HaberlerGaleriCumhurbaşkanı Erdoğan'ın başlattığı seferberliğe yoğun ilgi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başlattığı seferberliğe yoğun ilgi
Giriş Tarihi: 11 Mart 2018 15:00Güncelleme Tarihi: 11 Mart 2018 15:35
ABONE OL
BU GALERİYİ PAYLAŞ
OTOBÜSE NASIL BİNİLİR BİLMEZDİM
Fadime Kiraz (56) da Müge Anlı'nın programıyla cesaretlenenlerden. Görme engelli babasının gözü olduğu ve hep onunla dolaştığı için okula gidememiş. "20 yaşımdayken İstanbul'a geldim. Para nedir, otobüse nasıl binilir hiç bilmiyordum. Eşim okutmak istedi beni. Kalem defter aldı, olmadı. Müge Anlı'nın programı cesaretlendirdi beni de. Şimdi bir an önce eve gidip yazı yazmak, kitap okumak istiyorum" diyor Fadime Hanım.
Bu insanlar aslında hep hayatımız içindeydi. Kimimizin annesi, kimimizin babaannesi, kardeşi, teyzesiydi... Ama hayata tam karışamadıkları için kendilerini göstermediler...
Günlük hayatlarını bir şekilde sürdürebilecek kadar çeşitli pratikler geliştirmişler ama otobüse binmek, hastaneye gitmek, hatta sokağa çıkmak hep dert olmuş onlar için.
Sivaslı olan ve uzun yıllar İstanbul'da yaşayan Madımak Bahçe (51) "Dedem babama 'Kız kısmı okumaz, eğer kızlarını okutursan hakkımı helal etmem' deyince babam da köy yerinde okula göndermedi beni" diye başlıyor söze. Sonra İstanbul'a gelmiş ve hayatı büyük sıkıntılarla geçmiş. "Ah oğlum ah" diyor ve anlatıyor: "Hastaneye gitmek ne büyük çileydi benim için. Dua ederdim Allah'a, 'Hasta edip hastaneye düşürme beni' diye."
UTANÇ İÇİNDE GEÇTİ HAYATIM
60 yaşındaki Menevşe Civoğlu ailesinin feda ettiği kadınlardan biri. Erzincanlı, köyde büyümüş. Zaten sekiz yaşına gelene kadar köyde okul yokmuş. Okul açılınca babası "Çobanlık yapacaksın" diye okula göndermemiş. Menevşe Hanım "Yedi kardeşiz, altısı okudu. Ailem beni feda etti. Okuyamamak içime taş gibi oturdu" diyor. Fakat iki oğlunu da okutmuş. "Oğlum" diyor, "Utanç içinde yaşıyorsunuz. Bir gün eve kurye geldi. İsmimi yazıp imza atmamı istedi. 'Siz yazın' dedim. Genç bir oğlan, baktı yüzüme. Diyemiyorsun ki oğlum okumam yazmam yok diye. Nasıl utandım... Hep böyle geçti hayat işte. Artık kursa geleceğim günü iple çekiyorum."
Genel olarak 50 yaş üzerinde insanlar bu kurslara gelenler. Bunun için 32 yaşındaki Gülden Çatalbaşı dikkatimizi çekiyor. O, sorunlu bir ailede büyüdüğü için okula gidememiş:
"Üç evladım var. Telefonuma gelen mesajları bile oğlum okuyordu. Bir gün 'Anne sana gelen mesajları hep ben mi okuyacağım? Sen de okumayı öğren artık' dedi. Bu sözü içime oturdu ve o an karar verdim, eşim de destekleyince geldim buraya. Eskiden evden dışarı çıkınca karanlık bir yolda gidiyormuşum gibi gelirdi. Şimdi okuyorum, biliyorum, artık hayat korkutucu değil, aydınlık benim için."
ÖLENE KADAR ÖĞRENMEYE DEVAM
İstanbul okuma-yazma bilmeyenlerin yoğun olarak yer aldığı illerden. Ve doğma büyüme İstanbullu olup da okuma yazma bilmeyenler de çıkabiliyor. 77 yaşındaki Naciye Yassıtepe gibi. İnsan "Nasıl" diye düşünüyor tabii.
Naciye Teyze anlatıyor: "Fatih'te doğdum, İstanbul'un orta yerinde. Ama babam okula göndermedi. Hayat ne kadar zor geçti benim için bir bilsen. Otobüse binemiyorsunuz, çünkü sizi nereye götürecek bilmiyorsunuz. Sürekli insanlara soruyorsunuz. Mahcup kalıyorsunuz. Ama çocuklarımı okuttum. Hepsi üniversite mezunu. Ama bir oğlum şark görevine gitti, ortalık karışıktı, 26 yaşında kaybettim onu. Onun ıstırabını çok çektim. Beyim yıllar önce vefat etti. Çocuklar büyüdü. Okumak içimde ukde kalmıştı. Yazıldım kursa. Öğrendim okumayı."
Naciye Teyze okumayı öğrendikten sonra kütüphaneleri ikinci evi yapmış. 44 kitap almış kütüphanelerden. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan bizzat kendisine plaket vermiş. "Ölene kadar da öğrenmeye devam edeceğim" diyor büyük bir bilgelikle.
Bu kadınlar güçlü kadınlar. 13 yıldır yetişkinlere okuma yazma öğreten öğretmen Ganime Akıllı "Bu kadınlar evlerini çekip çeviren, çocuklarını yetiştiren, onları donanımlı bir şekilde hayata hazırlayan ve çalışan kadınlar. Eğer bu insanlar okumuş olsaydı memleket adına çok faydalı işler yaparlardı" diyor.