basına uygulanan akreditasyonu eleştirdiği an, ben de Kocaoğlu'nun, bir gün önce yine Yeni Asır'a akreditasyon uyguladığını tweet atarak kendisine ilettim ama; bir geri dönüş alamadım.
Sanıyorum ki yine Kocaoğlu'ndan taktik alıyor, o nedenle hiçbir ses çıkmadı.
Bugün partisinin seçim çalışmaları için İzmir'e gelecek olan Kılıçdaroğlu'na bir kez de buradan yazayım ve hatırlatayım.
Sayın Kılıçdaroğlu...
Son olarak TOBB Genel Kurulu'ndaki konuşmanızda aynen şunları söylediniz:
"Buraya bazı gazetecileri almadılar. Neden almadılar? Hem demokrasi diyorsunuz, hem bazı gazeteci ve televizyoncuları buraya almıyorsunuz. Demokrasinin varlık nedeni, medyasının özgür olmasıdır. Medya halkın gözü-kulağı ve sesi olmak zorundadır. Böyle bir düzenin olmadığı yerde de gerçek demokrasiden söz edilemez."
Ben şimdi aynı sözleri size hatırlatmak isterim.
BUKALEMUN DEMOKRATLIĞI
BUKALEMUN DEMOKRATLIĞI
Yeni Asır gazetesi, İzmirlinin, Egelinin gözü-kulağı, sesi olmanın dışında bir yayın, bir haber yapmıyor.
Son olarak dün ve bugün gazetemizde bir haber var.
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2012'de "ucuz su vaadi" ile "bahçe suyu abonesi" yaptığı 7 bin İzmirliye verdiği hizmet sözünü unuttu ve "30 Mart seçimlerinden sadece 40 gün sonra "uygulamada zorluk yaşanıyor" gerekçesiyle bahçe suyu abonelerini konut tarifesine geçirdi ve vatandaşlara binlerce liralık su faturaları yolladı.
Mağdur olan 7 bin abonenin isyanına kulak tıkayan Büyükşehir, geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapıp, hani o bankaların sözleşme tuzağı gibi görülen kurnazlığına atıfta bulundu ve aynen şöyle dedi:
"Sözleşmede, aboneler yapılan değişikliği aynen kabul eder" maddesi var. Biz sözleşmeye uygun davrandık. Hatamız yok!"
Mağdur olan onlarca İzmirli de Yeni Asır'ı bizzat arayarak ve gelerek bu durumu iletti.
Bizim yaptığımız da; İzmirlinin gözü-kulağı, sesi olarak mağduriyetini aktarmaktır.
Ama; İzmirlinin mağduriyetini aktaran tek gazete olarak Yeni Asır'ın yayınlarını yalanlayamayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı yapabileceği tek şeyi yapıyor...
Bütün basını çağırdığı basın açıklaması mahiyetindeki toplantılarına Yeni Asır muhabirlerini davet etmiyor.
Kendisine bu soruların sorulmasını da önlemiş oluyor!
Bununla da kalmayıp; hani o sizin hep önemsediğiniz "kamu parasını" bayilerde bile satılmayan gazetelerin de içinde olduğu yayınlara ve kendi reklam haberleri dışında haberlerin yapılmadığı internet sitelerine dağıtıyor.
Belediye'nin kamu parası olan ilanlarını Yeni Asır'a vermiyor.
Peki, bunun adı nedir Sayın Kılıçdaroğlu?
Hani o dilinizden düşürmediğiniz "demokrasi" nerede kaldı?
Medya özgürlüğü konusunda İzmir dışında aslan kesiliyorsunuz...
Ama burada kendi belediye başkanınızın bizzat uyguladığı anti demokratik uygulamalara suskun kalmanız bu konudaki tavrınızı adeta bukalemun siyasetine dönüştürüyor.
Siz önce kendi evinizin içine bakarsanız ve orayı düzeltirseniz ancak o zaman samimi olursunuz...