Hüzünlü sesiyle, Türk Halk Müziği'nin en otantik çalgılarından biri olan Ege kökenli "Kabak Kemane'nin" ünü kıtaları aşıp Amerika'ya kadar ulaştı. İnciri ve doğal güzellikleriyle bilinen Başköy'de yaşamını sürdüren İrfan usta kendisini ziyaret eden Amerikalı konuklarına Türk kültürü ve müziğini tanıtıp hiçbir maddi karşılık beklemeden gönüllü kültür elçiliği yapıyor.
MÜZİĞE ADANMIŞ 50 YIL
Dile kolay, dolu dolu müziğe adanmış tam 50 koca yılı deviren evli ve üç yetişkin çocuk sahibi Alkur, bugüne kadar elde ettiği birikimleriyle 'İlim ve İrfanla Müzik' adını verdiği atölyesini binbir zorluklarla hayata geçirmeyi başardı. Müzik atölyesinde, bir yandan kabak kemane üretimi yapan İrfan usta, diğer yandan da öğrencilerine ücretsiz bağlama ve kabak kemane kursları veriyor. Bununla da yetinmeyen Alkur, maddi imkansızlıklar yüzünden enstrümanı olmayan çocuklara kurs süresince ücretsiz enstrüman sağlıyor. Köylülerine de kapılarını sonuna kadar açan İrfan usta, "Müziğin gücü evrenseldir. Nefesim yettiği sürece isteyene öğretmeye devam edeceğim" diyor.
● İrfan Alkur'u tanıyabilir miyiz?
Cemile, Meltem ve Can isminde üç yetişkin çocuk sahibiyim. En büyük destekçim ise eşim Selma hanım. Eskiden Uzgur diye bilinen Başköy'de doğdum ve halen burada yaşıyorum. Müzik, hayatımda önemli bir yer tutuyor. İlkokul sıralarında 'bağlama' çalarak müziğe başladım.
KOMŞUNUN AĞACINI KESTİ
● Kabak kemane ile nasıl tanıştınız?
Kabak kemane 19. yüzyıl sonlarına kadar Ege'de yaygın şekilde kullanılan yaylı bir çalgı. Su kabağından üretiliyor. Bu işe başlamamın ise macera dolu ilginç bir hikayesi var. Neredeyse 50 seneyi geçiyor. Çocukluk yıllarımda, kendime bir bağlama yapmak istedim. Komşumuz, Hüseyin Gökçe'nin dut ağacını gizlice kestim. Ama ne yazık ki bağlama yapmayı başaramadım. Hüseyin amca benden şüphelense de kanıt bulamadığı için davacı olmadı. Başarısız bağlama imalatı girişimimden hemen sonra bir gün köy kahvesinde "fasıl" düzenleyen büyüklerimi dinledim. Kabak kemaneden çok etkilendim ve o gün yapmayı kafama koydum. 14 yaşındaydım. Yaklaşık 15 gün tek başıma uğraşıp, çakıyla kendime bir kabak kemane yaptım. Önce, bir su kabağının sapını kesip, dut dalından sap, at kılından 'tel' yaparak ilk müzik aletini imal ettim. Bir daha, bir daha derken 4-5 kemane yaptım. Kısa sürede ünüm Ege'ye yayıldı.
HAYATIMIN DÖNÜM NOKTASI
● TRT'nin efsane THM derlemecileri hayatınızı nasıl değiştirdi anlatır mısınız?
Gençlik yıllarında yaşadığım iki olay hayatımda dönüm noktası oldu. Bunlardan birincisi TRT araştırmacıları ile tanışmam oldu. "1970'li yılarda TRT İzmir Radyosu araştırmacılarından Durmuş Yazıcıoğlu ve Nevzat Yassı, yöreye ait halk müziği ezgilerini kaydetmek için köye gelmişlerdi. Kabak kemane yaptığımı gören Yazıcıoğlu, 'Bu enstrüman Türk Halk Müziği'nde önemli bir çalgı. Kabak kemaneden çok sayıda imal edersen, satman için yardımcı olurum' dedi. O zaman 15-16 yaşlarındaydım. Üretime hız verdim. 4 ay gece gündüz uğraşıp 30-35 tane kabak kemane yaptım ve İzmir Kültürpark'ta bulunan TRT binasının yolunu tuttum.
● Sonra ne oldu?
Durmuş Bey'i buldum. Durmuş Bey de bana, 'Eline bir tane al. Bunları Kordonboyu'nda turistik eşya satıcılarına sat. Mutlaka alacaklar' dedi. 30-35 tane kabak kemaneyi bu yolla sattım. O günden bu yana kabak kemane işi ile uğraşıyorum. Hayatımı müzik sayesinde kazanmaya başlamıştım. Nota öğrenip işi kuralına göre yapmaya karar verdim. Çok çalışarak, kendimi geliştirdim. Kısa sürede yörede tanınan bir isim oldum.
● Gönüllü kültür elçiliği yapıyorsunuz. Amerikalı turistlerin tepkileri nasıl oluyor?
Zaman zaman bir tur şirketinin Başköy'e getirdiği Amerikalı turistleri evimde ağırlıyorum. Eşimin yaptığı yöresel yemekleri tattıktan sonra birlikte müzik atölyesine geçiyoruz. Yapım aşamasını merak ettikleri kabak kemaneyle çalıp söylediğimiz türkülerin ardından her defasında bir alkış tufanı kopuyor. Köydeki yaşam tarzını anlatıyorum. Dünyaca meşhur incirimizi tadıyorlar. Gelenek, görenek ve kültürümüz onları çok etkiliyor. Tur şirketinin verdiği mütevazı bahşişlerle masraflarımızı finanse etmeye çalışıyorum. Asla kar amacı gütmedim. Ülkeme, köyüme elimden geldiği kadar faydalı olmak istiyorum.
SU KABAĞI DERİ VE AT KILI
● Kabak kemane nasıl yapılıyor?
Olgunlaşmış su kabağı temel malzemem oluyor. Kabağı ağız kısmından kesip içini temizliyorum. Kestiğim yere deri yapıştırıyorum. Kabak kemane nemli havalardan çok etkileniyor. Yayın balığı derisi, yaban tavşanı derisi veya büyükbaş hayvanların diyafram zarı önemli malzemeler arasında yer alıyor. Gürgen, ceviz veya dut ağaçlarının birinden ortalama 50 cm. uzunluğundaki sap kısmını yapıyorum. Tellerin bağlanacağı kulakları ortaya çıkardıktan sonra bağlantı takozu bölümünü hazırlıyorum. Ardından, sap ile kabağın bağlantı takozunun montajını bir metal veya ahşap yardımıyla gerçekleştiriyorum. Cilasını da fırçayla attıktan sonra tellerini takıyorum. Yay kısmı da çok önemli. Ortalama 60 cm. uzunluğunda herhangi bir ağaçtan ve at kılından yay imal ediyorum. At kılı, günümüzde maliyetli olduğu için onun yerine misina kullanmayı tercih ediyorum.
Orta Asya kökenli
● Kabak kemane nasıl bir çalgı? Farklı isimleri var mı? Kabak kemane, Türk Halk Müziği'nin telli, yaylı ve deri kapaklı sazlarımızın tek örneğidir. Menşei Orta Asya'ya dayanıyor. Batı Anadolu'da yaygın olarak kullanılan bir saz. Kabak, kabak kemane, rebap ve ıklığ gibi adlar ile de biliniyor. Orta Asya Türkmenlerinin Gijek adını verdiği ve Azerbaycan Halk Müziği'nde kemança adıyla kullanılan çalgı da, aynı köktendir. Gövdesi kabak veya Hindistan cevizi, göğsü deri, iki veya üç telli olan bir halk çalgısıdır. İyi, kaliteli ve gür ses elde etmek için kıllar üzerine reçine sürülür.
NADİR UYSAL