Giriş Tarihi : Son Güncelleme :
NUREMBERG OLAYI
Bu çizim 14 Nisan 1561 tarihinde Nuremberg'te meydana gelen gerçek bir olayın dönemin yazılı kayıtlarına geçmiş bir belgesidir. Hans Glasser tarafından çizilmiştir. Gökyüzünde bir anda beliren küreler, haçlar ve tüpler bir saat boyunca ışıklar ve alevler saçarak mücadele ederler. Birçoğu toprağa düşerler ve bölge tarihinin en büyük yangını çıkar. Bölge halkı yangından atmosfere salınan gazlar sebebiyle söndürme girişiminde bulunamazlar. Birçok kişi zehirlenerek can verir. Yangın gökyüzünde siyah bir mızrak ucuna benzeyen devasa bir cisim belirene kadar sürer. İnsanlar korkularından evlerine kapanır. Nuremberg'in dünyayla ilişiği bir süreliğine kesilir. Olaylar sakinleşince halk evlerinden dışarı çıkar. Yangın sönmüş hava temizlenmiş ve ortada herhangi bir gökcismi vs. kalmamıştır. Söz konusu olaya dair tek görsel olan bu eser bugün Wickiana Koleksiyonu içerisinde Zürih
BASEL OLAYI
Samuel Coccius tarafından çizilen eserde 1566 yılında gerçekleşen olayda, İsviçre'nin Basel şehri üzerinde sergilenen bir ufo resmi geçidi resmedilmektedir. Basel'de gerçekleşen bu olayda sayılamayacak kadar fazla siyah küre gökyüzünde belirir halk paniğe kapılır hatta kıyametin geldiği düşünülerek Vatikan'a haberciler gönderilir. Bu eser de yine Wickiana Koleksiyonu'na dahil olarak Zürih Merkez Kütüphanesi'nde sergilenmektedir.
AY YILDIZ
Türk piramitleri olarak bilinen bugün Çin topraklarında yer alan, eski Türklere ait büyük tümülüsler (anıt mezarlar) içerisinde şaşırtıcı çizimler dikkat çekiyor. Duvarların yapımı sırasında iç duvarlara kazınan, "Ay-Yıldız" ve Oğuzların Kayı Boyu'nun, yani günümüzde Türkiye Türkleri olarak geçen Türk kavmimin, damgası olan "I Y I" sembolünün bulunması tartışmalara yol açmıştır. Türklerin İslamiyet ile birlikte kültürlerine kattıkları düşünülen Ay-Yıldız sembolünün kökeninin çok daha eskilere dayandığı yönünde önemli bir kanıt olan bu çizimlerin sırrı henüz aydınlatılamamıştır.
ANTIKYTHERA MEKANİZMASI
1900 yılında Girit adasında bulunmuştur. M.Ö. 1.yüzyıla tarihlenmektedir. Bu antik bronz mekanizma bize eski uygarlıkların düşündüğümüzün aksine daha ileri bir teknik bilgiye sahip olduğunu kanıtlıyor. Astronomik takvim olduğu düşünülen bu mekanizmada (ya da bir makinanın parçası) içinde başka dişlilerde bulunmaktadır.
1895 yılında İrlanda'da Dyer tarafından mineral araştırmaları sırasında bulunan bir dev fosili. Boyunun karşılaştırılması amacıyla bir tren vagonunun önüne koyulmuştur. Yüksekliği 3 metre 70 santimetre ve ağırlığı 2050 kg.dır.(taşlaşmış olduğu için daha ağır geliyor herhalde) Sağ ayağı 6 parmaklıdır. Ancak daha sonra bu dev fosiline ve sahibine ne olduğunu kimse bilmiyor.
Kafaları karıştıran bir şehir daha. Lübnan'daki Balbek şehri. 20 metreden daha büyük taşların da kullanıldığı bu antik şehir Roma imparatorluğundan da eski. Hatta Sümerlilerin bilgilerine göre bile burası antik bir şehirdi o zamanlar. Taşların büyüklüğünü göstermek amacıyla 2 kişi yapıların arasında dikiliyor. Bugün kimse burasını kimlerin, nasıl, ne amaçla ve ne zaman yaptığını bilemiyor. Modern bilim ise Baalbek'i görmezlikten gelmeye devam ediyor.
Bu cisim Kanada'nın Kuzey kutup bölgesindeki Axel Heiberg adası eski fosiller koleksiyonunda bulunmuştur. İncelemeler bunun bir insan parmağı fosili olduğunu gösteriyor. Bu fosil 100 ile 110 milyon yıl öncesine aittir (Creataceous jeolojik dönemi). Bu fosil " DM93-083 " numarasıyla arşivlenmiştir. Röntgen ışınlarıyla yapılan inceleme sonucunda yukarıdaki resimdeki siyah kısımların parmak kemiklerine ait olduğu ortaya çıkmıştır. Bu kadar eski zamanlarda insan yaşamış olabilir mi?
Bu 120 milyon yıllık taş parçasının yüzeyi,Ural Bölgesini gösteren (tabiri caizse) bir haritayla kaplıdır. Görünüşe göre bu kadar eski bir haritanın olması imkansızdır. Bashkir State Üniversitesindeki bilim adamları, çok eski zamanlarda, gelişmiş uygarlıkların olduğuna dair kanıtlardan biri olarak yorumluyorlar eseri. Bu greçektende insan eliyle yapılmış bir rölyeftir. Günümüz askeri haritaları ile neredeyse aynı karakterik özellikleri sergilemektedir. Harita sivil çalışmaları göstermekte yani uzunluğu 12.000 Km ' yi bulan kanallar, nehirlere çekilen çitler, güçlü barajlar... Kanallardan çokta uzakta olmayan yerde elmas biçimindeki yerler gösterilmiştir.( Ne anlattığı bilinmemektedir). Ayrıca harita bazı yazılarıda içermektedir. Hatta sayılar bile vardır. Bilim adamları önce bunun eski çince olduğunu düşündüler. Daha sonra bu düşünce bilinmeyen bir kaynağa ait hiyeroglif.
1877 yılında Montezuma tünel şirketinin bir tünel çalışması sırasında 50 milyon yıl eski olan bir lav akıntısının içinde bir tokmak ile bir kap bulundu.(Table dağı - California) Tokmak yaklaşık 30 cm uzunluğunda ve kap ise 10 cm çapında. Bu buluntudan şu sonuç çıkıyor: 50 milyon yıl önce yanardağdan fışkıran lavlar sel olup akarken bu tokmak ile kap oradaydı ve ikisi de lavın içinde gömülü kaldılar. 50 milyon yıl önce!
GELECEĞİ GÖREN HARİTA
Coğrafya ve harita uzmanı ünlü Türk denizci Piri Reis'in 1513'te çizdiği Afrika, Amerika ve Güney Kutbu'nu gösteren harita, ortaya çıkarıldığı 1929 yılında ortalığı karıştırdı. Çünkü Güney Kutbu'nun keşfi, haritanın çizilmesinden çok sonra, yani 1818'de gerçekleşmişti. Dahası, Piri Reis'in haritası, kıtanın buz altında kalmış sahil kesimlerini de gösteriyordu. Ancak kıta üzerindeki buzlar, haritanın çizilmesinden tam 6 bin yıl önce erimişti.
HARÇSIZ TAŞ SET
Peru'nun Cusco bölgesindeki bir İnka kalesinin etrafını 360 metre boyunca zikzak yaparak saran 9 metrelik setlerin yapımında, tanesi 300 tona varan kireçtaşı blokları kullanılmış. Ancak hiç harç kullanılmamasına rağmen bu kayalar, arasına bıçak bile sokulamayacak kadar mükemmel yerleştirilmiş.
GENERALİN KEMER TOKASI
M.S. 300'lü yıllarda ölen Çinli general Çou Çou'nun mezarında 1956 yılında bulunan kemerin tokası, yüzde 85 oranında alüminyumdan yapılmış. Ama doğada sadece bileşik olarak bulunan alimünyumun diğer maddelerden ayrıştırılarak tek bir madde olarak kullanılabilmesi ilk kez 19. yüzyılda mümkün olmuştu.
NASA'NIN ÇÖZEMEDİĞİ RESİM
Bu fotoğraf Amerikan Uzay Araştırma Merkezinden (NASA) alınmıştır.Fotoğraf Amerikan Uzay Araştırma Merkezinin en son teknolojiyle yaptığı teleskoplarla samanyolu gezegeninden sonra evrende elde ettiği en son görüntüdür.Bu fotografa NASA yetkilileri bir açıklama getirememiştir.