Çin'in kuzeyinde, özellikle Löss Platosu'nda karşımıza çıkan Dikengyuan adı verilen yer altı evleri, bölgenin doğal yapısıyla bütünleşmiş olağanüstü bir mimariyi temsil ediyor. Yüzeyden bakıldığında neredeyse görünmeyen bu yapılar, yüzyıllar boyunca hem iklim koşullarına uyum sağlamak hem de toplumsal düzeni korumak amacıyla inşa edilmiş.

GÖRÜNMEZ KÖY
Dikengyuan, Mandarin dilinde "çukur avlu" anlamına geliyor. Bu evler, 6 ila 10 metre derinliğinde büyük bir çukurun içerisine kuruluyor. Merkezde açık hava bir avlu yer alırken, çevresine yıldız şeklinde odalar oyuluyor. Odaların dışı genellikle taş ya da kerpiçle güçlendirilerek hem sağlamlık hem de uzun ömürlü kullanım sağlanıyor. En dikkat çekici özelliklerinden biri ise, bu yapıların yazın serin, kışın sıcak olması. Sarımsı yumuşak toprak, doğal bir yalıtım görevi görüyor. Elektrik, çimento ya da modern inşaat tekniklerine gerek duymadan inşa edilen bu evler, tamamen doğayla uyumlu bir yaşam sunuyor.

7 BİN YILLIK BİR TARİH
Uzmanlara göre bu mağara tipi yerleşimlerin geçmişi yaklaşık 7 bin yıl öncesine kadar dayanıyor. Yani, Dikengyuan'lar sadece konut değil; aynı zamanda Çin'in kadim halklarının mühendislik bilgisi ve doğayla kurduğu ilişkinin somut birer örneği. Bu evlerin yapımında herhangi bir modern teknoloji kullanılmıyor. Tek malzeme toprak; ama sonuç, modern mimaride dahi nadiren rastlanan bir işlevsellik. Bu mağara evler sadece bireysel hanelerden ibaret değil. Birbirine yakın kazılan çukurlar sayesinde adeta yerin altında küçük köyler oluşmuş. Dışarıdan bakıldığında dümdüz bir arazi gibi görülen bu alanların altında, yaşam alanları, yollar, hatta küçük toplantı alanları bile yer alıyor. Yani toprak, yalnızca bir sığınak değil; aynı zamanda sosyal bir alanın çatısı haline geliyor.

SOSYAL SINIFLAR
Dikengyuan'larda kimlerin yaşadığı sorusu da ilginç: Bu yapılar etnik farklılıklardan çok, sosyal sınıflara göre şekillenmiş. Genellikle kırsal kesimde yaşayan çiftçiler bu mağara evlerde barınıyordu. Zamanla bu yapılar, düşük gelirli topluluklar için ekonomik ve güvenli bir alternatif haline geldi. Her ne kadar çağdaş şehirleşme bu yapıları geride bırakmış gibi görünse de, birçok insan bu geleneksel yaşam tarzını terk etmemiş durumda. Uzun yıllar göz
ardı edilen Dikengyuan'lar, nihayet hak ettikleri ilgiyi görmeye başladı. 2011 yılında Çin devleti bu yapıları somut olmayan kültürel miras kapsamına aldı. Başta Henan eyaletine bağlı Sanmenxia olmak üzere birçok bölgede restore edilen bu mağara evler, günümüzde turistik cazibe merkezlerine dönüştürüldü. Hatta bazıları butik otellere çevrilerek konuklarına hem konfor hem de tarih sunuyor. Güneş panelleri, internet bağlantısı ve modern hijyen sistemleriyle donatılan bu evler, sürdürülebilir turizmin başarılı örneklerinden biri haline geldi.

AKTİF YAŞAM VAR
Günümüzde hâlâ bazı aileler bu evlerde yaşamaya devam ediyor. Birçok mağara evde, oturma alanı, mutfak ve yatak odası tek bir oyuk içerisinde organize edilmiş durumda. Zamanla eklenen modern donanımlar sayesinde geleneksel yapı korunurken yaşam konforu da artırılmış. Gelenekle modernitenin buluştuğu bu evlerde hayat, yüzeydeki kentlerden çok farklı bir ritimde akıyor. Dikengyuan'lar, Löss Platosu'ndaki tek yer altı yaşam formu değil. Örneğin, Şensi bölgesindeki Yan'an mağara evleri, Çin devrim tarihinde önemli bir yere sahip.

KÜLTÜREL HAFIZA
20. yüzyılın ortalarında Mao Zedong ve yoldaşları bu mağara evlerde yaşamış; devrimci hareketin karargâhı burası olmuştu. Çin'in bugünkü lideri Şi Cinping'in de gençlik yıllarında bu tür bir mağara evde yaşadığı biliniyor. Yani bu yapılar yalnızca mimari değil, aynı zamanda siyasi ve kültürel bir hafızanın taşıyıcısı.

SESSİZ AMA DERİN
Dikengyuan mağara evleri, modern dünyanın gürültüsünden uzakta, yerin altında sessiz ama derin bir hayatın sürdüğünü hatırlatıyor. Doğayla çatışmadan, onunla bütünleşerek yaşamanın mümkün olduğunu gösteren bu kadim yapılar, sürdürülebilirlik, mimari zekâ ve kültürel koruma açısından benzersiz bir örnek sunuyor. Çin'in kuzeyine yolunuz düşerse, yüzeyin altındaki bu görünmez köyleri görmeden dönmeyin.

