Giriş Tarihi : Son Güncelleme :
CUMARTESİ SABAH - Sonat BAHAR
Bu zamana kadar onu hep farklı rollerde gördük.
Rolü için saçlarını kazıttığı da oldu, tarihte yolculuk yaptığı da... Her seferinde işinin hakkını vermeyi bildi.
Şimdi de, yakınlarını bile şaşırtacak bir fedakarlığa imza atıyor. Sevdiklerinden ve sosyal yaşamından uzak bir hayat sürüyor.
Oyuncu olmayı küçüklüğünden beri isteyen biri o. Günlüklerinde bile bu hayalini sık sık dile getirmiş.
Anne ve babası ünlü.
Annesi Gül Erçetingöz, babası ise magazin duayeni Kenan Erçetingöz. Ama anne ve babasının oyunculuk macerasında katkısı olduğunu söylemek Burcu'ya haksızlık olur. Aksine ikisi de kızlarının oyuncu olmasını hiç istememiş. Ama o dirençli çıkmış ve oyunculuk için ne gerekiyorsa yapmış.
Tiyatroda eğitim aldığı sırada, tuvalet temizlemiş. Defalarca reddedilmiş. Ama yılmamış.
Hayatta kararlı duranların ödülü onu da bulmuş ve başarı gelmiş. Bu zamana kadar birçok yapımda rol alan Kıratlı'nın hayali iyi bir oyuncu olarak anılmak.
Kısıtlı bir süre için geldiği İstanbul'da buluştuk Kıratlı ile. Onu, olduğu gibi yansıtalım istedik. Çekimler için "Nasıl görünmek istiyorsan öyle gel" dedik. O da bir parti kızı gibi giyinip geldi.
İşte karşınızda çok farklı bir Burcu Kıratlı:
- Uzun zamandır Kapadokya'da yaşıyorsun, bölgeyi, sana hissettirdiklerini ve yaşamını anlatırmısın?
- Kapadokya için her zaman sihirli derlerdi, bunu orada yaşamaya başlayınca çok daha iyi anladım.
Gerçekten öyle. Enerjisi çok yüksek bir yer, dilek dilerken dikkatli olmak lazım (gülümsüyor).
Genelde set dışında arkadaşımız Mete Açıkgöz'ün sahibi olduğu Şıra Restaurant'da vakit geçiriyorum; manzarası çok güzel ve huzur veriyor bana. Bazen set çıkışları da orada hep beraber yemek yiyoruz. Onun dışında oteldeyim genelde...
- Otel odanı nasıl dizayn ettin, sonuçta ev gibi hissetmek önemli?
- Benim için yaşadığım alan, uyuduğum yer çok önemli bu yüzden otel odamı da evim gibi dizayn ettim. Yatakta kendi yatak örtülerim, battaniyem, salon kısmında koltuklarım, Apple TV, her şeyim aynı evimdeki gibi... Köpeğim Mira'nın yatağını bile götürdüm.
- Mavi karakteri sana neler kattı?
- Senaristlerimiz o kadar güzel bir Mavi sundular ki bana; ilk okuduğumda âşık oldum ve hemen onu oynamak istedim. Şu anda yarattığımız Mavi'yi çok seviyorum. İlk bölümlerdeki o asi halleri bana çok benziyor aslında. Mesela olaylara karşı dik duruşu, haksızlığa gelememesi ve kendi doğrularını çok net bir şekilde savunması... İkinci sezon daha ılımlı bir Mavi var karşımızda; olaylara ve başına gelenlere karşı eskisi gibi fevri değil, daha olgun tavırlar sergiliyor. Bu noktada bana kişisel olarak bir şeyler katıyor tabii. Mavi'den daha sakin olmak gerektiğini öğreniyorum.
- Aslında karakterinden çok farklı birisin, giyimin, hayatın... Normal yaşantında nasıl birisin biraz anlatır mısın?
- Yaşam tarzı olarak evet, çok farklıyız Mavi'yle... Ben daha modern, daha gezmeyi seven ve daha neşeli biriyim. Dışarıda vakit geçirmeyi, yeni yerler keşfetmeyi ve dans etmeyi çok seviyorum. Genelde grubun çılgınıyımdır.
- Farklı karakterleri canlandıran birisin, bundan sonra nasıl bir karakter hayal ediyorsun?
- Oynamak istediğim o kadar çok rol var ki ama bu tabii ki iyi bir senaryoyla doğru orantılı. Bir sonraki işimin bir önceki işimden farklı olmasına dikkat ediyorum. Ama tabii bazen hayat sana hiç düşünmediğin çok güzel şeyler sunabiliyor. O yüzden tek bir rol, tek bir karakter söyleyemem.
- Aile kurmak, çocuk sahibi olmak konusunda neler düşünüyorsun?
- Her zaman genç anne olmak istemişimdir. Benim annem beni 18 yaşındayken dünyaya getirmiş ve şimdi arkadaş gibiyiz. En büyük sırdaşım, hayat arkadaşım. Ben de çocuğumla öyle olmak istiyorum. Aile kurmak, doğru kişiyle tabii ki, dünyanın en güzel şeyi olabilir...