• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Neyi bilmediğini bilmemek!

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 03.06.2015, 00:00
Üniversiteye giriş sınavları ve de mezuniyet törenleri arifesinde üniversitelere ve gençlerin eğitim durumuna bir göz atmakta yarar var. Genç nüfusu kalabalık bir ülkeyiz. Yeterince üniversite yok. Var olan üniversiteler, bir üniversite düzeyinde mi yoksa yüksekokul mu veya dershane mi bu da tartışılması gereken bir konu ama diyelim ki, kızımız veya oğlumuz, iyi bir puan alarak iyi bir üniversiteye girdi. Kaliteli bir eğitimin aldı ve mezun oldu. Okuması için de hatırı sayılır bir para harcandığını da unutmayalım. Oraya gelinceye kadar da zaten özel okullarda okudu. Yani sırça köşklerde yaşadı. Ama ya sonrası? Saraydan çıkıp hayatın içine karıştığında hem onu hem ailesini hem iş dünyasını büyük bir hayal kırıklığı bekliyor.
Bugün pek çok üniversite mezunu işsiz. Onlar iş bulamamaktan şikayetçi, iş dünyası da kalifiye eleman yokluğundan.
Neden böyle?

TEORİ VE PRATİK
Üniversiteler gençlerin hayatı tanıyacağı, kendilerini keşfedeceği kurumlar. Çok iyi akademik kariyere sahip bir öğretim üyesinden teorik bilgiler alırken, bunun gerçek hayatta olabileceğini de deneyimlemesi lazım. Pratiğini yaşaması lazım. Ama bizim üniversitelerimizden mezun olanlarda da bu pratiklik olmuyor. Ne eğitim alırken meslekleriyle ilgili bir yerde çalışıyorlar ne de staj süresince gerçekten staj yapıp, işin niteliğini öğreniyorlar.
Çalışmak ve para kazanmak hep üniversite sonrasına erteleniyor ve mezun olduğu zaman da gittiği işyerinde sırca köşklerde yaşamanın da etkisiyle hemen bir koltuk, bir masa veya bir unvan beklentisi içinde oluyor. Ailesinin gözbebeği, en iyi okullarda okumuş, iyi bir dereceyle mezun olmuş. O işyeri daha ne istiyor ki? Ama hayat tecrübesi yok. İnsanlarla iletişimi yok, konuşmayı bilmiyor, kendini ifade etmeyi, başkalarını dinlemeyi. Sabırsız. Tahammülsüz. Eleştiriye gelemiyor. En ufak bir eleştiride her şeyden vazgeçebiliyor.
Çünkü neyi bilmediğini bilmiyor. Anahtar cümle bu.

ÜNİVERSİTE VE ŞİRKETLER

Bu cümle de Özyeğin Üniversitesi Rektörü Rektörü Prof. Dr. Esra Gençtürk'e ait. Geçtiğimiz günlerde kendisiyle tanıştık ve çok hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Mimar olmak isterken ve İTÜ'yü kazanmışken, okulun boykotlar yüzünden kapalı olması nedeniyle ABD'ye gitmiş ve gidiş o gidiş, 18 sene üç eyalet dolaşarak okumuş ve hiç aklında yokken akademik kariyer yapmış. Daha sonra Koç Üniversitesi'nden aldığı teklifle Türkiye'ye dönmüş ve üniversitenin işletme fakültesinin kurulum aşamasında yer almış. Türkiye'ye döndüğünde, işletme programları dahil olmak üzere üniversitelerin iş dünyasından kopuk, neredeyse birbirinden bağımsız iki dünya olduğunu görmek en çok şaşırdığı konulardan biri olmuş.
İki dünya arasında birbirini doğru tanımamaktan ve tanımaya ihtiyaç duymamaktan kaynaklanan bir kopukluk olduğundan söz ediyor. "Şirketler, mezun olduktan sonra kendi bünyelerine katılacak öğrencilerin eğitimine katkıda bulunabileceklerinin farkında değiller" diyor.
Üniversitelerin de, başarılarının temel göstergelerini öğrencilerinin aldığı iş tekliflerinin sayısına bağladığını ama mezunlarını işe alacak şirketlerin güncel problemleri ile öğrencilerini karşı karşıya getirmediğini söylüyor. Bu eksikliği de 3. kuşak üniversitelerin çözebileceğine inanıyor. Ne demek olduğuna bir sonraki yazıda ele alalım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI