Giriş Tarihi : Son Güncelleme :
BU SENE AİLE YILI İLAN EDİLDİ. NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
Ben aileye inanan bir insanım. Bir erkek kesinlikle aile ortamı içinde yaşamalı. Aile olduğunuz zaman hem ruhen hem de bedenen tüm pisliklerden arınırsınız. Bekarlık sultanlık diyorlar ama bekar insanın zamanla ruhu da bedeni de hızla kirlenir. Aileyi tüm bunlardan arınma olarak da görüyorum. Asıl kutsal olan evliliktir. Bundan dolayı da evlilikten yana bir insanım. 6 yıllık evliyim. 8,5 aylık da evladımız var. Eşimle her sene evlilik yıl dönümümüzde aynı gelinlik ve damatlığı giyerek yeniden evleniyoruz.
AİLENİN ÖNEMİ MODERN DÜNYADA ESKİ YERİNİ KORUYOR MU SİZCE?
Korumuyor ne yazık ki. Bu da bilinçli şekilde yapılıyor. Eskiden izlediğimiz dizilerde, filmlerde bile aile bağı kuvvetli, birbirini seven, paylaşım içinde olan aileler izlerdik. Şimdi ise, üvey baba, üvey anne, kötü kalpli insanlar, kimin eli kimin cebinde belli olmayan, ahlak dışı aile yapılarını izliyoruz. Her şeyden önce bizim örf ve adetlerimize uygun olmayan aile yapısı gösteriliyor dizilerde. Giderek özümüzden uzaklaştıran bir aile yapısı sunuluyor. Kapitalizm bunu bize bilinçli olarak dayatıyor. Boşanmalar da bize dayatılan aile formatından dolayı artıyor. Sosyal medya da bunda etkili oldu. Artık insanlar evliliklerini, ilişkilerini sosyal medyada yaşıyor. Sürekli partner değiştiren ilişkiler normalleştiriliyor sosyal medyada. Bu kirlilik de toplumun ahlaki erozyona uğramasına yol açıyor. Geleneklerimize, örf ve adetlerimize sahip çıkmalıyız. Aile bizi ayakta tutan en önemli bağdır.
TELEFONLARIMA BİLE ÇIKMADI
Sosyal medyada İmamoğlu'na dair yaptığınız paylaşım çok konuşuldu...
Sosyal medyada büyük bir linç kültürü var. İnsanlar beğenmediklerinizi söyleyince başlıyorlar hakarete. Bu süreçte 'Hadi, niye susuyorsun?' diye büyük bir baskı var, özellikle de sanatçılara karşı. Bir belediye başkanı ya da vekil seçeceğimiz zaman bir beklenti ile oy kullanırız. Meydanlara çıkıp 'Biz sanatın önünü açacağız, biz şunu yapacağız, bunu yapacağız' diyerek 'her şey çok güzel olacak' sloganıyla yola çıkan belediye başkanına inandım ve onu destekledim. 2000 kilometre yol yapıp oy verdim. Sonra da seçilince ne telefonlarımıza çıktı ne de mailime geri döndü. Ben neden oy verdim o zaman? Bir başkan veya onun kurumundaki kültürle ilgili sorumlu insan size dönüş bile yapmazsa ne düşünürsünüz? Bugün peşinize takıldığınız adam, yarın size sırtını dönerse ne yapacaksınız diye sordum sosyal medyada. Haklı bir soru sordum ama linç kültürü hemen devreye girdi. Benim her zaman ortada bir duruşum oldu. Sahnede bile politik espri yapmam, farklı görüşten insanlar kırılmasın diye. Herkese eşit mesafede bir insan olmama rağmen, büyük bir lince maruz kaldım. Seçtiğiniz insanlara dikkat edin dedim diye hakarete uğradım. Yazımı okumadan eleştiriyorlar. Ben ne doğru biliyorsam onu söylüyorum.
NİYE İMAMOĞLU'YLA GÖRÜŞMEK İSTEMİŞTİNİZ?
İstanbul'da bir sinema filmi çekmek istedim. İstanbul'u anlatan, şehrin insanından, mekanından bahsedeceğim bir film çekmek istediğim için belediye ile de görüşmek istedim. Şimdi bana sosyal medyada 'Vay sana destek olmadı diye mi böyle yapıyorsun?' diyorlar. Ne alakası var. İstanbul'da film çekmek isteyen herkes zaten belediyeyi aramak zorundadır. İmamoğlu'nu aradım, geri dönüş yapmadı. Özel kalemini aradım, 'Size dönüş yapacağız' dediler ama dönüş yapan olmadı. Defalarca aradım ama bana hiçbir dönüş olmadı. Neden? Bakıyorum, popüler isimler arayınca hemen dönüş yapıyorlar. Fotoğraf da çektirip, sosyal medyada paylaşıyorlar. Zamanında ben onun yanındaydım. En popüler dönemimde İmamoğlu'nun yanında ben vardım. O zaman şimdiki isimlerin çoğu yoktu. Bugün sizi kullanabilecekleri kadar kullanırlar sonra da arkalarını dönüp giderler. Ben belediyede muhatap bile bulamadım. Sanatçının yanındayız diyen İmamoğlu, popüler bir isim olmayınca görüşmüyor bile. Popüler olsaydım, elli defa dönüş yaparlardı. Açıkça popülizm yapıyor. Ben ondan ne para ne pul için talepte bulundum. Ben sadece çekeceğim film için mekan danışacaktım. Ama bunun için bile muhatap olmadı benimle. Ekibi de aynı şekilde. Aylarca oyaladılar beni, hayal kırıklığı yaşadım.
SOSYAL MEDYADAKİ ORTAMA DAİR NE SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
Düşünce özgürlüğünü, demokrasiyi savunanlar şu anda mahalle baskısı yapıyor. Şikayet ettikleri her şeyi kendileri yapıyor. Fikir özgürlüğü için mücadele ettiğini iddia edenler şimdi fikir beyan etmedi diye sanatçılara saldırıyorlar. Çıldırmış gibiler... Boykota niye çağrı yapmadın diye hesap soruyorlar, linçliyorlar. Herkes istedikleri gibi fikir beyan etmek zorunda mı? Herkesin bir duruşu var. Önce saygı duymalısın. Herkes aynı fikirde olamaz. Mahalle baskısı var diye şikayet edenlerin baskı yapmasını anlamış değilim.
BU SÜREÇTE KIRGINLIK YAŞADINIZ MI?
Evet. Bazı medya kurumlarının haberimi ele alış biçimine kırıldım. Kendilerini demokrat, özgürlükçü diye lanse eden muhalif basının bir kısmı benim sosyal medyadaki paylaşımımdan sonra hakkımda bel altı haber yaptı. Aile hayatı olan bir insanım, geçmişte hakkımda çıkan olumsuz haberleri de ekleyerek yeni haber yaptılar. Bunu yapmayın! Sen niye bel altı haber yapıyorsun ki? Hem ifade özgürlüğünü, düşünce özgürlüğünü savunuyorlar, işlerine gelmeyen bir açıklama yapınca da sizi küçük düşürmeye yönelik haber yapıyorlar. Bu anlayışı asla kabul etmiyorum.
BOYKOT ÇAĞRISI YAPMAYAN SANATÇILAR DA BENZER BİR BASKIYA MARUZ KALDI. NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
Boykot çağrısını saçma buluyorum. Boykot edin dedikleri ürünler açıklanıyor, açıklayan kanalda boykot ettiği markanın reklamı dönüyor. Meydanlara çıkmış adam, boykot ettikleri markayı açıklıyor, üstünde boykot ettiği markayı giymiş. Siyasiler ya da boykot çağrısı yapanlar insanların akıllarıyla alay ediyor. Ben boykota uymuyorum, tasvip de etmiyorum. Boykot zamanı değil. Boykot edilen yerlerde binlerce gencimiz çalışıyor. Sen bunları boykot ettiğin zaman, işten çıkarılacak bu insanlar. İşten çıkarılınca işe mi alacaksın onları ya da para mı vereceksin... Bu ortamda boykot ekonomiye zarar vermektir. Ben ne boykota katıldım ne de paylaşım yaptım. 'Niye katılmıyorsun?' diye baskı da gördüm ama desteklemedim. Boykotun ülkemize zararı dokunacağına inanıyorum. İnanmadığım şeyi kimse bana yaptıramaz.