Yunanistan'da yapılan 'Anti Emperyalist İşçiler Buluşması'na İzmir'den bir sendikanın katılmasına ve dünyaya mesaj vermesine çok güldüm doğrusu.
Sendikalar Avrupa'da bitmiş felsefelerin gölgesinde siyaset içeren mesajlar vermesine rağmen Kapıkule'den bu tarafta mevcut üyesini koruyamamakta ve savunamamaktadır.
Bu kadar acz içindeyken, Kapıkule'den öbür tarafta ise sendikal mücadele adına tamamen siyasi ve ülkemizi küçük düşürücü mesnetsiz açıklamalar yapması çok yersiz olsa gerek.
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde yapılan işçi kıyımına hangi sendika tepki göstermiş? Hangi sendika iki satır açıklama yapmış veya kamuoyuna bilgi vermiş?
Anayasal bir hak arayışı içinde olan ve bağımsız Türk mahkemelerince haklı olduğuna karar verilen Belediye şirketlerinde çalışan yüzlerce işçi uydurma bahanelerle işlerinden atılmakta ve örgütlü bulunan sendikadan tek bir kelime açıklama yapılmaması kafaları karıştırmakta ve bir sürü cevapsız sorular doğurmaktadır.
Aynı sendika boy boy afişlerle Adalet nöbeti tutacağını ilan etmekte ve asıl yapması gereken, istenmesi gereken adaletin üstünü örtmektedir. Vermediğiniz ve korumadığınız bir adaleti isteme hakkına sahip olmadığınızı düşünüyorum. Vermeden almak Allah'a mahsustur.
Bence sendikalar oraya buraya ders vermek yerine kendileri ders almalıdır. Önce iç işler sonra dış işler. Geçmişteki bu tür yargıya intikal etmiş uyuşmazlıklarda, çoğunlukla yargı işe iade yapmış ve yine aynı kanaati taşıyorum. Çünkü mantıklı bir sebep bulamıyorum.
Artık gerisi yüce yargıya kalmıştır. Yazılı adaleti yerine getirmemişken yazılı olmayan vicdani adalet nasıl yerine gelecek bilmiyorum.
Kendi vicdanlarında adil dağıtım yapmayanların adalet diyerek bir takım eylem ya da söylemlere girmesi sadece bir komedidir.
Haydi, bakalım Avrupa'ya ders veren sendikalar!
Bir ders de atılan IZELMAN ve IZULAŞ işçileri için verin. Bir mesaj da işleri ellerinden alınan bu emekçi kardeşlerimiz için verin.
Vereceğiniz yer o kadar uzak değil hem de. Bırakın Yunanistan'da, orda burada gereksiz gövde gösterisi yapmayı. Yazık işçinin alın terine.
Gövdenizi göstermeniz gereken yerde gösterin de insanlar işsiz kalmasın. Ahbap çavuş ilişkilerinden sıyrılıp sendikal kimliğinizi kullanın. Eminim sizlere daha çok yakışacaktır. Yoksa vicdanlarınız sizi uyutmayacak. Kendi kendinizi yargılayacaksınız. Dünyadaki en zor olaylardan biri de insanın kendi kendini yargılamasıdır.
Çünkü çok acımasız olur ve en büyük cezayı verir kendine. Tavsiye etmem ama siz bilirsiniz.
Ağalar, beyler bırakın bu yapmış olmak için yaptığınız inandırıcı olmayan eylemleri söylemleri.
Size bir kazanım sağlamaz. Aynı durum Karayolları işçileri adına da yaşandı. Ama devlet ne yaptı.
Hiç birini işten atmadı ve yargı kararını uyguladı. Sendika da sahip çıktı. Tatlıya bağlandı gitti.
Hakkı olan kadroyu aldılar. Sizler de aynı mücadeleyi verseydiniz keşke.
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde bu kadar kıyım yapılırken örgütlü ve yetkili sendikaların bu kadar suskun olması acayip bir durum olsa gerek. Şimdilik ben de suskun kalacağım. Ama bu işçi-emekçi kardeşlerimin hakkını korumak için elimden geleni yapacağım ve kamuoyunun gözleri önüne sereceğim. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Sendikaların yapması gerekeni bir gazetecinin yapıyor olması sizleri nasıl bir duruma düşürür ya da ne düşündürür?
Ama önce bu yanlıştan dönülmesini temenni ediyorum.
Bu arada şiddet içeren mesajlar veren sendika yöneticisini de asla tasvip etmiyorum. Kimse devlet adına konuşamaz.
Kimin konuşacağı, kimin konuşmayacağı yasalarla belirlenmiştir.
Hiç kimse hukuk üstü değildir, olamaz.