Planlı eskitme, ürünlerin belirli bir ömürle tasarlanması anlamına gelir. Yani, ürününüze hayran kalsanız bile o, belirlenen zaman dilimi içinde bozulacak veya kullanılmaz hale gelecektir. Ve bu, tesadüfen değil. Firmalar, tüketicilerin ürünleri yenilemesini sağlamak için özellikle "bozulma mekanizmaları" eklerler. Türleri de var elbette: Ürünün bir parçası bozulur ve yenisini almak zorunda kalırsınız. (Mesela telefonunuzun pili "garip bir şekilde" 2 yılın sonunda çabuk biter!) Yeni modeller piyasaya sürülür ve eskisi "demode" hissi yaratılır. (O eski ama çalışan telefonlar neden artık yetmiyor?) Yazılım güncellemeleri çıkar ve eski cihazlarınız "istemeden" yavaşlar.
AMPUL MAFYASI
Planlı eskitmenin dünyayı ele geçirişi, 1920'lerde ampul mafyasıyla başlar. "Ampul mafyası? Bu da ne?" diye sorarsanız, hemen anlatayım. Phoebus Karteli adı verilen bir grup şirket, ampullerin ömrünü bilerek kısaltmak için bir araya gelir. Neden mi? Daha fazla ampul satmak için tabii ki! Ampullerin ömrü 2500 saatten 1000 saate indirilir ve bu "kısa ama parlak" plan, planlı eskitmenin atalarından biri olur. Sonra 1950'lerde ABD'de "yeniden yapılandırılmış kapitalizm" dedikleri bir akımla birlikte bu strateji iyice yerleşir. İnsanların tüketmeye ve hep daha fazlasını istemeye teşvik edilmesi, endüstriyel tasarımın önceliği haline gelir. Tabii bu "tüketim daveti" elektronik cihazlardan tekstile kadar her sektörde uygulanmaya başlar. Bu süreç o kadar yaygınlaşır ki "ne alırsan al, bir yıl sonra yenisini alacaksın" anlayışı neredeyse bir kural haline gelir.

