HaberlerGaleriBalıkesir'de 'Yerli Robinsonlar' 15 yıldır adada yaşıyor
Balıkesir'de 'Yerli Robinsonlar' 15 yıldır adada yaşıyor
Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde zeytin ve çam ağaçlarıyla kaplı, nergis çiçekleriyle ünlü Çiçek Adası'na 15 yıl önce yerleşen Hüseyin ve Ayşe Afacan çifti, yalnız başlarına mütevazı ve mutlu bir yaşam sürüyor.
Giriş Tarihi: 7 Mart 2019 14:09
ABONE OL
BU GALERİYİ PAYLAŞ
ANA KARAYA 600 METRE UZAKLIKTA Ayvalık'ta ana karaya 600 metre uzaklıktaki, 275 bin metrekare yüzölçüme sahip Çiçek Adası'nda yaşamaya karar veren Afacan çifti, ada sahiplerinden merhum Nuh Katarin'den izin alarak adaya yerleşti. Modern hayattan uzak adada yaşamı seçen Afacan çifti, Rumlar zamanından kalan, viran haldeki taş yapılardan birini onararak tavuk, ördek ve koyun yetiştirmeye başladı.
Bir de köpekleri olan Afacan çifti, ihtiyacı olan elektriği karşılamak için rüzgâr enerji sistemi kurdu. Kullanım suyunu Kaz Dağları'ndan gelen adadaki kuyudan karşılayan çift, içme suyunu ise Ayvalık'tan getiriyor.
Ayvalık'ın Yumurta ve Kız adalarının görülebildiği, kentin seyredilebildiği Çiçek Adası'nda her sabah erkenden kalkan Afacan çifti, hayvanlarını besledikten sonra ada çevresinde dolaşıyor. Adadaki münzevi hayatın huzurundan vazgeçmek istemediğini belirten Hüseyin Afacan, yalnızlıktan hiç sıkılmadıklarını, zaten tanıdıklarının sık sık ziyaretlerine geldiğini belirtti.
'ADADA DAHA MUTLUYUM' Ada yaşamını maddi durumları ve doğanın rahatlığı nedeniyle tercih ettiklerini anlatan Hüseyin Afacan, şunları söyledi: "Biz 15 yıldır bu adada yaşıyoruz. Ada yaşamını çok seviyorum ve yalnız yaşamdan sıkılmıyorum. Bu adayı bir bekçi gibi bekleyen, en uzun süreli kalan insanlar biziz. Burada hiçbir problem yaşamıyorum. Yiyeceğimiz sebzeyi yetiştiriyoruz. Bakla, patlıcan, domates, biber, maydanoz, nane üretiyoruz. Kuzularımızı yetiştiriyoruz. İhtiyaçlarımızı karşılamak için birkaç günde bir fiber teknemizle Ayvalık'a gidip geliyoruz. Kış mevsiminde yaşamın daha zor hale geldiği adada, bazen günlerce mahsur kalabiliyoruz. Adada şehir yaşantısına göre daha mutluyum. Kente gittiğim zaman duramıyorum, içim sıkılıyor, kendimi buraya atıyorum."
'İYİ YÖNLERİ DE, KÖTÜ YÖNLERİ DE VAR' Eşi Ayşe Afacan ise, oğullarının eğitimini tamamlayıp, kendi işini yapmaya karar vermesi üzerine bütün birikimlerini balık üretim çiftliğine yatırdıklarını belirterek, "Ancak bir afat her şeyi aldı, götürdü. Oğlumuz stresten beyin kanaması geçirdi. Ege Üniversitesi'ne kaldırdık. Çok zor günler geçirdik. Bir sürü aksaklıklar çıktı. Sonra buraya yerleştik. Hep mücadele ediyoruz. Doğayla başa çıkılmıyor hiçbir zaman. Adada yaşam iyi, güzel yanları da var, kötü yanları da var. Hava şartları kötüleştiğinde, soğuk havalarda, fırtına olduğunda karşıya geçmekte zorlanıyoruz. Mahrumiyet bölgesi burası. Haftada bir Ayvalık'a gidiyorum. Bir gece kalıyorum. İhtiyaçlarımı getiriyorum. El ayak suyunu, bulaşık suyunu kuyudan çekiyoruz. Ama yemek ve çay suyunu Ayvalık'tan taşıyoruz. Yazın güzel zamanlar oluyor. Eş dost bizi yaz-kış bırakmıyor ziyaretimize geliyor" diye konuştu.