Önce bir duyuru: "2017 Mart ayının ikinci haftasından başlayarak 7 şehirde olacak 15. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali" hazırlıkları başladı. Kadınlarla kadınlar için buluşmaya, dayanışmaya, üretmeye, değiştirmeye devam etmek amacıyla yapılan festivale katılmak isteyenler, "yönetmeni ya da yönetmenlerinden biri kadın" olan filmlerini en geç 1 Kasım 2016 tarihine kadar gönderebilirler.
İlgilenenler daha detaylı bilgileri Filmmor'un internet sitesinden öğrenebilirler. Ben kısaca Filmmor'dan ve festivalden söz edeyim.
Kadınların sinema ve medyaya katılımını, bu alanda kendilerini ifade edebilme, iletişim ve üretim alan, olanak ve güçlerini artırmayı ve kadınların cinsiyetçi olmayan temsil ve deneyimlerini yaygınlaştırmayı amaçlayan bir oluşum Filmmor. Bu kapsamda atölyeler düzenler, sergiler ve konferanslar organize eder, kadınlarla kadınlar için kadınlık hallerine dair filmler yapar.
DENİZLİ'DEN SİNOP'A
Sadece yönetmeni veya yönetmenlerinden biri kadın olan filmlerle, her yıl İstanbul'dan başlayıp Diyarbakır'dan Denizli'ye, Sinop'tan Kars'a, Urfa'dan Eskişehir'e Türkiye'nin farklı şehirlerini dolaşan bir festival düzenliyor.
"Kadınların Şiddete Bakışı", "Namus", "Bedeniyle Barışık Filmler" gibi temalarla süren festivalde bu temaya uygun etkinlikler de yapılıyor.
Bu yıl 15'incisi düzenlenecek. Bu yılki tema henüz belli değil ama geçen yılın teması "Kendine ait bir cüzdan"dı.
Kendine ait bir iş, gelir, bütçe kelimeleriyle tamamlanabilecek bir konu. Kadınlara mutlaka bir mesleğiniz, işiniz olsun mesajı verilmek amacıyla seçilmiş. Festival süresince sinemamızdaki cinsiyetçiliğe dikkat çekmek ve gelecek yıllarda vermemek dileğiyle bir de "Altın Bamya Ödülleri" veriliyor. Kısacası sinemada, medyada ve nihayet her alanda cinsiyetçiliğin, şiddet ve ayrımcılığın olmadığı bir yaşamı düşlüyor Filmmor.
Kurucularından Melek Özman, "Bizler sinema seven kadınlardık ve gördüğümüz filmlerden mutsuz çıkıyorduk. Görmek istediğimiz filmler ise bir türlü şehre gelmiyordu. Gelmeyince biz getirelim dedik" diyerek anlatıyor yola çıkış serüvenlerini.
TERAKKİYAT-İ NİSVANİYYE
Osmanlı kadınlarının yüz sene önce söyledikleri "Terakkiyat-ı nisvaniyyeyi kimden bekleyelim?", yani "Kadınların kurtuluşunu kimden bekleyelim?" çıkış cümlesinden yola çıktıklarını söylüyor.
Festival düzenlemenin yanı sıra film yapmak için de kolları sıvıyorlar.
"Kadınlar olarak, kadınlarla konuşmak istiyoruz. Öznesi kadınlar olan ve başka bir dille, yani kadınların izledikten sonra kendilerini ayrımcılığa maruz kalmamış hissedeceği filmler yapmayı" amaçlıyorlar.
Bugüne kadar gerçekleştirdikleri filmler:
Klitoris Nedir?, Morgündem, "Namus" Nedir?, İsyan-ı Nisvan, Hani Meral, Atölyemor, Kadınlara Yönelik Şiddete Son, 70-80-90 Masum ve Küstah.
Hepsi görülmesi gereken, kadınların yaşamına dair önemli belgeseller. Bir fırsatını bulup izlemelisiniz. Eminim birçok konudaki görüşleriniz değişecek. Festivali de şimdiden takibe alın derim. Her yıl sinemamıza emek vermiş kadınları da anıyor. Geçen yıl Türk sinemasının en çok film yöneten kadın yönetmeni Bilge Olgaç anıldı mesela. Çoğunun senaryosunu da kendi yazdığı 37 tane film çeken Olgaç'ın Açlık, İpekçe, Kadın Düşmanı filmleri gösterildi ve "Ölümünün 20. Yılında: Bilge Olgaç" isimli bir panel düzenlendi.