Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Afrika'ya gerçekleştirdiği seyahatlerdeki izlenim ve hatıralarını, kaleme aldığı "Afrika Seyahatlerim" adlı kitapta topladı.
Giriş Tarihi: 24.12.2021 08:15 Güncelleme Tarihi: 24.12.2021 12:08
Mevlana Celaleddin Rumi'nin 'Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez' sözleriyle başladığınız kitabınızda Afrika yolculuklarınızın sizin için 'insanlık tecrübelerine şahitlik edip sorumlulukları yeniden hatırlama' vesilesi olduğunu dile getiriyorsunuz. Afrika ziyaretlerinizi bu anlamda dünyanın diğer bölgelerine yaptığınız yolculuklardan ayıran şeyler nelerdi?
Bu söz, çok sevdiğim bir sözdür. Hayatımda her zaman yön tayin etmiştir. Paylaşmanın çoğaltan hikmetini hatırlatır bana. Afrika, acının yoğunlaştığı bir yer. Adaletsizliğin hangi boyutlara varabileceği burada gözler önüne seriliyor. Bu seyahatlerin en ayırt edici özelliği, insana böyle bir bakış açısı kazandırmasıdır. Aynı dünya üzerinde bu kadar farklı hayatların yaşanıyor olması herkesin üzerine düşünmesi gereken bir gerçek. Hayat dediğimiz uzun gibi görünen, aslında kısa bir yolculuk. Hepimiz bu yolculuğu anlamlı kılma arayışı içindeyiz. Aradığımız anlamın, hayırlarla dolu eserler ortaya koymakta saklı olduğunu düşünüyorum. Yani, birinin yaşadığı müşkülü hafifletebiliyorsanız, ortaya güzel bir insanlık eseri koymuş oluyorsunuz. Elbette bunun birçok boyutu var. Önce bir birey olarak, her an hayrın peşinden koşmakla mükellefiz. Bu sorumluluğun bir toplumun ve devletin ana prensibi haline gelmesi, odağında insan olan politikaların ortaya çıkmasını sağlıyor. Bu da dünyanın tüm sorunları için yegane çıkış yoludur. Zannediyorum Afrika deneyimi, sadece şahsım için değil, gidip gören herkes için aynı hisleri uyandırmıştır.
Böyle bir karede ben, geçmiş acıları ve onların bugün de hissedilen tortularını değil, eğitimden sağlığa, her alanda gerekli altyapıya kavuşmuş bir Afrika görmek isterdim.
İnsan haklarının, kadın haklarının ve çocuk haklarının kimseyi ıskalamadığı, temel ihtiyaçların artık bir ölüm kalım meselesi olmadığı bir Afrika, sadece Afrikalılar için değil, tüm dünya için çok önemli. Çünkü bir yerden fiziksel olarak uzak olmamız, orada yaşanan acılardan uzak kaldığımız anlamına gelmiyor. Yeryüzünde adalet, barış ve yüzlerdeki tebessüm arttıkça, tüm insanlık bu atmosferden istifade ediyor. Yani, hep arzu ettiğimiz, hayalini kurduğumuz mutlu bir dünyanın imarı, uluslararası toplumun ortak çabasına muhtaçtır. Eğer, başkası sandıklarımızın derdine ortak olmazsak, dünya barışı ve müreffeh toplumların varlığı temenniden öteye gidemez. Kısacası, benim resmettiğim Afrika, söylenen sözlerin icraatla gerçeği döndüğü, insanlığın bir aile olduğu bilinciyle birbirinin elinden tuttuğu bir yer olurdu.