Türkiye'nin en genç kadın doçenti unvanını bu yıl yine en genç kadın profesörlük unvanı ile taçlandıran Ebru Demircioğlu, kadın, toplumsal cinsiyet, tarih öğretimi, sosyal bilgiler öğretimi ve öğretmen yetiştirme ile ilgili pek çok çalışmaya imza attı. 2018 yılında çıkan kitabı da "Bal Yapan Kelebekler: İlklerde ve Öncü Kadınlar" Türkiye'de kadınlarla ilgili yazılan kitaplar arasında içeriği bakımından ilkler arasında yerini aldı. Yayınları arasında büyük önem taşıyan ve başat bir eser olan "Kuruluştan Darbeye Demokrat Parti" isimli üç ciltlik eserde Demokrat Parti Dönemi'nde Siyasette Kadın, Demokrat Parti Dönemi Kadın Dernekleri ve Demokrat Parti Dönemi Kadın Dergileri olmak üzere üç bölüm yazan Demircioğlu'nun bu yıl yayınladığı "Osmanlı'da Kadının Gücü: Osmanlı Kadın Cemiyetleri" isimli eseri ise bu alanda derlenerek yapılmış en geniş kapsamlı çalışma olarak literatüre girdi.
Trabzon Üniversitesi'nde akademik hayatına profesör olarak devam eden Ebru Demircioğlu ile son eseri ve tarihte kadın hakkında geniş bir söyleşi gerçekleştirdik...
KIZLARA ROL MODEL
● Türkiye aslında kadınlara önem veren bir ülke. Sizi bu konuda çalışmaya, bu alana yönelten nedir?
Yüksek lisans tezimde tarih ders kitaplarında görsellerin analizini çalıştım. Doktora tezimde ise tarih ders kitaplarında toplumsal cinsiyet analizi çalıştım. Ve ortaya beklemediğim ya da öğrenciyken çok da farkında olmadığım sonuçlar çıktı: Tarih ders kitaplarında kadınlar yok denecek kadar az yer alıyordu. Oysaki tarihimize baktığımızda Türk kadınının her alanda temsil edildiğini görüyoruz. Özellikle de Osmanlı döneminde kadınların çok kötü bir hayatları varmış gibi oluşturulan algıyı kırarak, görünmez kılınan kadınlarımızı ortaya çıkarmak istedim.
Bedra Osman. Telefon şirketine memure olarak girdi. (1914)
GENİŞ HAKLARA SAHİPTİLER
● Kadın tarihine baktığımızda diğer milletlerden bizi ayıran ne?
Müslüman Osmanlı kadını 19. yüzyılda batı kadını ile kıyaslandığında daha geniş haklara sahip olmuştur.
Vakıf yöneticiliği yapan kadınlar var.
Haklar bakımından İslam zaten kadınlara mal ayrımı, mülkiyet hakkı, miras hakkı, tevfiz-i talak hakkı gibi haklar vermiştir. Hem Batı'da hem bizde kadınların eğitimi dinin etkisi ile daha iyi bir eş ve anne olabilmek için meşru hale getirilmeye çalışılmıştır.
Safiye Hüseyin. Balkan Harbi'nde hemşire olarak çalıştı. (1912)
Osmanlı'da kadının evlenmeden önce sahip olduğu mallar kocasına geçmez kendi idaresi altında kalır ve kocası kadının rızası olmadan malını tasarruf edemez. Batı'da kadınlar 19. yüzyıla kadar kocalarının veya babalarının mülkü olmuşlardır, evlendikleri zaman ise eşlerinin izni ile anlaşma yapabilmiş ve davada taraf olabilmişlerdir.
Emine Semiye. Ittihat ve Terakki Partisi altinda, milli siyasete girdi.
Eşyalar üzerindeki tasarruf hakkı erkeklerin olmuştur. Örneğin ABD'de evli kadınların mülkiyet hakları 1809'da verilmiştir.
İngiltere'de 1870-1882'de "Evli Kadınların Mal Edinme Yasası" çıkmadan önce kadın evlendikten sonra tüm malları ailesinden miras da dâhil kocasının üzerine geçiyordu ve kadının bu mallarda tasarruf hakkı olmuyordu. İngiltere'de 1884'e kadar kadının adı "köle" veya "mal" anlamına gelen "chattel" olmuştur. Türkiye'de kadınlar seçme ve seçilme hakkını İsviçreli kadınlardan 36, Fransız kadınlardan 11, Belçikalılardan 14 yıl önce elde ettiler.
SORUNLARA ÇÖZÜM OLDULAR
● Yeni bir kitabınız da yakında raflarda yerini aldı. Genel bir değerlendirme yapabilir misiniz?
19. yüzyılın ikinci yarısında, imparatorluğun en zor günlerinde kadınların zorluklar karşısında ne tür faaliyetler yaptıklarını tespit etmek istedim.
Çünkü yaptığım her bir araştırmada bu süreçte hem maddi hem manevi pek çok olumsuzluk vardı: savaş, açlık, yoksulluk, cahillik ve ölümün kol gezdiği yurdumuzda, insanları toplayarak millet bilincini aşılayan ve onları her yönden destekleyerek bu harekete geçiren ve bu problemlere çözümler geliştiren lider kadınlar olduğunu gördüm. Ve bu lider kadınların arkalarına takılan yüzlerce kadınların olduğunu.
Behire Hakkı. Kızlar için terzilik ögretmek amacıyla, biçki yurdunu açtı. (1917)
● İlk kadın cemiyet örneğine ne zaman rastlıyoruz?
Osmanlı'da kadınların bir araya gelerek oluşturdukları ilk cemiyet örneklerine, Kırım Savaşı (1853-1856) sonrasında rastlanılmıştır. Osmanlı'da ilk kadın cemiyetinin 1876'da Mithat Paşa'nın eşi tarafından kurulan Yaralılara Yardım Komitesi olduğunu görüyoruz.
●Bu cemiyetler hangi amaçla kurulmuş?
Ard arda devam eden savaşlardan dolayı cephedeki erkek nüfusunun geride bıraktığı ailelerine, yetim ve dul kalanlarına destek olmak; bu kadınları ve onların çocuklarını eğitmek; el sanatları öğretmek, el becerilerini geliştirmek ve meslek sahibi yapmak; kadın erkek eşitsizliği ile mücadele etmek ön plana çıkan amaçlardır. Bunun yanında cemiyetlerin yoksulların ihtiyaçlarını gidermek, kültür düzeylerini yükseltmek, ülke problemlerine yönelik çözümler geliştirmek, yaralılara bakım ve tedavi hizmeti vermek, yiyecek ve giyecek temin etmek, savaşlarda cephane sağlamak ve taşımak gibi hedefleri de mevcuttu. Kurulan bu ilk kadın cemiyetleri sayesinde kadınlar toplantılar düzenleyerek, buralarda yaptıkları konuşmalarla hitap etme ve örgütlenme konusunda ciddi bir deneyim de kazanmışlardır.Cephede şehit ya da gazi olanların ailelerine de sahip çıkıp onların ihtiyaçlarını gidermeye çalışarak dershaneler, kurslar ve sanat evi açmışlar; konferanslar, sergiler, tiyatrolar, piyangolar düzenlemişler; bir meslek öğretip bir işte istihdam etmişlerdir.
Fatma Aliye. Kadin Dernegi Muhadeneti-i Nisvan'i kurdu. (1896)
TARİH KİTAPLARINDA AYRI BİR BÖLÜM OLMALI
-Yaptığınız araştırmalar ışığında topluma bir bilim insanı olarak ne mesajlar verebilirsiniz?
Kadınların Osmanlı Dönemi'nde pasif bir hayat sürdükleri, ikincil statüde oldukları gibi inşa edilen olumsuz algıların doğru olmadığını yaptığım çalışmalar ortaya çıkarıyor. Tarih, sosyal bilgiler ve edebiyat ders kitaplarında ayrı bir ünite olarak kadınlarla ilgili bir ünitenin yer alması gerekiyor.
Gençlerimizi bu kadınlardan ve onların yaptıklarından, elde ettikleri başarılardan ancak eğitim ve öğretim sayesinde haberdar edebiliriz. Bir buçuk asır önce her türlü olumsuzluk içerisinde pek çok engeli aşarak pek çok ilki gerçekleştiren ve çeşitli başarılara imza atan Türk kadını bugün çok daha büyük başarılara imza atabilir. Bu kadınların o gün yaptıklarından ve elde etikleri başarılarından, bugünün gençleri ve tüm kadınlar ilham alabilir. O kadınlar şüphesiz Türk milleti için harika birer rol modeldir. Bu çağın imkânları düşünüldüğünde kadınların hemen her alanda elde edemeyecekleri hiç başarı olmayacağına inanıyorum. Türkiye yüzyılı kadınların yüzyılı olacaktır.