Bir Zen ustasına genel olarak ne yaptığını sormuşlar. O da çok özel bir şey yapmadığını söylemiş: "Acıkınca yemek yerim, uykum gelince yatıp uyurum..." Bunun üzerine "Biz de acıkınca yemek yeriz veya uykumuz gelince yatıp uyuyoruz yani senin farkın ne?" diye tekrar sorduklarında, Zen ustası "Yani ben karnım acıkınca sadece yemek yerim, uykum gelince de sadece yatıp uyurum" demiş.
YOĞUNLAŞMAK ÖNEMLİ
İşte bu Zen ustasının dediği gibi, bir şeyi yaparken öncelikli olan, tam olarak ve sadece o şeyi yapmaktır. Çay içerken sadece çay içmektir. Müzik dinlerken sadece müzik dinlemektir. Kitap okurken de o kitabı tümü ile yaşamaktır. Laf aramızda insanların büyük bir çoğunluğu bunu başaramazlar.
Cinsel yaşam ile ilgili olarak da en önemli olan şey, kendi vücudunuza ve eşinizin vücuduna yoğunlaşabilmektir. Eğer bunu yapabiliyorsanız, yoğunluğuna yaşayabiliyorsanız, yaşatırsınız. Yoğunluğuna hissedebiliyorsanız, hissettirirsiniz. İnsanlar kendilerinin ve eşlerinin duyarlı bölgelerini ve ne şekilde yaklaşımdan hoşlandığını zaman içinde deneyerek öğrenirler. Kaç senelik evli bir çift olursanız olun, her zaman kendinizde ve eşinizde farklı özellikler ve farklı eğilimler keşfetmeniz mümkündür.
Cinsel yaşam keşfedildikçe bitmeyen gizemli bir ülke gibidir. Bütün bu güzellikleri yaşamanıza engel olacak tek şey ise kendinizi baştan belirlemenizdir. "Ben şu şekilde bir insanım, şundan hoşlanırım, bundan nefret ederim. Şu tür şeyleri kesinlikle yapmam" gibi kendinizi koşullarsanız; koşullanmalarınız birçok güzel duyguları yaşamınızı engelleyebilir. Sizi, kendi yolunuza dikilen bir engel haline getirir. Her alanda, kendisini baştan belirleyenlere üzülürüm. Ama özellikle de cinsel yaşamda kendisini belirleyenlere daha bir acırım.
Hepimiz her zaman değişebiliriz. İlgilerimiz, zevklerimiz ve arzularımız da değişebilir. Bir zamanlar hiç hoşlanmadığımız bir davranıştan daha sonra çok zevk alabiliriz. Ama en önemli nokta, değişikliklere yani genel olarak yaşama açık olabilmektir.