RÖPORTAJ: MURAT ŞAHİN
Murat Ihlamur. İzmir'de yazılım denilince akla gelen ilk isim. Ihlamur 1991 yılında babasının arabasını sattığı para ve arkadaşlarından aldığı borç ile Netsis Yazılım firmasını kurdu. İlk yıllarda kimsenin cesaret edemediği yazılım projelerini hayata geçirerek adını duyurdu. Daha önce profesyonel olarak çalıştığı şirketin kapanması sonucu işsiz kalan 10 arkadaşı ile yola çıktı. İlk 1 yıl deyim yerindeyse 'anasından emdiği süt burnundan geldi' ama o hiç yılmadı. Bugün yurtdışında 35, Türkiye'de 130 olmak üzere toplam 165 kişiye istidam sağlayan, yurtdışına yazılım ihraç eden Türkiye'nin en büyük yazılım şirketlerinden Netsis'i yaratan Ihlamur, İzmir'in de yazılımda İstanbul ve Ankara'yı geçerek liderlik koltuğuna oturacağını inanıyor. Ihlamur, Netsis'i dünya markası yapmak istiyor. Ihlamur'un büyük oğlu Yiğit babasının yolunda ilerliyor. Google'da mühendis olarak görev yapıyor. İşini çok seven Ihlamur, yaz döneminde işe şortla geliyor. Yazın, haftanın 6 günü yüzen, kışın da yürüyüş yapmaktan çok hoşlanan Ihlamur, langırt ve masa tenisinde de oldukça iddialı. Ihlamur ile Netsis'i, yazılım sektörünü, İzmir'in yazılımda geleceği noktayı ve özel hayatını konuştuk.
"İki seçenek vardı" * Murat Bey, kendinizden bahseder misiniz?
İzmir'de doğdum. Annem İzmirli, babam İstanbullu. Türk Hava Kuvvetleri'nde subay olan babam sayesinde çocukluğum Anadolu'nun birçok yerinde geçti. Babam emekli olduktan sonra İzmir'e yerleştik. 1979'da terör olayları nedeniyle üniversite tercihimi İstanbul yerine İzmir'de kullandım. İstanbul Üsküdar Lisesi'ni bitirdikten sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'nde okudum. Sonra aynı bölümde yüksek lisans yaptım. İş hayatına profesyonel olarak bir şirkette adım attım. O şirketin zor duruma düşmesi üzerine, ya başka şirkette çalışacaktım, y ada kendi şirketimi kuracaktım. Ben ikinci yolu tercih ettim ve Netsis'in temellerini attım.
* Netsis'in kuruluş sürecinde sıkıntılarınız oldu mu?
Netsis'in kuruluşu çok sancılı oldu. Cebimde hiç para yoktu. Babam arabasını sattı. Kayınpederim destek oldu. Arkadaşlarımdan aldığım borç ile şirketi kurdum. Daha önce çalıştığım firmadaki 10 arkadaşımla birlikte yola çıktık. Özellikle ilk 1 yıl çok zorlandım. Birinci yılın sonunda ise hızlı büyüme sürecine girdik. 1990'lı yıllar Türkiye'de yazılım sektörünün yeni yeni geliştiği bir dönemdi. Bunun avantajlarını yaşadık. İstanbul'da büyük rakiplerimiz vardı. Biz onların girmediği, zor gördüğü yazılımları yaptık. O dönemde Opel, Henkel ve Piyale'nin İzmir'de olması bizim gelişimimizde büyük fayda sağladı. Daha sonra Ericsson'un büyük bir projesini aldık. Bu projeler bizim başarı hikayemiz oldu.
"40 bin müşterimiz var" * Bugün geldiniz nokta hakkında bilgi verir misiniz?
1996'da İstanbul'da, 2000'de Ankara'da faaliyet göstermeye başladık. 2005 yılından itibaren de Mısır, İran Ukrayna'da ortaklıklar yaptık. Türkiye'de kurumsal iş yazılımları alanında 2'nci sıradayız. Toplam yazılımcılar içinde de ciro büyüklüğü olarak 3'üncü sıradayız. Türk yazılımcı firmalar içinde de birinciyiz. Şu anda 35'i yurtdışında olmak üzere toplam 165 çalışanımız var. İş ortaklarımızla birlikte 2 bine yakın kişiye ulaşıyoruz. 40 bine yakın müşterimiz oldu. Türkiye'de yazılım ihracına başlayan ilk firmalarından biriyiz. Büyüme planında önce yakın komşuları hedef aldık. 10 ülkede bayilerimiz var.
* Bundan sonraki hedefiniz nedir?
Firmalar ve büyük kurumlar için entegre yazılım sistemleri üzeride çalışıyoruz. Firmaların insan kaynakları, tedarikçileri, bayileri, müşterileri ve satış sonrası hizmetlerini tek bir yazılım ile internet ve cep telefonlarından bile kontrol edebilecekleri bir yazılım sistemi geliştiriyoruz. Bu yıl yüzde 20 büyüme ile 20 yeni istihdam daha hedefliyoruz. Geçen yıl Ar-Ge'ye 3.6 milyon TL yatırım yapmıştık. Bu yıl bu rakam 4.5 milyon TL'ye ulaşacak. Anadolu'da, gezdiğimizde büyük bir motivasyon olduğunu görüşoruz. Biz de bu doğrultuda yatırımlarımızı ara vermeden sürdürüyoruz. Firmamızı uluslararası bir marka yapmak en büyük ideallerimden biri. Şirketimizi satın almak için birçok teklif geliyor. Eğer uluslararası marka olmamıza yardımcı olacak bir birliktelik olursa bunu kabul edebiliriz.
"Ters göç var" * Firmayı İstanbul'da kursaydınız, daha iyi noktalarda olmaz mıydınız?
İzmir'de olmanın Ar-Ge yapan firmalar için önemli avantajları var. İnsan kalitesi çok yüksek ve istanbul'a göre ekonomik. İstanbul'dan bu nedenle Urla Teknopark'a gelen yatırımcılar var. İzmir'in bu alanda boş olması ayrı bir avantaj. Ekonominin yüzde 60'ının döndüğü İstanbul'dan ayrı kalmak bir sıkıntı ama bunu da her hafta İstanbul'a giderek çözebiliyorsunuz. İstanbul ofisi olmayan İzmirli bir firmanın büyüme şansının olmadığını da biliyorum, ama yazılımda İzmir'de olmak her şeye rağmen bir avantaj.
* İzmir'in bu sektördeki konumu nedir? Kent, bu sektörle nereye gider?
Uzun vadede İzmir'in yazılım ve bilişimde en önemli kent olacağını düşünüyorum. Urla Teknopark sektör için çok önemli bir bölge. Ulaşım ve yerleşim imkanları daha ekonomik hale getirildiğinde buradaki büyüme daha da hızlanacaktır. Kıdemli yazılım firmaları İstanbul'da boğulmuş durumda. Son yıllarda İzmir'e bu alanda ters göç başladı. Şu anda İstanbul ve Ankara bizim önümüzde gözüküyor ama gelecekte İzmir yazılımın başkenti olacak.
"İş odaklıyım" * Türkiye yazılım ve teknoloji gelişiminde nerede?
Gelişmiş ülkelerin milli gelirine orantıladığımızda teknoloji kullanımında altı kat gerideyiz. Ama bu teknoloji kullanım oranında 6 kat büyüme anlamına geliyor. Bu çok önemli bir fırsat. KOBİ'ler bunun farkına vardı. Yatırımlar yapılıyor. Sektör hızlı bir gelişim içinde. Verilecek desteklerle çok daha iyi yerlere gelecektir.
* İş dışında neler yaparsınız?
Ben iş odaklı bir insanım. Zamanımın büyük bir bölümü iş başında geçiyor. Spor yapmayı seviyorum. Yazın Çeşme'de işe gelmeden önce haftanın 6 günü yüzüyorum. Sabah 7'de kalkıp, 1 saat yüzüyorum. Kışın ise haftada bir yüzerken, uzun yürüyüşler yapıyorum. Seyahati seviyorum ama genelde hem iş hem de seyahatleri tercih ediyorum. Arkadaşlarla langırt ve masa tenisi oynamayı da çok severim.
* Biraz da ailenizden bahseder misiniz?
İyi bir aile babası olduğumu söylerler. Eşimin adı Dilek. İki oğlum var. Büyük oğlum Yiğit benim gibi Önce endüstri mühendisliği okudu, sonra bilgisayar mühendisliğinde yüksek lisans yaptı. Şimdi Google'da mühendis olarak çalışıyor. Benden daha iyi. Google'da işe kendi girdi. Beni geçecek. Küçük oğlum Yağız ise uluslararası ilişkiler okuyor. Onlarla yaz tatillerinde birlikte vakit geçirmekten çok hoşlanıyorum.
Amerika'da başarı hikayesi yayımlandı
ABD'de yayımlanan Run Grow Transform isimli bir kitapta Netsis şirketi başarı hikayesi olarak yer aldı. Yalın bilişim ile ilgili kitapta, süreçleri basite indirgeyip, insana önem veren bir yönetim anlayışının başarısı olarak Netsis ele alındı. Kitapta, örnek başarı hikayesi olarak Netsis lanse edilirken, Netsis'in 1991 yılından bugünlere geliş öyküsü anlatıldı.
