Giriş Tarihi :
İLK SEZONUNDA KENDİNİ KANITLADI
Futbol kariyerine 1952 yılında, İzmir'in yerel takımlarından Damlacıkspor'da başladı. 1953-1954 yılları arasında Yün Mensucat'ın altyapısında oynamasının ardından, 1954-55 sezonu öncesinde İzmirspor'a transfer olarak profesyonel kariyerine başladı. Sadece 1 sezon oynadığı İzmirspor'u İzmir Profesyonel Ligi şampiyonluğuna taşıdı ve gol kralı oldu.
Metin Oktay, golcülüğü ve yaşadığı gol krallıkları sayesinde "Taçsız Kral" lakabıyla da anılmaktadır.
GOL KRALLIĞININ DEĞİŞMEZ İSMİ OLDU
Büyük kulüplerin dikkatini çeken Metin Oktay, 1955'te Galatasaray ile anlaştı. 1956-56 ve 1957-58 sezonlarında İstanbul Profesyonel Ligi şampiyonlukları yaşarken; ligde attığı gollerle üç sezon üst üste gol kralı oldu.
1959'da kurulan Millî Lig'de de gol krallıkları yaşamaya devam etti ve ligin ilk üç sezonunda 'gol kralı' unvanını korudu. 1961 yılında Serie A'da mücadele eden Palermo ile sözleşme imzaladı. Burada bir sezona yakın top koşturduktan sonra ertesi yıl Galatasaray'a döndü.
REKORUNU TANJU ÇOLAK KIRDI
Sarı-kırmızılı takımdaki ikinci döneminde üç lig, dört Türkiye Kupası ve iki Cumhurbaşkanlığı Kupası şampiyonluğu yaşadı. 1962-63, 1964-65 ve 1968-69 sezonlarında üç gol krallığı daha elde etti. 1962-63 sezonunda attığı 38 gol, onu Süper Lig tarihinin bir sezonda en çok gol atan oyuncusu yapsa da bu rekor 1987-88 sezonunda 39 gol atan Tanju Çolak tarafından kırıldı.
1996-97 sezonunda ise Hakan Şükür tarafından egale edildi. Ancak o sezon ligde tutturduğu maç başına 1,46 gol ortalamasıyla lig tarihinin bir sezondaki en verimli golcüsü oldu. Galatasaray formasıyla toplamda 324 lig maçına çıkan Oktay, attığı 294 golle hem Galatasaray'ın hem de Türk futbolunun en çok gol atan oyuncuları arasına girdi.
EN ÇOK GOL ATAN MİLLİLERİMİZDEN
İlk kez 1955 yılında giydiği Türkiye Millî Futbol Takımı forması altında 36 maça çıktı ve 19 gol atmayı başardı. Oktay; Hakan Şükür (51), Tuncay Şanlı (22) ve Lefter Küçükandonyadis (21)'in ardından, Cemil Turan, Nihat Kahveci ve Burak
Yılmaz ile birlikte millî takım tarihindeki en golcü dördüncü oyuncu konumundadır.
Metin Oktay, futbol hayatı boyunca 6 kez gol kralı oldu ve lig tarihinde 217 gollük bir rekora imza attı. 26 maçta attığı 38 golle, maç başına 1,4 gol ortalaması yakaladı. Bu rekor, günümüzde henüz kırılamadı.
JÜBİLESİNDE FENERBAHÇE FORMASI GİYDİ
Futbolu 1969'da bırakan Metin Oktay, İstanbul'daki jübile maçında Fenerbahçe forması giydi. Metin Oktay, jübile maçında Fenerbahçe ile karşılaşmak istedi. Fenerbahçe yöneticileri, Oktay'ın bu isteğine 10 dakikalığına da olsa sarı-lacivertli formayı giymesi şartıyla onay verdi.
Bu teklife "Şeref duyarım" yanıtı veren Oktay, İnönü Stadı'ndaki jübile maçından önce Fenerbahçe'nin unutulmaz oyuncularından Can Bartu ile forma değiştirdi. Türk futbol tarihine ve iki takımın tarihi rekabetine damga vuran anda 10 dakikalığına Galatasaray efsanesi Metin Oktay sarı-lacivert, Fenerbahçe efsanesi Can Bartu ise sarı-kırmızı formayla kendi takımlarına karşı mücadele etti. Oktay'ın ikinci jübilesi ise İzmir'de Göztepe ile yapılan maçta oldu.
HAYATINI ANLATAN FİLMDE OYNADI
1969 yılında futbolculuk kariyerini noktaladıktan sonra Galatasaray'ın teknik direktörü Tomislav Kaloperovic'in yardımcılığına getirildi. 1972 yılında ise Bursaspor'un teknik direktörlüğe getirildi ve tek teknik direktörlük deneyimini bir sezon Bursaspor'da yaşadı. Daha sonra Galatasaray'da yöneticilik, gazetelerde spor yazarlığı yaptı. Kendi hayatını anlatan 'Taçsız Kral' isimli filmde oynadı.
BEBEĞİNİ KAYBETTİ, EVLATLIK ALDI
29 Ocak 1959 tarihinde, İzmir'de Oya Sarı ile evlendi. Aynı yıl içerisinde eski takımı İzmirspor'dan gelen transfer teklifini reddederek İstanbul'daki kulübü Galatasaray'da kalması sebebiyle eşinden ayrıldı. İkinci evliliğini 12 Mayıs 1965'te, İstanbul'da Servet Kardıçalı ile yaşadı.
9 Şubat 1966'da, çitfin Zeynep adını verdikleri bir kız çocuğu dünyaya gelse de doğumundan birkaç saat sonra yaşamını yitirdi. Daha sonraları çift, Rıfat Halil Pala adlı çocuk evlat edindi. Selva Pala ile evli olan Rıfat Halil Pala, dünyaya getirdikleri kız çocuklarına Zeynep adını verdi.
TRAFİK KAZASI SONUCU ÖLDÜ
13 Eylül 1991 günü, sabah saat 4.15 sularında, Boğaziçi Köprüsü çıkışında geçirdiği trafik kazasından sonra kaldırıldığı Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde vefat etti. Otomobili takla atan Oktay'ın çenesinin kırıldığı, sol kolunda kırıklar olduğu ve dalağının parçalanması sonucu iç kanama geçirerek hayatını kaybettiği belirlendi.
Cenazesi Ali Sami Yen Stadyumu ile Milliyet gazetesinin binasının önünde düzenlenen törenlerin ve Fatih Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Topkapı'daki Kozlu Mezarlığı'na defnedildi. Metin Oktay'ın adı, vefatı sonrası Galatasaray'ın Florya'daki tesislerine verildi. 55 yaşındayken aramızdan ayrılan efsane isim, hiçbir zaman unutulmadı ve hem doğum hem de ölüm tarihlerinde hala özlemle anılıyor.
15. SILA TÜRKOĞLU: YAŞAYAN EN GÜZEL KADIN
İzmir'de 18 Nisan 1999'da doğan Sıla Türkoğlu oyunculuğa 19 yaşında başlamıştır. Bornova Hatice Güzelcan Anadolu Lisesi mezunu olan Sıla Türkoğlu, lise döneminde eş zamanlı olarak oyunculuk eğitimi almaya başlamış ve henüz lise öğrencisiyken setlerde yer almaya başlamıştır.
16. ÇAĞAN IRMAK: TÜRK SİNEMASININ BÜYÜLEYİCİ YÖNETMENİ
İzmirli olan ünlü yönetmen ve senarist Çağan Irmak, 4 Nisan 1970'te Seferihisar ilçesinde doğdu. Çocukluğu Seferihisar'da geçti. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin Radyo Televizyon ve Sinema bölümünden mezun oldu. Denizi, ağaçları, sinemayı, müziği ve edebiyatı çok sevdi.
Şimdiye kadar birçok senaryo yazıp filme çekti. Farklı ve çarpıcı sinema diliyle izleyiciyi etkilemeyi başaran Çağan Irmak, 'Babam ve Oğlum' filminin sokak sahnelerinin tamamını kendi memleketi olan İzmir Seferihisar'da çekmiştir. İzlenme rekorları kıran filmleriyle çok sayıda ödül kazanmıştır.
BAŞARILI TV DİZİLERİ DE ÇEKTİ
"Asmalı Konak" adlı televizyon dizisiyle ismini bütün Türkiye'ye duyurdu. Sonra hem 1980'li yılların karışık, gergin ve politik hâlini hem de 2000'li yıllardaki bir sonraki kuşağın yaşadıklarını anlatan "Çemberimde Gül Oya" dizisini yazdı ve yönetti.
Çağan Irmak birçok projesinde aynı isimlere yer vermiştir. Birden fazla projede birlikte çalıştığı oyuncular arasında Fikret Kuşkan, Çetin Tekindor, Melisa Sözen, Hümeyra, Yetkin Dikinciler, Özge Özberk, Goncagül Sunar, Şerif Sezer, Farah Zeynep Abdullah, Zuhal Gencer ve Nejat İşler dikkat çeken isimlerdir.
'SİNEMA İZLEYEREK ÖĞRENİLİR'
Sinema diliyle izleyicileri büyüleyen, ödüllü filmlerin yönetmeni Çağan Irmak, sinema eğitimi ile film çekimindeki uygulamalar arasındaki farka değinerek, "Sinema okulda öğretilmez. Sinema, izleyerek öğrenilir" dedi. Ünlü yönetmen, sinema eğitimi ile film çekimindeki uygulamalar arasındaki farka değinerek, "Sinema okulda öğretilmez. Sinema, izleyerek öğrenilir" demiştir. Yönetmenliği "doğru noktaları birleştirmek" olarak tanımlayan Irmak, "Doğru müzisyeni, doğru kalemi, doğru şeyleri bulup onları birleştirmektir" ifadesini kullandı.
Filmlerdeki her detayın arkasında bir mesaj aranmasının doğru olmadığını vurgulayan Irmak, "Bazen yönetmenler söylemedikleri şeyleri mesaj ve mecazla sahnelerin içine gizler ama bu bize kötü bir miras olarak kaldı. Her detayın arkasında bir mesaj arar olduk. Bazen kapıyı açmak sadece kapıyı açıp girmektir, bunun altında bir şey yoktur" sözleriyle her ayrıntının mutlaka bir mesaj içermeyeceğini vurguladı.
17. RİTA ABACİ (ABATZİ): İZMİR'DE DOĞDU ATİNA'DA ŞARKICI OLDU
Türk Halk Müziği ve Yunan Halk Müziği sanatçısı olan Rita Abaci (Yunanca adı Rita Abatzi), Osmanlı İmparatorluğu'nun Aydın vilayetine bağlı İzmir'de 1914 yılında doğdu. 1922 yılının savaş koşullarında babasını kaybeden Rita, annesi ve kız kardeşi ile birlikte Yunanistan'a göç etmiştir.
DÖNEMİN ÜNLÜ BİR MÜZİSYENİYDİ
1940'lara kadar Yunanistan'ın en başarılı seslerinden birisi olmuştur. Döneminin bütün önemli yapımcıları ile çalışmıştır. Kısa sürede şöhret olan Rita Abaci, döneminin en ünlü müzisyenleriyle sahne aldı. Rita Abaci'nin 1936 yılında söylediği (Trava Spango) şarkısını Nazan Öncel "Boncuk" olarak Türkçe sözlerle söylemiştir.
Rita Abaci'nin 'Trava Spango' adlı şarkısını Nazan Öncel 'Boncuk' olarak Türkçe sözlerle söyledi.
18. HÜSNÜ ŞENLENDİRİCİ: ÜSTÜN YETENEKLİ KLARNET VİRTÜÖZÜ
Hüsnü Şenlendirici Türkiye'de geniş kitlelerce tanınan, dünya çapında kayda değer işler yapmış Roman asıllı Türk klarnet sanatçısıdır. Virtüöz seviyesindeki sanatı ve performanslarıyla özellikle son yıllarda klarnet ve müzik dünyasında kendisinden sıkça bahsedilen bir isim haline geldi.
Klarnet ustası Hüsnü Şenlendirici, 12 Temmuz 1976'da İzmir'in Bergama ilçesinde dünyaya geldi. Müzisyen bir ailede yetişti. Dedesi Hüsnü Şenlendirici klarnet ve trompet müzisyeniydi. Annesinin babası Fahrettin Köfteci klarnet, babası Ergün Şenlendirici ise trompet çalıyordu. Böyle bir aile ortamında klarnet sesi Hüsnü Şenlendirici için çok tanıdık bir sesti. Kendisi de 5 yaşında klarnet çalmaya başladı.
Bu dönemde Ege ve Anadolu'nun çeşitli müzikal birikimlerinden etkilendi. Klarnet müzikleri onun için adeta bir tutku haline geldi. 1988 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı Çalgı Eğitimi Bölümü'nde eğitim gördü. 4 yıl sonra okuldan ayrıldı.
Vurmalı çalgılar ustası Okay Temiz ile birlikte çalışmaya başladı. Katıldığı turnelerde klarnet resitali ile dinleyicileri kendisine hayran bıraktı. Turnelerin yanı sıra uluslararası festivallerde de solo klarnet şovları ile adından sıkça söz ettirdi. Güçlü parmak hakimiyeti sayesinde klarnet taksimlerine adeta kendi imzasını attı. Hüsnü Şenlendirici'nin profesyonel müzik kariyeri bu şekilde yüzlerce festivalle devam etti.
BİRÇOK ÜNLÜ SANATÇIYA EŞLİK ETTİ
Yıllarca başta Türk Müziğinin çeşitli dallarındaki sanatçılar olmak üzere, Türk Pop ve cazının önemli sanatçılarına sahne, TV ve albüm kayıtlarında eşlik etti. Bunlardan bazıları Özdemir Erdoğan, Muazzez Abacı, Bülent Ersoy, Müslüm Gürses, Kibariye, Fatih Kısaparmak, Zara, Kubat, Kayahan, Seda Sayan, Emel Sayın, Adnan Şenses, Zerrin Özer, Cengiz Kurtoğlu, Candan Erçetin, Fatih Erkoç, Serdar Ortaç, Athena, İzel, Ayna, Hande Yener, Hasan Cihat Örter, İlhan Erşahin, Mercan Dede...
YURT DIŞINDA DA ADINI DUYURDU
İlk solo albümünü 2000 yılında Doublemoon etiketiyle Bergama Gaydası adıyla çıkardı. Bu albümle birlikte Hüsnü Şenlendirici klarnet taksim ve sahne performanslarında yeni bir sayfa açtı. Albümün ülkemizde gördüğü başarı uluslararası müzik şirketlerinin de dikkatini çekti. Etnik müzik plak şirketlerinden Traditional Crossroads albümün yurt dışında satış işlerini üstlendi. Böylelikle dünya çapında daha büyük başarılara imza atmaya başladı. Yurt içi konserlerinin yanı sıra yurt dışı konserleri de müzik dünyasında ses getiren çalışmalar haline geldi.
HEP TELEVİZYON EKRANLARINDA OLDU
2000'li yıllarda Türk müziği ve klarnet şarkıları alanında birbirinden önemli pek çok başarıyı yakaladı. Bir taraftan yurt dışı konserlerinde Türk müziğini geniş kitlelere sevdirdi. Bir taraftan da sol klarnetin müzik dünyasında ilgi görmesini sağladı. Enstrüman tercihi daima sol klarnetti. Bu klarnet çeşidinin Türk müziğine uygun ses yapısını kendine özgü yorumlarıyla birleştirdi. Sol klarnetle sergilediği müzik performansı ile adından söz ettirmeyi ve albümleriyle dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.
Bu dönemde Hüsnü Şenlendirici'nin hayatı müzik dünyasının dışında farklı kulvarlarda da önemli değişimlere sahne oldu. Televizyon ekranlarında çeşitli dizi, film ve reklam müziği çalışmalarında performans sergiledi. 2006 yazında Brooklyn Jazz Essentials ile tekrar bir araya geldi. Birlikte pek çok konsere imza attılar.
SOL KLARNETLE DİNLEYİCİLERİ BÜYÜLEDİ
2010 yılında Hüsnü Şenlendirici, Hindistan'da verdiği konserle adından yine sıkça söz ettirdi. Konserin ardından, New York Gypsy All Stars grubuyla turneye çıkarak Amerika'daki birçok eyalette konserler verdi. 2011 yılında Türkiye'ye gelen New York Gypsy All Stars grubuyla İstanbul Babylon ve İzmir Arena'da yeniden konserler verdi. Bu konserler, Hüsnü Şenlendirici'nin hayatı ve müzik kariyerindeki en önemli başarılar arasında yerini aldı.