İzmir'in gelinlik modasında dünyanın merkezi olacağına inanan Madam Z'ye göre genç tasarımcılar özgün tasarımlara imza atmalı
SİNAN DOĞAN (HABER MERKEZİ)
Her geçen yıl katlanarak büyüyen IF Wedding Fashion 2012-İzmir Gelinlik, Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı ile İzmir gelinlik ve modada önemli bir başarıyı yakaladı. Fuarın açıldığı gün gelinlikte İzmir'i dünyaya tanıtan, first ladylerin, prenseslerin gelinliklerini çizen ünlü modacımız 'Madam Z' ünvanlı Zuhal Yorgancıoğlu ile konuştuk. İlk gelinliği kendisi için tasarlayan ama giyemeyen Zuhal Yorgancıoğlu, "İçimde ukde kaldı. İşte ondan sonra yaptığım tüm gelinliklerin en güzel olması için çalıştım" diyor. İzmir'in gelinlik modasında dünyanın merkezi olacağına inanan Madam Z'ye göre genç tasarımcılar özgün tasarımlara imza atmalı.
"O YAZ EVLENECEKTİK" * İlk gelinliği ne zaman ve kim için tasarladınız?
İlk tasarladığım gelinlik, kendi gelinliğim oldu. 1947'de Ankara Yüksek Kız Meslek Okulu'nun Moda Tasarım Bölümü'nün son sınıfında okurken nişanlıydım. O yaz evlenecektik. O zamanlar meşhur olan Rüzgar Gibi Geçti filminin Scarlet O'Hara'sının giydiği kabarık etekli kıyafetleri bana ilham veriyordu. O kıyafetlerden ilham alarak çizdiğim gelinlik modelini, yatakhanedeki karyolamın başucundaki dolabımın kapağına asmıştım. Gelinliğim efsaneleşmişti.
* Düğünüzde o gelinliği mi giydiniz?
Hayır ne yazık ki o gelinliği giyemedim. Nişanlım "Ben seni vitrine koymayacağım, akıllı uslu bir gelinlik yap da giy" dedi. Akıllı uslu bir gelinlik yapıldı ve giydim. Ama içimde büyük bir ukde kaldı. İşte ondan sonra yaptığım tüm gelinliklerin en güzel olması için çok çalıştım. Bugünkü başarımın sırrı belki ondandır.
* İzmir'de gelinlik modası nasıl ve ne zaman başladı?
1940'lı yıllarda İzmir'de modanın 'm'si yoktu. Bir iki mahalle terzisi, bir iki musevi kızı, İzmirliler'in ihtiyacını karşılıyordu. 1947 yılında Ankara Kız Meslek Okulu'nun moda tasarımı bölümünden mezun olduğum yıl İzmir'de evlendim. Eşimin İzmir'in tarihi ve kültürel zenginli olan hisar önünde küçük ve şirin bir dekorasyon mağazası vardı. Ev tekstili, perde, yorgan, yatak örtüsü ve küçük dekorasyonlar gibi kadına ait işler yapılıyordu. Orada çalışmak bana büyük zevk veriyordu.
ABD'DE EĞİTİM * Sadece eşinizin dükkanında mı çalışıyordunuz?
İzmir'de 3 yıl Göztepe Kız Enstitüsü'nde resim öğretmenliği yaptım. Aynı dönemde 3 çocuğum oldu. Ev, çocuklar, okul ve atölye beni fazla yoruyordu. Adeta ağır işçi olmuştum. Eşimle konuşarak öğretmenliği istemeyerek bırakmak mecburiyetinde kaldım. Ve atölyede serbest çalışmalarıma başladım.
* Bu arada Amerika'da eğitim almaya da gittiniz. Oradaki eğitimin tasarımlarınıza ne şekilde etkisi oldu?
Atölyede serbest çalışmalara başladıktan tam 11 yıl sonra, 1961'de çok istediğim dış memlekette ihtisas yapma imkanına sahip oldum. Amerika Mariland Güzel Sanatlar Akademisi'ne gittim. Akademi 5 yıldı. Fakat benim Ankara'dan aldığım 3 yıllık diplomayı gören okul yöneticileri, süreyi 2 yıla indirdiler. Geceleri akademiye giderken, gündüzleri de News-Post Sunday American Gazetesi'nde moda desinatörlüğü yapıyordum. Arada da With Swan, Layn Bryn, Stewards gibi bazı moda evlerinin modellerini çiziyordum. Bu şekilde doğu ve batı modasının sentezini yaparak memleketime döndüm. Hisarönü'ndeki küçük atölyemde moda çalışmalarına başladım. Hazırladığım ilk gelinliği vitrine koyduğum zaman çarşıda bir hareket oldu. Her sabah işe gittiğim zaman vitrinimin önünde bir çok kişinin gelinlik modelini çizmeye çalıştığını görüyordum. Kısa süre içinde de çarşının akıllı esnafı iş değiştirerek gelinlik yapmaya başladı.
* Neden gelinlik işini büyütmediniz?
Ben her zaman kültürel olarak çalıştım. Ticareti asla düşünmedim. Eski Kültür ve Turizm Bakanımız Tınaz Titiz bir toplantıda 'Bakanlık olarak yaptığımız araştırmalarda memleketimizi en güzel şekilde tanıtan sizsiniz' demişti. Mutlu olmuştum. Bakan 'Bu değirmenin suyu nereden geliyor?' diye sordu. Ben de 'beynim ve kalemim' dedim. 'Olamaz' dedi ve masaya kuvvetli bir yumruk vurdu; 'Ben sizi Chanel gibi, Christian Dior gibi müessese yapacağım. Hazırlayın fizibilitenizi bana gelin' dedi. Bugün dünyanın first ladylerinin gardıroplarında 'Made in Turkey Zuhal Yorgancıoğlu' etiketi mevcuttur. Her zaman bir ressam gibi çalıştım. Hiçbir ressam ticareti düşünmez, sanatı için çalışır.
* Genç tasarımcılara da önerileriniz olacak mı?
Önünüz açık, ufkunuz geniş. Size sadece çalışmak kalıyor. Arkanızda İzmir'i ve sizleri düşünen büyük kuruluşlar var. Yarışmalar, kurslar...Bizim zamanımızda bu zenginliklerin hiçbiri yoktu. Cumhuriyet Kız Enstitüsü bile yeni açılmıştı. Etki altında kalmak yok, özgün ve mili hislerle dolu olarak çalışın. Kopya, taklit yok. Fuarlarımız kendi tasarımlarımızla dolsun. Fuarlarımıza gelenler kendi taklitlerini değil bizi, kendimizi görsün. Unutmayınız ki kendi tarih ve kültürlerine, gelenek ve göreneklerine sahip olmayan topluluklar millet olamaz.